Tılsım

35 5 11
                                    

Genç kız yataktan sıçrayarak kalktı. Dehşet içinde etrafına bakındı. Karanlık odaya zorla giren ışık hüzmelerinden başka bir şey göremedi. Terli avucunu deli gibi çarpan kalbinin üzerine koydu. Sakinleşip kendine gelmesi uzun sürdü.

Gördüğü rüyanın etkisindeydi hala. Yaşlı falcının sözleri kulaklarını rahat bırakmıyordu. Tarot falının üzerindeki siyahlara bürünmüş elinde tırpan tutan ölüm meleği gözlerinin önünden gitmiyordu. Kendine bunun sadece bir rüya olduğunu mırıldanmaya başladı.

Battaniyenin altına gömülüp ağlamaya başladı. Bunun sadece bir rüya olduğuna inanmaya çalıştı, öyle umdu. Bir kez daha ölmek istemiyordu. Ölmekten korkuyordu ama sadece bu değil, ailesini kaybetmek istemiyordu.

Önceki hayatında umutsuzca aradığı o aile sıcaklığını kaybetmek istemiyordu.

Sabah

Elizabeth'den: 

O rüyadan sonra hiç uyuyamamıştım. Sendeleyerek yataktan kaltım. Kırık aynanın karşısında şişmiş gözlerime baktım. Yüzümü yıkayıp mutfağa geçip kahvaltı hazırlamaya başladım. Ben sofrayı kurarken "Günaydın, erkencisin." dedi annem. Onun geldiğini bile fark etmemiştim.

Arkama yavaşça döndüm, onun parlayan gözlerine bakıp "Günaydın, evet bugün öyle oldu." dedim neşeli görünmeye çalışarak. Tabaklardan biri alıp masaya koydu. "İyi uyudun mu?" diye sordu başını kaldırmadan. Gördüğüm rüya gözlerimin önünde canlandı. "Evet, uykumu aldım." dedim gözlerine bakmadan.

Kahvaltı yaparken annemle David neşeli bir şekilde sohbet ediyorlardı. Gözlerimin dolduğunu hissedip kafamı çevirdim. Önceki hayatımda çocukluğum boyunca yetimhanede büyümüştüm. Orada pek arkadaşım yoktu, her zaman utangaç birisi olmuştum.

Hiç kimse doğum günümü kutlamamıştı, hiç kimse bana sevdiğim bir şeyi almamıştı, hiç kimseden şefkat görmemiştim, hiç kimseden bir çocuk olduğumu hissetmemiştim. Ben her zaman kendi başının çağresine bakmaya, kendi kendine yetmeye çalışan bir çocuktum.

Ancak şimdi bulduğum bu aile benim yaralarıma ilaç gibi gelmişti. Onları kaybetmek istemiyordum.

Hazırlanıp yaşlı falcının yolunu tuttum. Ona bu rüyanın anlamını soracaktım. Belki sadece basit bir rüyaydı ama ben yinede emin olmak istiyordum.

Tanıdık kapıyla biraz bakıştıktan sonra kendimi hazırlayıp zile bastım. Zilin tanıdık, kulak tırmalayıcı sesi içimi ürpertmeye yetmişti. Kapı yavaşça aralanınca yaşlı falcının yüzü belirdi. Ona bir şey sormak istediğimi söyledim ve beni içeri aldı. 

Bu sefer beni farklı bir odaya aldı ve karşıma oturdu. Terli ellerimi eteğime silerek gerginliğimi azaltmaya çalıştım. Kuru dudaklarımı yalayarak söze başladım. "Bir rüya gördüm, sen elinde tarot kağıtlarını tutuyordun ve farklı dil bir şeyler söylüyordun. Sonra elindeki kağıdı bana tutup ölüm senin için geliyor dedin." dedim ve tepkisini görebilmek için kaşlarımı kaldırdım. Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Korkmaya başlamıştım.

Yaşlı kadın olumsuz anlamda kafasını sallayıp kıza bir bakış attı. "Bu uyarıcı bir rüya evlat, tanrılar seni uyarıyor." dedi ve içini çekti. İçimde bir panik dalgasının yükseldiğini hissettim. Kabullenemiyordum.

"Peki bunun bir kurtuluşu bir şeyi yok mu? Öylece ölümemi gideceğim?" dedim korkuyla. Yanıt bekleyen gözlerle ona baktım, gözlerinde bir umut kırıntısı aradım. Cevap vermek yerine başını olumsuz anlamda salladı. O zaman içimde bir şeylerin kırıldığını hissettim.

"Çaresi yok, sadece engellemek için bir tılsım verebilirim sana." dedi. İçimin biraz olsun rahatladığını hissettim. "Ama çok etkili olmaz sadece geciktirir, ölümü hiçbir şey durduramaz evlat." dedi umutsuz bir sesle. Bir kaç saniye falcının yüzüne baktım ve tamam anlamında kafamı salladım. Kendimi çok çaresiz hissettim.

Odaya elinde garip kolye gibi bir şeyle geldi. Tılsımı bana uzattı, elinden aldım ve daha yakından inceledim. Garip kokuyordu ve görünüşüne göre daha ağırdı. Yaşlı falcının yüzüne bakıp soru sorarcasına baktım. "Bu seni ölümden korur umarım. Üzerinde çok değerli taşlar var dikkat et kaybetme ve sakın üzerinden çıkarma." dedi. "Tamam, teşekkürler." dedim ve parayı verip ürkütücü evin girişine yöneldim. Kafesten bana bakan baykuşa son kez baktım ve çıktım.  Umarım bu tılsım beni korur.

Sokakta yürürken birinin beni izlediği hissine kapıldım. Elimi direkt boynumdaki tılsıma götürdüm. Hava kararmak üzereydi bu yüzden adımlarımı hızlandırdım. Peşimden birinin geldiğini hissettim ve etrafıma bakındım, hiç kimse yoktu.

Evimi görünce rahat bir nefes içime çektim ve hızlı adımlarla yanına gittim. Bugünü olaysız bir şekilde atlatmıştım, peki hergün böyle geçicek miydi?


YabancıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora