24.BÖLÜM:SARHOŞ

608 64 72
                                    

Ben geldiiiiimmmm 🥳🥳🥳🥳

Bu sefer çok fazla ara vermeden geldim.Güpgüzel bir bölümle hemde.

Yorum ve oylar düşüyor.Benim de hevesim. O yüzden bu bölüm
en azından 50 oy ve 60 yorum istiyorum. Geçmiş bölümlere oy vermeyi unuttuysanız lütfen kontrol edip verin. Satır arası yorumlarınızı okumayı çok seviyorum. Öyyle söyleyeyim dedim 😅

Keyifli okumalar karanlığı aydınlatan yıldızlarım 💜🧡🥰😍

.......
İnsan ne yaptığını bilmiyorken, anlamıyorken  yaptığı şeyi gerçekte yapmış oluyor muydu ?  Yoksa gerçekten de o şeyi yapmış ve benim şu an bulunduğum durum gibi yaptığı yüzünden içi içini mi yiyordu ? Ben bilerek,isteyerek ona zarar vermek istememiştim. Bunu aklımdan bile geçirmemişken neden ona zarar vermek isteyeyim ki ? İstememiştim. Ama ona yine de zarar vermiş,canını acıtmıştım. Salonda diğerleriyle otururken hastaneden gelmesini bekliyordum. 

Olay geliştikten sonra konuşmaya,ona bir adım atmaya fırsatım olmadan Yaman ileriden koşarak gelmişti. Kolundan tutup ona destek olmaya çalışırken nereden çıkardığını anlamadığım bezi de kanayan başına bastırmıştı.Verandanın merdivenlerinden inen Aras abi de hızlı adımlarla yanına gelmeden önce yüksek sesle arabayı hazırlamalarını söylemişti korumalara. İkisi onu yönlendirirken o kendi kendine homurdanmakla meşgüldü o an.Sonra kısa bir an bana doğru dönüp bulunduğu duruma rağmen yaşlar akan mavilerime bakarak ;’Korkma, bir şey yok.’ dediğinde bile inanamadım ona. Çünkü başından durmadan akan kanlar tam aksini söylüyordu. 

Aras abi, onu tekrar yürütürken önüne dönmek zorunda kalmıştı.Yanlarına vardıkları arabayla Yaman hemen sürücü koltuğuna geçmiş, Aras abi de onun için arka kapıyı açmıştı. Binmeden önce bana son bir sıkıntılı bakış atıp öyle binmişti araca.Benim sebep olduğum ıslak kıyafetleriyle yine benim eserim olan başındaki derin yarıkla beraber hastaneye gitmişti. 

Ne kadar süre öylece durup arabanın gittiği boşluğu seyrettim bilmiyorum. Beni kendime getiren omuzlarıma bırakılan şaldan sonra ‘İz hanım, isterseniz içeri geçin. Hava çok soğuk efendim.’ diyen Tuğrul'du. Onu dalgınlıktan ötürü sadece başımı sallayarak onaylayabilmiştim. Sarsak ve küçük adımlarla içeri gelmiştim. Etrafta kimse görülmediği için direkt odama çıktım. Üstümdeki şalı kenara bırakıp göl suyunun kirini atmak için banyoya attım kendimi. Aslında suyu berraktı ama ben kendimi kötü hissediyordum. Bu sadece su yüzünden miydi emin değilim. 

Üstümdeki bütün kumaşlardan kurtularak kabine girdim. Onun söylemine zıt olarak soğuk bir duş aldım çünkü içimde oluşan buzu hiçbir sıcaklık eritemezdi. O hariç. Ayaz'ın bir an önce iyi olduğunu görmek istiyordum.Yoksa..  Yoksa..
Üstümden akıp giden suya engel olamadığım gözyaşlarım da eşlik etti. Onun canını acıtmışım,ona zarar vermiştim. Ama niye de benim canım yanıyordu. Sanki ben zarar görmüş gibiydim. 

Suyun altında biraz kaldıktan sonra üstüme dolapta olan temiz bir havlu sarıp ilk kabinden sonra da banyodan çıkmıştım. Valizimden birkaç parça kıyafet çıkarıp üstüme geçirmiş ve ıslak bıraktığım saçlarımla sonunda aşağıya inmiştim. Böylelikle de Aras abinin onları arayıp haber verdiğini öğrenmiştim. Ama benim kırdığımı değil Ayaz'ın düştüğünü sanıyordu onlar. Bu daha çok utanmama neden oldu. Benim yüzümden ailesine yalan söylemişti.Üstelik suçluyken beni korumuştu. 

Göğsümde her bir yanımı sarmış olan endişe ateşi, her geçen saniye daha çok alevlenirken ; çıkan dumanların içinde boğuluyor gibiydim.Titremekte olan ellerimi zar zor zapt ediyordum. Bu yüzden birbirine girmiş olan parmaklarımın uçları bile uyguladığım baskı yüzünden bembeyaz kesilmişti. Aklıma gelen binbir düşünce beni büyük,dipsiz kuyulara sürüklüyor,
karanlıkta bırakıyordu. 

KARANLIĞIN BEYAZIWhere stories live. Discover now