Ölümü Yaşamak

40 6 9
                                    

Yavaş yavaş her şey gözümün önünde belirmeye başladı. Her şey... En ince ayrıntısına kadar... Mesai çıkışı son kez el salladığım arkadaşlarım, hepsinin bana son veda edişleri, bana son sözleri...

Yorucu günün ardından nihayet evime gidiyordum. Evim iş yerime yakın olduğu için yürüyerek gidiyordum, o günde öyleydi. Oturduğum mahalle pek güvenli bir yer değildi ama yapabileceğim bir şey yoktu. Kiralar çok pahalıydı yeni bir eve taşınamazdım. Yavaş adımlarla evime doğru uzanan, genelde kısa  yol olarak tercih ettiğim ara sokaktan gidiyordum. Burası tehlikeliydi ama yolu kısaltıyordu. Keşke o gün oradan geçmeseydim.

Birinin beni izlediği hissine kapıldım, ancak çok yorgun olduğum için geri dönmek istemedim. Yürümeye devam ettim. Binanın duvarında asılı duran uzun borudan akan kirli su damlalarından başka hiç bir ses yoktu. Kendimi yalnız olduğuma ikna etmeye çalışarak yürümeye devam ettim.

Evime yaklaşmıştım. Binanın köşesinden çıkan adamla kaskatı kesildim. O an milyonlarca düşünce zihnime nüfuz etti. Kaçmalı mıyım? Olduğum yerde kalmalı mıyım? Eğer bir boğuşma olursa ne yapmalıyım? Bağırmaya çalışırsam birileri beni duyar mıydı? Bağırırsam direk bana zarar verir miydi?

O an öyle bir andı, bir saniyenin bir yıl gibi hissettirdiği bir an. Böyle mi bitecekti hayatım dediğin bir an. Her şeyi kabullendiğin bir an. Yaptıklarından çok yapamadıkların için pişman olduğun bir an.

Ben öylece durmaktan başka bir şey yapamazken adam bir adımda bana ulaştı. Her şey o kadar hızlı oldu ki, o sırada aklım durmuştu sanki. Adam direkt olarak ağzımı kapatmış beni duvara sert bir şekilde bastırmıştı. Hareket edemiyordum, sadece deli gibi çırpınıyordum. Kalbim sesi kulaklarımda atıyordu. O an adam beni öldürmezse ben kalp krizinden ölecektim.

"Eğer çığlık atarsan ne olacağını biliyorsun." dedi adam. Kulaklarımın uğultusundan adamın sesini duyamıyordum. Gözlerim dolmuştu yapabileceğim hiç bir şey yoktu, adam ne derse yapmalıydım belki kurtulurdum...

"Ölmek istemiyorsan değerli tüm eşyalarını çıkart." dedi buyurgan bir sesle. Dediğini yaptım, değerli değersiz ne varsa hepsini yere attım. Dolan gözlerim görüşümü bulanıklaştırmıştı ama adamın cebine yeltendiğini görebilmiştim. O an hayatımda yaşadığım en büyük korkuyu hissetmiştim. Deliler gibi çırpınıp adamı ittirmeye çalıştım. En son elindeki çakıyı ve gözlerindeki bulanık öfkeyi görmüştüm.

Ben ölmüş müydüm?

Ben ölmüştüm. Ben o gece, o adamın ellerinden ölmüştüm. 

O adam benim katilimdi.

Peki nasıl oldu da ben hala hayattayım?


YabancıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora