18.BÖLÜM:ARKADAŞIM (!)

639 53 37
                                    

Ben geldim 🥳🥳🥳🥳

Uzun bir bölüm getirdim size. Ayrıca tüm yorumlarınızı okuyorum. İz ve Ayaz'ın daha çok yan yana gelmesini istediğinizi de anlıyorum. Ben de çok istiyorum. Ama bir neden bulamadan da bunu yapamıyorum.Sizin aklınıza gelen ya da İz ve Ayaz bunu yapsa güzel olur dediğiniz şeyler varsa benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum.

Yine çok konuştum o yüzden sizi bölümle baş başa bırakacağım.

Keyifli okumalar karanlığı aydınlatan yıldızlarım 🥰💜🧡🥰

Bol bol yorum yapıp yıldızı parlatmayı ⭐ unutmayın lütfen.

........

"Ne ?" Diye şaşkınlık içeren bir nida döküldü söyledikleri yüzünden aralanan dudaklarımın arasından.
Gerçekten benimle arkadaş mı olmak istiyordu,yoksa başka bir amacı mı vardı ? Bilmiyorum ama şu an çok ciddi duruyordu.

Ona öylece bakakaldım.Açıkçası böyle bir soru beklemediğim için haliyle şaşırmıştım. Ayaz, benimle arkadaş olmak istiyordu.

Arkadaş kelime anlamı olarak birbirini yakından tanıyan ve birbirlerine karşı sevgi,dostluk ve anlayış gösterenlerden her biri anlamına geliyor. Benim hayatımda da arkadaş diyebileceğim çok kişi vardı.Bürodaki çalışanlar,yakın çevremdekiler,hatta bazı müvekkillerim. Elalar,arkadaş kelimesinin bir tık üstüydü benim için. Ama bunu görmüyorlardı.

Buna üzülmüyordum artık çünkü üzülmem gereken şeylere yaşadıklarım,yaşattıkları yüzünden tepki veremez hale gelmiştim.
Sorun yoktu. Onlar,farkında olmasada bana verdikleri zararları önemsemeden yanlarında duruyor, beni fark etmelerini bekliyordum. Sahi ben ne zaman beklemekten başka bir şey yapmıştım ki ?

Öylece yaralar,izler içinde,ayakta, şiddetli yağan yağmurun altında bekleyendim. Her acıyı,herkesi.Çünkü başka bir şansa sahip değildim.Şans elde edebilecek biri ise hiç değildim. Sadece gelenleri bekleyen, Kara'nın da dediği gibi 'ZAVALLI' bir kadındım. Ya da beş yaşındaki kız çocuğuydum.

O kadar arkadaşa sahip olmama rağmen hangisine derdini anlatabilirsin diye sorarsanız cevap veremem sanırım. Çünkü arkadaş dediklerimin bana kahkaha atarak bakmalarını göze alamaz,kimseye hatta en yakınıma bile güvenemezdim.

Yaşadıklarımı anlatmayı bırak onlar yanımdayken bile zihnime düşüremezdim.Dışarıdan gelebilecek olan bir kahkaha, benim sonum olabilirdi. Ve ben,sondan bile korkan biriydim. En acısı da zaten buydu. Ölümü bu kadar arzularken bir taraftan da ölesiye korkmam. Ölümden korkan biri, ölmek istiyordu.

Bir acınası bakışı,gülüşü kaldıramazdım.Bunu yapamazdım. Ne kendime ne de içimdeki çocuk Beyaz'a. Mavilerimi,ayıramadığım koyu kahvelerden zorlukla çekip dizlerimde olan parmaklarıma çevirdim.

Benden bir cevap beklediğini de bilsem,
biraz düşünmek için zaman kazanmaya çalışsamda içten içe neden böyle bir adım attığının merakını yaşıyordum. Bu yüzden de sorusuna soruyla karşılık verdim.

"Benimle arkadaş mı olmak istiyorsun ?" Dedim ona bakmamak için oldukça büyük bir savaş verirken.Niye bilmiyorum ama şu an yüzüne bakamıyordum. Nedenini de bilmek istemiyordum.

"Hım."

Uzattığı mırıltısı kulaklarıma vardığında yavaşça yutkundum. Sesi niye bu kadar.. Etkileyici. Evet etkileyiciydi. Doğru tabir buydu. Bir kedi gibi mırlamıştı neredeyse. Kedi ve Ayaz ? Hiç yan yana gelebilecek bir ikili gibi durmuyorlardı.

"Neden ? " Diyerek düşündüklerime son verdim. Bekletmedi beni.

"Neden olmasın ? Madem böyle sürekli kavga ediyoruz birde arkadaş olmayı deneyelim.Hem belki o zaman birbirimizi anlamaya başlarız ve şu gereksiz,can sıkıcı yanlış anlamalar da biter. "

KARANLIĞIN BEYAZIМесто, где живут истории. Откройте их для себя