7, Düşman Dünya

817 59 14
                                    


Mutlak sessizlikle beş gün geçti. Beş koca gün ne yapacağımı bilemeden bir nevi hipnotize olmuş gibi hissederek uyandım, uyudum, uyandım, uyudum. Evden dışarı çıkmadım, kimseyle konuşmadım. Kendimde hissetmiyordum. Kendimi bu dünyaya ait hissetmiyordum. Etrafımda neler olup bittiğini bir türlü anlayamıyordum. Bir tür şokta olmalıydım.

Annem, benim annem, babam ise benim babam gibi değildi ama öte yandan, yabancı da değillerdi. Rolleri karakterlerini etkilemişti ama özlerinde bir şeyler hâlâ aynıydı. Annem topuklularıyla merdivenleri takır takır iniyor, aceleci adımlarla kahvaltı etmeden çıkıyordu. Babam, tüm gün televizyonun karşısında oturuyor, hayatımdan bile garip olan gündüz kuşağını izliyordu.

Bu garip, benden uzak hayatı kabullenmek istemiyordum. Uyuyup kendi hayatıma uyanmak istiyordum ama bunu nasıl başaracağımı bir türlü bilemiyordum.

Pazar günü artık canıma tak etti.

Uyandığımda saat on birdi. Gece düşünmekten uyuyamamış, sonunda çeşitli kâbuslarla sürüp giden rahatsız bir uykuya dalmıştım. Komodinin üstündeki eski saat on biri gösterirken ben mahmur, huzursuz gözlerimi tavana diktim. Düşündüğüm ilk şey, her şey kendiliğinden normale dönse ne kadar mutlu olacağımdı ama bunun olacağına dair inatla koruduğum umudumu yavaş yavaş kaybediyordum.

Toparlanıp aşağı inmeye karar verdim. Hızlı bir duş aldım, rahat bir şeyler giyip salona indim. Ailemin diğer üyeleri çoktan kahvaltı masasına oturmuştu. Ablam neşeli neşeli bir şeyler anlatıyor, annem elinde çatalıyla ilgiyle onu dinliyor, babamsa telefonuyla ilgileniyordu.

"Günaydın," diye mırıldandım isteksizce.

Sesimdeki keyifsizliği fark etmemiş olacak ki annem neşeyle bana döndü. "Günaydın, oğlum!"

Ben masaya yerleşince önüme bir çay konuldu ve Miray bana gülümseyip yarım kalan lafına aynı heyecanla devam etti. Ancak bir iki cümle sonra Bade'den bahsettiğini anlayabildim.

"Öyle yetenekli bir kadın ki anlatamam! İşe Bade'yi almakla çok doğru bir karar vermişiz. Önümüzdeki sezon kreasyonumuz muhteşem olacak."

Bu cümle, beynimde garip bir ışık yaktı. Ne olursa olsun Bade, bu lanet işinden tamamen uzak olamazdı. Başıma gelen her şey, ona söylediklerim yüzünden gelmişti. Ve bir zamanlar şoför olmak için gelen kadın şimdi şirkette çok başarılı bir tasarımcı olarak işe başlamıştı, öyle mi? Şüpheli, Büyücü Kadın. Çok şüpheli.

Ablamın bana daha fazla ipucu verecek bir şeyler söylemesini umarak çaresizce bekledim ama bunun yerine o, lafı bitmiş gibi arkasına yaslandı. Annem bu sessizliği kaçırmayarak bana döndü. "Devrim, senin için de uygunsa akşam Derenleri yemeğe davet edelim diyorum. Konuşmamız gereken şeyler var, biliyorsun."

İtiraz etmek için, "Anne," diye lafa başladım ama annem, sesimi bastırarak konuşmaya devam etti. Bunun benim için ne kadar da harika bir fırsat olduğundan, Deren'in de istediğinden, gelecek yıl yaza muhteşem bir düğün yapabileceğimizden bahsedişi kulaklarımın uğuldamasına neden oluyor, ensemden soğuk terler dökülüyordu.

Beni harekete geçiren ne oldu diye sonradan çok düşündüm, sanırım bardağı taşıran tam olarak bu noktaydı. Onun beni dinlemeye bile tenezzül etmeyişi...

"Anne," dedim daha yüksek bir sesle. "Bu iş olmayacak."

Ablamın yüzü gerildi. Babam, başını aptal telefonundan kaldırdı.

"Ne demek bu iş olmayacak?" dedi annem hiç bozuntuya vermeden. "Konuştuk..."

"Biz konuşmadık, sen konuştun."

Bir Kâbusa DalmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin