5

248 31 17
                                    

Ne zaman kapandığını bilmediğim gözlerimi yavaşça araladığımda derin bir uykudan uyanıyormuşum gibi hissetmiştim.
Bakışlarım olduğum alanda dolaşırken buranın neresi olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Hatırladığım kadarıyla en son ormandaki bir ağaca yaslanmış ve yaşadıklarımı düşünürken uyku ile uyanıklık arasında gidip gelmiştim.
Şimdi ise ormanda değildim, karanlık bir yerde, belki de bir odada, yatağın üzerine uzandırılmış bir vaziyetteydim.

Bunun tek bir açıklaması olabilirdi...

"Uyandın mı?"

Onun sesini işittiğimde karanlık odada gözlerimle silüetini aradım ancak bulamadım.

Saniyeler sonra benden birkaç metre ötedeki varlığını yalnızca gözlerini gördüğümde algılayabilmiştim.
Siyah irisleri parlıyordu.

"Beni buraya neden getirdin?"

"Orman ıssız bir yer, orada kurt köpeklerine yem olmana izin mi verseydim?"

"Sizin yanınızda kalacağıma onlara yem olurum daha iyi!"

"Arif..."

Uyarıcı bir tonla ismimi söylediğinde bana yaklaştığını hissetmiştim.
Şimdi aramızda santimler vardı.
Nefes alış-verişlerini yakınımda hissederken yutkundum.

"Beni dinleme zahmetine bile girmeden gittin. Elbette ki kızmakta haklısın ama biraz daha sakin kalmaya ve beni dinlemeye çalış, olur mu? Lütfen."

"Dinleyecek bir şeyim yok, daha fazla bir vampirle aynı ortamda bulunmak istemiyorum."

"Canım, biliyorum şu an bir kişi yüzünden birçok kişiyi aynı kefeye sokuyorsun ve belki de içinde bulunduğun psikoloji yüzünden bunu yapmakta yanlış değilsin ama kardeşini öldüren kişi bir vampir de olsa, insan da olsa bir cani. Ve canilik vampirlere mahsus bir şey değildir, bazen bir insan da cani olabilir. Kardeşine bunu yapan bir insan olsaydı o zaman tüm insanlığa mı sırt çevirecektin? "

"Kardeşim sizin iğrenç zevklerinizden ötürü öldü. Onun kanını içtiler, bu sence insana ait bir özellik mi!?"

"Değil, biliyorum ama-"

"Cenan sus. Daha fazla sesini duymak istemiyorum, bırak gideyim."

Derin bir nefes aldığını işittim.
Saniyeler sonra benden birkaç adım uzaklaştığında oturduğum yerden ayaklanmıştım ve gitmem için şamdanları yakmasını bekliyordum.

Ama o öyle bir şey yapmadı.
Aksine, ben ayağa kalkınca bana daha da yaklaştı ve elimi elleri arasına aldı.
Soğuktan buz kesmiş ellerim onun sıcak parmakları arasında ısındığında bakışlarımı gözlerine çıkartmıştım.
Biraz dikkatli baktığımda gözlerinin dolmuş olduğunu görmem beni dumura uğratmıştı.

"Gitme Arif..."

O an önceki konuşmalarına nazaran daha ince ve duygulu çıkan sesini işittiğimde kalbimdeki o sızının yeniden baş gösterdiğini hissettim.

"Bırakma beni, henüz seni yeni bulmuşken bırakma."

"Ne saçmalıyorsun? Sen ablamın kocasısın..."

"Kocası falan değilim. Sadece kağıt üzerinde öyle gözüküyor, ama gerçekte ona karşı hiçbir şey hissetmiyorum. Ben sana-"

"Sus, daha fazla konuşma."

"Gerçeklerden kaçma Arif.
Bak her şey ortada aslında, sen görmek istemiyorsun.
Kardeşinin suçlusu ben değilim, bunu sen de biliyorsun. Ama acını bastırmak için birilerine öfkelenmek istemekte haklısın, bir şey diyemem. Ama bunun için beni cezalandırma, lütfen. "

salvatoreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin