25. Bölüm

860 72 82
                                    

25. Bölüm: «Arkadaşlar»

Profesör Mcgonagall'ın sabah kütüphaneden çıkarken Profesör Slughorn'a götürmem için verdiği bir kaç parşömeni alıp gittiğim sırada bir kaç birinci sınıf öğrencisinin girmenin yasak olduğu bozuk kızlar tuvaletinden içeri girdiğini görmüştüm. Onları da önüme katıp bina başkanımın yanına gittiğimde odasında bulamamıştım. Öğrencileri koltuklara oturtup biraz sohbet etmiştik ve ben Profesör'ün geniş, ferah ve odanın yarısını kaplayan -  ayrıca babamınkilere oldukça benzeyen- iksir dolaplarının, yeni kaynattığı iksirlerinin önüne geçerek bildiklerimi onlara anlatmıştım. Daha sonra Profesör Slughorn gelmiş öğrencilerin cezalarını verip göndermiş ve getirdiğim parşömenleri alarak yenilenmiş hallerini iletmem için vermişti. Odadan çıkmadan da heyecanlanacağım o haberi vermişti.

Babamın bir iksir ustası olması, ayrıca James'in benden önce Potter adını zaten okula duyurmuş olması sebepleriyle birinci sınıftan beri hep Slughorn'un gözdelerine dolayısıyla partilerine katılırdım. İksirlere hem yapıları hem tatları açısından meraklı olduğumdan herhalde daha sonra kendi benliğim ile de -belki biraz da zehirlenmelerimle- odağında olmuştum.

Neticede demek istediğim hep partilerine davet alırdım. Regulus zaten bir Black olduğundan dünden davetiyesi hazırdı. Her sene bir kaç defa olan bu partilere ve davetlere birlikte giderdik. Lakin son yapılan klasikleşmiş Noel partisi için bir davet almamıştım. Geçen sene yine Profesör'ün parti sonlarında aklı bulanmışken ayıkken asla izin vermeyeceği bir iksiri alarak üzerinde deneyler yapmıştım.

Sonuç olarak gecenin bir yarısı iksir sınıfından çıkan yüksek ses ile şatoyu ayağa kaldırmış üstelik dumanından zehirlendiğim için pelerinim ile saklanma fırsatım olmamıştı.

O sırada canımın derdindeydim.

Beni hastane kanadında sorguladıkları an hala çok netti hafızamda. Slughorn bina başkanım olduğu için oradaydı, Profesör Mcgonagall müdür yardımcısı olduğu için oradaydı ve Profesör Dumbledor iksir sınıfını batıran ve ortalığı ayağa kaldıran öğrencisi için oradaydı. Bina başkanımın yüzünde tıpkı müdür yardımcısı gibi bıkkınlık vardı ama bakışlarının altında saklanan merakta yok değildi. Profesör Dumbledor'un yüzünde ise asla unutamayacağım hafif bir tebessüm vardı. Tebessümü gibi o anki şaşkınlığımı da asla unutmayacağım.

Şimdi gerçekten asıl konuya geleceksem az önce bir davet almıştım. Buna mutluydum. Bu okul döneminde resmi cübbe adına çok güzel bir elbise almıştım. Açıkçası annem beni hep şımartmış ve parasını hiç esirgememişti. Yine de elbisenin fiyatına biraz hayıflanmıştı.

Bir kere ince işlenmiş tülleri, eteğindeki zarif parıltılar ve daha bir çok detayı fiyatının hakkını sonuna kadar veriyordu. Alışverişten döndükten sonra babama gösterip iltifatlarını alınca ancak annem de ne kadar yakıştığını söylemişti.

Salonumuzda etrafımda dönerken bir an gözüm James'e takıldığında onunda çatılı kaşlarla elbisemi incelediğini gördüğümden belki de bu elbiseyi herkesin içinde giymeyi bu kadar istiyordum.

"Reg!"
"Regulus!"
"Regulus Black!"
"Merlin! Uyanman için Arcthurus'u da mı söylemeliyim?!"

"Efendim Esa?" diye uykulu bir ses tonuyla sarstığım omzunu hareketlendirip bana arkasını dönmüştü.

"Uyan." diye net bir sesle konuşunca bana tekrar önünü dönmüş gözlerini kırpıştırarak birazcık aralamıştı.

Bende o kadar kırpıştırma sonunda gözlerini tam açarsın sanmıştım...

"Bugün pazar! Ne olursun uyuyayım, öğlen zaten antrenmanda haşatım çıkacak."

Yalvarır gibi çıkan sesini umursamadan kollarımı belime yerleştirip dik dik bakmaya başladım.

Regulus Black: Siyah GülWhere stories live. Discover now