8

215 27 21
                                    

Soğuk.
Son yedi saattir ruhumu tanımlayan kelime buydu.
Daha birkaç gün öncesine kadar sevgisi ile sıcacık olan kalbim bugün buz değmiş gibi üşümüştü, titriyordu ve fazlasıyla acıyordu.
Ellerim de kalbim kadar soğuktu, her bir zerrem ani gelen bir fırtına yüzünden soğuk rüzgarlar arasında rastgele savruluyor, ruhum çekiliyormuş gibi hissediyordum.

Onun yere yığıldığı an yeniden gözlerimde canlanınca içimdeki titreme daha da arttı.
Ben kendi kalbime kendi ellerimle kışı getirmiştim.

"Şömineyi yaktım, şöyle geç. Soğuktan titrediğini hissedebiliyorum."

Kerim'in ince sesi kulaklarımı doldurduğunda düşüncelerim arasından sıyrılmaya çalıştım ve bakışlarımı ona çevirdim.
Ellerini ateşe doğru tutuyordu, muhtemelen o da üşümüştü.

"Normalde tek yaşamıyorum, arkadaşlarım bir iş için evde değildi bugün. Birazdan gelirler, onlarla da tanışırsın."

Kafamı salladım.
Ne diyeceğimi bilmiyordum.
Olanlardan sonra Kerim'e konu hakkında konuşmamızın benim için daha iyi olacağını söylediğimden beri o olayın bahsini dahi açmamıştı.
Birkaç saat boyunca ormanda izimi kaybettirmek için epey bir yol gitmiştik, en sonunda evinin yakınlarına geldiğimizde beni evinde misafir etmek istediğini, onun için yaptıklarımdan sonra minnettarlığını göstermesine izin vermem gerektiğini söyleyince bu teklifini kabul etmiştim.
Zaten şatoya dönemezdim, şu an Cenan'ın yüzüne bakmamın imkanı bile yoktu benim için.

"Aç olduğunu düşünüyorum, ben de açım. Mutfağa gidip ikimiz için bir şeyler hazırlayacağım, sen keyfine bak lütfen."

Yine kafamı salladım ve bakışlarımı tam karşımda yanan odunlara çevirdim.
Tek başıma kaldığım her an aklıma o görüntüler düşüyordu ve ben buna engel olamıyordum.

Cenan'ı vurmak aklımın ucundan dahi geçmemişti aslında. Ama o an beynim sadece Kerim'i kurtarmam gerektiğine yönelik çalıştığı için bunu yapmak zorunda hissetmiştim kendimi.
Çünkü kardeşimin ölümünde onu kurtarmak için elimden hiçbir şey gelmemişti, ama o an Kerim'i kurtarabilirdim çünkü hâlâ hayattaydı.

Ancak Kerim'i kurtarayım derken Cenan'ı ve kendimi kaybetmiştim.

Kafayı yemek üzereydim.
Hâlâ neden Kerim'i öldürmeye çalıştıklarını bilmiyordum, aralarında ne geçmişti, ne olmuştu bilmiyordum.
Belki bunları Kerim'e sorarsam bana anlatırdı, o zaman her şey kafamda daha da netleşirdi.

Ama sorabilecek cesareti kendimde bulabilecek miydim, onu da bilmiyordum işte...

"Kapı çalıyor, sanırım geldiler."

Saniyeler sonra Kerim mutfaktan çıktığında adımlarını direkt olarak dış kapıya doğru yönlendirmişti.
Bakışlarımı Kerim tarafında açılan kapıdan içeri giren kişilere çevirdim.
Üç kişi gelmişti.

"Çok soğuk kanka ya götüm dondu. "

"Geçin şöyle, misafirimizle de tanışırsınız."

Üçü de içeri geçip büyük kanepeye oturdu.
Kerim benim yanıma oturduğunda ne demem gerektiğini bilmeyerek onlara bakmaya devam ediyordum.

"Bu Arif, beni vampirlerin elinden kurtardı. Onun sayesinde şu an nefes alabiliyorum."

"Seni kurtaran kahramanımız bu mu? Vay be."

Gözlerim konuşan çocuğa doğru kaydığında saniyeler sonra ayağa kalkıp elimi sıkmasına tanıklık etmiştim.
Bana gülümsüyordu.

"Emre ben, çok memnun oldum seninle tanıştığımıza."

salvatoreWhere stories live. Discover now