"Kıyafetlerini değiştir!"
O günden beri Jisung'un huzur içinde geçirebilediği bir gün olmadı. Kedi çocuk ya da şimdiki adıyla Lee Minho'nun dairesinde yaşamasının üzerinden bir hafta geçti. Her gü diğerinden daha zorlu geçiyordu.
Minho yatağını aldı.
Minho sütü döküyor.
Minho duş almak istemedi (çünkü kediler sudan nefret eder)
Minho neredeyse kanepesine işiyordu.
"Meow!"
"Hadi ama, sana videoları o kadar çok gösterdim ki!" Jisung, Minho'nun beyaz gömleğinin eteğini yakaladı ama geri çekildi ve tısladı. "Değiştir!"
Kafasını salladı.
"Dur. Neden bu kadar inatçısın." her kelimeyi vurguladı ve hızla Minho'nun omuzlarından tutarak onu oturmaya zorladı. Kedi çocuk kaçmak için kıvrandı ama Jisung onu daha sıkı tuttu. Bacaklarının hareketsiz kalmasını sağlamak için bir bacağını kucağına koydu. "Kıpırdama."
Minho otomatik olarak sert sesi duyarak hareket etmeyi bıraktı. Jisung gömleğini kaldırıp çıkardığında Minho ürperdi. Onu geri giymek istedi ama Jisung onu attı. "Bunu bir daha giymeyeceksin."
"Meow..."
"Ellerini kaldır." Minho somurttu ama talimatlara uydu. Jisung onun giyinmesine yardım etti. İnce yakası yüzünden Minho'nun saçları zaten darmadağınıktı.
Jisung kıkırdadı ve saçını düzeltti. Koyu renk tutamlar alnına düştü ve Minho, Jisung'un eliyle oynarken yukarıya bakmaya çalıştı. "Minho, gerçekten konuşamıyor musun?"
Minho, Jisung'un eliyle oynamaya devam ederken hiçbir şey söylemedi. Onu ısırmak üzereyken Jisung hemen elini geri çekti ve arkasına sakladı. "Meow?"
"Merhaba demeyi dene."
Minho gözlerini kırpıştırdı.
"Benimle dalga geçiyor olmalısın." diye mırıldandı ve eşofmanından bir çift aldı. "Pantolonunu değiştirmene yardım edemem. Kendin değiştir."
Minho başını salladı.
"Gördün mü?! Ne dediğimi anlıyorsun!" aniden çığlık atması Minho'nun şaşkınlıkla sarsılmasına neden oldu. Pantolonunu göğsüne çekti ve dehşete düşmüş bir ifadeyle Jisung'a baktı. "Tamam özür dilerim. Bunu giymeni istiyorum, tamam mı? Geri döneceğim."
Kapı kapandı. Minho pantolonunu kaldırdı ve başını eğdi. Kendini kaybolmuş gibi hissederek etrafına baktı.
Ama sonra Jisung'un ona defalarca gösterdiği videoyu hatırladı. Yere oturdu ve bacaklarını kıvırmadan önce pantolonunu düzgün bir şekilde yaydı. O bunu yaparken Jisung içeri girdi ve yüzünü avuçladı.
"Minho, önce pantolonunu çıkarmalısın."
Ondan anlamsız bir bakış alan Jisung yarı giyilmiş pantolonu çekti ama sonra durdu.
Yüzü kızardı.
Pantolonunu çıkarmam mı gerekiyor?
"Minho, pantolonunu şu şekilde çek." Minho'nun giymeye çalıştığı pantolonunu çekip bacaklarından çıkardı.
"Önce onu çıkar sonra bunu giy. Anladın mı?"
Minho mutlu bir şekilde başını salladı.
"Güzel. Tekrar dene." dedi ve odadan çıkıp doğrudan kanepesine gitti. Yatağa uzanıp derin bir iç çekti ve gözlerini kapattı.
"Bu çok yorucu."
Uyuyakaldığının farkında değildi ve uyandığında Minho'nun yanında yatıyordu. Ancak kanepe iki kişinin sığamayacağı kadar küçük olduğundan Minho'nun vücudunun yarısı onun üstündeydi.
Jisung'un neden şimdi zor nefes aldığını açıklıyor.
"Min, ıh." çocuğun derin uykuda olduğunu görünce dikkatlice bacaklarını çıkardı.
"Min..."
"Ha?"
Uyuyan çocuğa baktı. Hiçbir ses kalmayınca tekrar hareket etti ama bu sefer eli Jisung'un kolunu yakalayıp onu tekrar aşağı çekti. Jisung'un gözleri yakınlığı görünce genişledi.
"Min..."
Yumuşak ses Minho'dan geliyordu.
"Vay be." ayağa kalktı ve Minho'nun omzunu tuttu. Kedi kulakları aniden gözleriyle birlikte canlandı ve uykulu bir şekilde Jisung'a baktı. "Minho konuştun mu?!"
Çocuk mırıldandı ve kanepeye uzandı ama Jisung onu tekrar kaldırdı. "Tekrar söyle!"
"Meow!" Jisung'u kanepeden itti ve göğsüne bir yastık koyarak uzanmadan önce pozisyonunu ayarladı.
"Minhooo" Jisung sızlandı. "Hadi ama az önce adını söyledin."
Cevap alamadı. Çocuk yeniden uykuya dalmıştı. Jisung yatağına gitmeden önce kamburlaştı.
Gerçekten Minho'yla konuşmak istiyordu.
"Sanki sürekli miyav derse anlarım." homurdandı ve uyumaya karar verdi.
★
İnanıyoruz Minho konuşacak✊🏿
