Yan Yanaymışız Gibi

150 3 0
                                    

Kucağımda uyudu...
ġimdi ben, kayıp..‟Dinlediğim Ģarkı, kendini kaybetmişbir adamı anlatıyor. Sadece kendini değil, sahip olduğun her şeyi ve herkesi kaybetmiş bir adam. Her şeyden öylesine vazgeçmiş ki kendini en usta zalimin bile ellerine bırakmaya hazır bir adamı anlatıyor. En sonunda
Şöyle diyor, “Vardır elbet bir çıkılacak yol. ”
Oradasın, biliyorum. Bu satırları okuyorsun. Şimdi bu satıra geçtin, kaşların çatıldı. Kafan karıştı. Kimle
konuştuğumu, bu satırları kime yazdığımı anlamaya çalışıyorsun. Ben bu satırları sana yazıyorum. Ona, buna, şuna değil. Sana yazıyorum. Dünyanın her neresindesin bilmiyorum, hangi şehrin hangi sokağından okuyorsun bu yazdıklarımı bilmiyorum. Bir otobüste misin, trende misin, saat orada kaç? Bilmiyorum... Ekrana dökülen
saçların ne renk inan bana tahmin edemiyorum. Ve inan bana, bunların hiçbirinin önemi yok. Saçlarının renginin, saçlarının olup olmamasının, nerede olduğunun, saatinin kaç olduğunun... Tek önemli olan sensin. Bu satırları okuyor olman. Tek önemli olan şimdi bu cümleye geçmişolman. Neler yaşadın, neleri adattın, neler yaşayacaksın, neleri adatmak zorunda kalacaksın bilmiyorum. Tek bir bildiğim var, bu dünyada çıkmaz sokak yok. Sonuna geldiğini düşündüğün her yolda, o yolun sonunda bir duvar da görsen adım attığında yıkılacak o duvar. Belki mahvolmuş bir haldesin, belki pes ettin, belki çaresizsin,
belki artık hiçbir şeyin iyi olacağına inanmıyorsun. Ama sen bu satıra geçtiysen, hala umut var demektir. Çünkü bu satırları okumaya devam ediyorsan bu satırlardan bir kurtuluş yolu, bir cevap arıyorsun demektir. Derin bir nefes al. Bir nefes daha. Ve bil ki, “Vardır elbet bir çıkılacak yol.” Yeter ki o yola adımını at. O telefonu eline al, kendini tuttuğun o mesajı at. Aynanın karşısına geç, kendine bir bak. O kadar değerlisin ki kendinin kendine yazık etmesine izin verme, saçlarını tara. Bir özür dile kendinden. Kendine yaptığın haksızlıklar için, kendini soktuğun o çıkmaz sokak için, kendini suçladığın
her an için özür dile kendinden. Bu dünyadaki en önemli insan sensin. Bu dünyadaki en değerli insan sensin.
Başkalarına verdiğin değerin yarısını bile kendine vermediysen eğer, şimdi bir kez daha özür dile kendinden. Ve bir kez daha. Unutma, herkes gittiğinde bile ruhun seninle kalacak... Senin en yakın arkadaşın, en daimi ailen sensin...
Bu satırları yazdığım günü hatırlıyorum. Yaklaşık üç hafta önce yazmıştım. Muhtemelen Ege bunları yazdığım an okumuştu. Acaba ne düşünmüştü? Telefonumu elime
aldım, mesajlaşmalara girdim ve Ege‟ye yazdığım ama hala ona ulaşmayan o mesaja baktım. Telefonun kapanmasının üzerinden yaklaşık üç saat geçmişti fakat Ege‟den haber yoktu. Odamda oturmuş kafayı yiyordum.
Bu kafayı yeme türü, kafayı yemelerin en büyüğüdür!
Bilirsiniz, odanızda tek başınıza oturur öylece kafayı yersiniz. Anlatacak kimseniz yoktur. Çünkü anlayacak
kimseniz yoktur. Yatağımdan kalktım, odanın içinde biraz gezindim. Cama çıktım, ayın hemen yanındaki Venüs‟e göz attım. Ay oradaydı, Venüs ordaydı, ben buradaydım ama Ege olması gereken yerde, burada değildi. İç sıkıntımı büyüterek girdim içeri. Yatağıma geri döndüm. Odanın ışığını kısıp olabildiğince loş bir hale getirip yatağımın içine perişan bir halde çöktüm. Sığındım. Yatağıma sığındım. Kendimi her kötü hissettiğimde bunu yaparım. Yorganıma sıkıca sarılır,
öylece karanlıkta oturur kendimi kötü hislerden koruma görevini yatağıma veririm. Ona sığınırım...
Odamın loş ışığı, içimin karanlığı, birdenbire telefonumun titremesiyle aydınlandı. Telaşla telefonu
öyle bir kaptım ki neredeyse yere düşüyordu!
“Gelmemeye Giden Adam Ege‟den Bir Yeni Mesaj.

LÜTFEN BÖLÜMLERE OY VERMEYI VE YORUM YAPMAYI UNUYMAYIN! ❤

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

3391 KilometreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin