41. Bölüm Bir memenin nesi var iki memenin sesi!

117 17 173
                                    



İki ay sonra;;;

İki ay geçmişti son yaşanan her olayın üzerine. İki ay içerisinde Lexa babasından kurtulmuş ve arkadaşları ile partilerden partilere koşuyordu. Klaus resmi olarak ülkeden ayrılmıştı sonunda. Bu süreçte David sahile yakın bir yerden kafe-bar satın almıştı. Hep hayaliydi. Kendi mekanında Partiler düzenleyip eğlenmek.. Lexa ile beraber de işletiyorlardı şimdi de.

Ve Lexa'nın hem annesi hemde Clarke ile arası ne yazık ki limoniydi. Clarke ile Ayrı değillerdi ama beraber de değillerdi. İki aydır görmemişlerdi birbirlerini hiç. Annesi ile de görüşmüyordu. Bunun sebebi de tamamen Klaus'tu. Gitmeden yapmıştı yapacağını.

Lexa, babası ülkeden ayrılmadan önce babası ve annesinin kavgasına şahit olmuştu. Konu Lexa'ydı. Kavganın sebebi. Klaus tehditlerde Lexa'yı yanında götürmek istemişti. Alice ise elbette ki buna karşı çıkmıştı. Babası da kendini kaybedip annesinin yakasına sarılmıştı. Duvara vurmuştu sırtını. Zarar vermemişti ama bu manzara ona yeter de artardı.

O sırada Clarke'da Lexa'larda olduğu için buna şahit olmuştu. Ve Alice'ı kurtarmak için Klaus'a sert bir yumruk atıp dengesini kaybetmesini sağlamıştı. Klaus kendini toparlayıp o da Clarke'a yumruk atmıştı.

Lexa deliye dönmüştü. Ve bulduğu ilk şişeyi suratının ortasında kırmıştı Klaus'un. Alnından darbe almıştı Klaus'da. Ve gözü döndüğü için masada ki çatalı boğazına dayamıştı. Elbette ki zarar vermemişti ama Klaus sözleriyle tahrik ediyordu Lexa'yı. 'Korkaksın! Birinin boğazına bir şey dayıyorsan devamını getir' diyerek onu daha deliye çeviriyordu.

Klaus ters bir hamle ile çatalı aldı ve Lexa'nın elini masaya dayayıp sert bir şekilde batırdı. Lexa o günden sonra Clarke'ın yüzüne baktığı her an morluğu görüyordu .Kendi babası yüzünden oluşan morluğu. Elinde ki dikiş izlerini değil de sevdiği kadını. Ve annesini. O günden sonra ikisine de zarar verdiğini düşündüğü için kendisini suçlamıştı. Psikolojik olarak etkilemişti bu durum onu.

Ve David.. David ise uslu bir çocuktu artık..

O sırada David;

'Ayem seksi leydi dımtıs dımtıs dımtıs.. haah baban öyleydi kıstırı kıstık kıstırı kıstık.. bir borcum biteydi şatta fak da şatta fak..'

'David?' diye içeriye girmiştim. Bu çocuk napıyordu böyle Allah aşkına? Orangutanların dansı gibi. Tövbe tövbe..

'Aa Lexa kanka' dedi düzelirken. 'Ben de sandalyeleri düzenliyordum'

'Meymun gibi dans ederken mi?'

'Birincisi o meymun değil maymun'

'Cennet mahallesinde değiliz'

'Evet doğru..' diyip gülmüştü. 'İkincisi ne?'

'İkincisi neden sandalyelere sürtünüyorsun?'

'Ha o şey..' dedi birden. 'Dans yani..'

'Dans..'

'Evet. Sonuçta ten tene sürtmeden dans edilmez temas şart..' diyip kahkaha atmıştı. 'Ayrıca ben oynak biriyim'

'Ona ne şüphe..'

'Sen bana bir şey mi diyecektin' dedi gülerken. 'Sanırım dansım yüzünden hayran kaldın öylece kaldın'

'Çok hayran kaldım seni akşam ki baxer'lı erkekler dans gurubuna alalım'

'Ay tövbe' diyip güldü. 'Benim götüm kıymetli herkese açamam'

Ateşli Öpücük +18 (gxg)Where stories live. Discover now