1 - SIRADAN BİR ADAM

3.1K 128 44
                                    


Ağır bir hareketle sandalyemin arkasına yaslanıp kollarımı bağladım ve önümde dik bir tavırla duran kadını süzmekten kendimi alamadım

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

Ağır bir hareketle sandalyemin arkasına yaslanıp kollarımı bağladım ve önümde dik bir tavırla duran kadını süzmekten kendimi alamadım. Sapsarı ve dalgalı saçları omuzlarına dökülüyor, cam gibi mavi gözleri değdiği yeri delip geçecekmiş gibi bakıyordu. Kısa boylu değildi ve topuklu giymişti, bu şekilde epey uzun görünüyordu. Üzerinde krem rengi bir bluz ve bordo, kalem bir etek vardı. Giyinmeyi biliyordu.

Başka herhangi bir iş yapabilirdi. Bu şirkette ona uygun birçok pozisyon bulabileceğimize emindim. Bu fizikle ve bu yüzle model bile olabilirdi belki.

"Bade Hanım," dedim sabit tutmaya çalıştığım sesimle. "Yanlış anlamayın ama şoförüm olmak istediğinize emin misiniz? İstanbul trafiğini bilirsiniz..."

Bakışları değiştiğinde sesim solarak kayboldu. Az önce bu kadının bakışlarının delici olduğunu düşünmüştüm ama şimdi bakışları tamamen yakıcı bir şeye dönüşmüştü.

Yanlış anlamıştı, elbette.

Birkaç Saat Önce...

Bir şeylerin değişeceğini hissederek uyandığınız günler vardır. Bazen içinizde bir sıkıntıyla, bazen de içinizde daha iyi bir geleceğe olan garip bir umutla uyandığınız bazı sabahlar vardır. Adını koyamasanız da o hissin, neye gebe olduğunu bilmeseniz de hayatın, o sabahı diğer sabahlardan ayıran bir şeyler olduğunu kalbinizde bildiğiniz bazı zamanlar... Evet, vardır, sevgili okur.

Bu, hiç de öyle bir sabah değildi.

Güneş ışıkları gözümü kör etmek istercesine odaya girerken çalan alarmımın sesine uyandım. Yılların alışkanlığıyla, uyanmakta hiç güçlük çekmediğim için sesi alçak, tonu yumuşak olan alarmım her gün altıyı çeyrek geçe, yalnızca bir kere çalardı. Alarmı ertelemez, uyanamazsam diye peşine bir alarm daha kurmazdım. Her gün, tam vaktinde uyanırdım.

Gözlerimi hafifçe araladım ve güneş ışıklarına karşı elimi gözlerime siper ederken çevik bir hareketle doğruldum. Sabah rutinim belliydi; her sabah aynı saatte uyanır, sporumu yapar, kahvaltımı eder, işe geçerdim. Babamın yöneticisi olduğu, Türkiye'nin sayılı giyim markalarından biri başta olmak üzere birçok markaya ev sahipliği yapan bir aile şirketimiz vardı. Mezun olduğumdan beri tasarımcılardan biriydim ve son bir yıldır da tasarım ekibinin yöneticisiydim. Halam yorulduktan sonra bu iş bana devredilmişti.

Günlerim bu hengâmede yoğun geçerdi. Bu yüzden hiç beklemeden ayaklandım. Evin yakınlarında hızlı bir koşudan sonra eve gelip duş aldım. Ardından özenle dizilmiş takım elbiselerimden birini seçtim. O gün tepeden tırnağa siyah giyinmek istedim, siyah bir takım ve siyah gömlek. Bir farklılık yapıp kol düğmesi taktım. Saçlarımı şekillendirdim, parfümümü sıktım ve aynada bana bakan aksimden memnuniyet duyarak alt kata indim.

Ev, odalar üst katta olacak şekilde tasarlanmıştı. Alt kat, kocaman salonla birleşik bir yemek yeme alanı, mutfak ve tuvaletten ibaretti. Merdivenler direkt olarak salonla yemek masasının arasındaki boşluğa açılıyordu.

Bir Kâbusa DalmakTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang