Yedi Ay🌙

243 4 1
                                    

Seni duymam için ses tonunu bilmeme gerek yok.
Yazmak ve yazmamak. İşte bütün mesele bu. Uyandım, hazırlandım, okula gittim, sırama oturdum, dersler bir bir geçiyor ve ben telefon elimde sadece ona yazıp yazmayacağıma karar vermeye çalışıyorum. "Yarın sabah yazacaksın." Cümlesi çok netti. Ve haklıydı da yazacaktım. Ama ne zaman? Şu an uyuyor mudur
bilmiyorum mesela. Orada saat kaçtır bilmiyorum.Işi var mıdır bilmiyorum ya da okula gidiyor mudur, bilmiyorum. Çok zor. Bu kadar kısa bir süre önce tanıştığım, çok az konuştuğum ve benimle aynı yerde
oturmayı bırak bana yakın bile oturmayan bir insana mesaj atmamın zamanını belirlemem çok zor. Hem ne
yazabilirim ki? Nasıl günaydın denmesinden hoşlanır?
Sıranın altından telefonumu açtım ve Coğrafya hocama göstermeden Whatsapp sayfasına girdim. Önce durumuna baktım, durumunda "Hiç kimse bir yeri geri dönmek üzere terk etmez." yazıyordu. Bu, onda görmeye
Şimdiden aşina olduğum bir cümleydi. Durum kısmından çıktığım gibi sohbet sayfasına girdim. Ne yazsam?
Günaydın nasıl yazılıyordu?
"Günaydın." Sildim. Öyle günaydın mı yazılır? Trip atar gibi. Nokta koymayayım. Ama nokta koymasam da bir garip olur.
"Günaydınlar!" Yuh! Sil sil. Seda Sayanın program başlangıcı gibi oldu. O kadar uzun zamandır kimseye günaydın mesajı atmıyorum ki nasıl günaydın yazıldığını unuttum.
"Günaymış :)" Bakın bu en ilginci işte. Sanki günün aydığını başkasından duymuşum da haberi olsun diye
mesaj atıyormuşum gibi. Tamam kızım, sakin ol. Alt tarafı bir günaydın mesajı. Ama nasıl yazacağım? Soğuk
yazsam olmaz, sıcak yazsam olmaz. Sadece ismini ve yaşadığı yeri bildiğim bir insana yazacağım mesajı bu kadar uzun düşünmemeliyim. Yazayım gitsin. Hadi Izmir. Hadi kızım.
"Günaydın Ege, gerçi orada saat kaç bilmiyorum, uyuyor da olabilirsin :)" Gönderdim. Ciddi ciddi
gönderdim. Yüzümde garip bir korku oluştu şu an. Yüzümü görseniz telefonumdan cinayete tanık olduğumu düşünebilirsiniz. Yutkundum ve kendimi toparlamaya çalıştım. Acaba biri şu an yüz ifademi görüyor mu? En arka sırada, en köşedeyim. Tek başıma oturuyorum, bu yüzden çoğunluk beni göremiyor. Ki görebilseler de bana bakmazlar. Ama yine de o ifadeyi yüzümde yakalayan biri olursa çok utanırım. Resmen korkudan kaskatı
kesildim. Neden korktuğumu sorsalar ne derim? Yeni tanıştığım bir çocuğa günaydın mesajı attım da vereceği
cevaptan korkuyorum. Saçma.
Telefon elimde titreyince şok içinde bacağım, dizime çekiçle vurulmuş gibi hareket etti ve sıraya çarptı.
"Ah..." Sessizce sızlanıp yüzümü buruşturduğum sırada sınıfta bir sessizlik olduğunu ve birkaç kişinin
bana döndüğünü hissettim. Başımı ağır ağır kaldırdığımda sınıfın çoğunluğu ve Coğrafya hocam bana kilitlenmişlerdi. Çok iyi. Ne olacak şimdi?
" Iyi misin kızım?" Ismimi bile bilmiyor. Bilemez ki nereden bilecek, okuldaki hiç kimse beni görmeden okulu bitirmek için çabalıyorum resmen.
" Iyiyim." Yüzümü saklayarak konuştum ve yavaşça başımı eğip boğazımı temizledim. Sadece birkaç saniye daha beni izlediler. Amaçları neydi bilmiyorum ama kendi işlerine döndükleri anda derin bir nefes alıp
telefonumu sıranın altında bir kez daha açtım ve gelen mesaja baktım.
Gelmemeye Giden Adam Ege‟den 1 Yeni Mesaj...
"Uyuyordum, telefona bildirim gelince uyandım.
Günaydın Izmir. AA" Telaşa kapıldım bir an. Benim mesajımla mı uyanmıştı? Mesajımla uyandırmıştım onu. Şaka gibi. Birini mesaj atarak uyandırdım. Kötü bir şey bu! Keşke mesaj atmasaydım. Çocuk uykusundan oldu
resmen. Özür mü dilesem? Kahretsin ya ne diye günaydın mesajı atarsın ki aptal, çocuğu uyandırdın!
"Özür dilerim, uyuyor olduğunu bilseydim mesaj atmazdım! Gerçekten tam bir salağım. Keşke dün akşam kaçta uyandığını sorsaydım... Lütfen uyumaya devam et, gerçekten özür dilerim!"
Resmen dertli oldum şu an. Kara kara düşünüyorum telefon ekranına bakıp saat 10.37. Acaba orada kaç? Çok
büyük bir fark olmaması gerekiyor.Olsa olsa 9.37‟dir.
Çevrimiçi... Yazıyor...
"Özür dileme. Uzun zaman sonra ilk defa kendim uyanmadım. Beni sen uyandırdın Izmir "
Gülümsedim. Tamam, telaş yapmıştım, kızacak diye korkmuştum hatta. Ne hakla bana günaydın mesajı atarsın diyecek diye beklemiştim. Ama tabii ki bunlar olmadı. Onu uyandırdım. Bu onu mutlu etti. Bu beni de mutlu etti. Ben birini uyandırdım... şaka gibi gelecek belki, ama ben birini uyandırdım! Annemin her sabah
babamı uyandırması gibi. Dokunarak, öperek, seslenerek değil belki ama birini uyandırdım. Mesaj atarak
uyandırdım. Biri benim mesajımla uyandı. Uyuyordu, ben mesaj attım ve uyandı. Varlığımın farkında, benim
farkımda. Anlatamıyorum. O kadar güzel bir his ki. Biri... benim... mesajımla... uyandı...
"Peki, nasıl hissettiriyor mesajla uyandırılmak?:)"
Çevrimiçi... Yazıyor...
"Yalnız değilmişim gibi."
Buruk bir bakış attım telefona. Yalnız mı? Ege yalnız mıydı? Ülkeyi terk ettiği çok açık bir şekilde belliydi. Ama ailesiyle gitmemiş miydi? Tek başına mı gitmişti Fransa‟ya? Dün akşam bana kendini kötü hissettiği bir anda bloğumu gördüğünü söylemişti. Yalnızlıktan mı kötü hissediyordu kendini? Yoksa başka bir sorunu mu
vardı?
"Yalnız olduğunu sanmıyorum Ege."
Çevrimiçi... Yazıyor...

LÜTFEN BÖLÜMLERE OY VERMEYI VE YORUM YAPMAYI UNUYMAYIN❤

3391 KilometreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin