3 - BÜYÜCÜ KADIN

1K 77 9
                                    


İştahım kalmamıştı. Bu yüzden uyku vaktine dek odamda takıldım, Serhat'la konuşup ne düşündüğünü öğrendim, olumlu düşünüyordu. Deren'le konuşup dert yandım, onun da bu konuda ne yapabileceğimize dair pek bir fikri yoktu ve sonra hazırlanıp yatağa girdim.

Uyumadan önce Güzel ve Çirkin gözüme çarptı. Masalları pek sevmezdim. Yine de elime alıp sayfaları şöyle bir karıştırdım. Belle, Çirkin, şato... Büyük büyük resimlerle dolu bir kitaptı.

Kitabı kapatacakken gözüme çarpan sayfada durdum, kaşlarımı çattım ve istemsizce doğruldum.

Sayfada, hepimizin bildiği şu büyücü kadının resmi vardı. Şatoya ilk geldiğindeki yaşlı hâli resmedilmişti. Büyükçe, odundan bir kapı aralığından başını çıkarmış, elinde bir gülle ile haince gülümsüyordu. Direkt olarak bana bakıyordu.

Elbette bana bakmıyor, diye düşündüm.

Ama sanki içime bakıyordu. Kara gözleri dosdoğru bana bakıyordu, benim gözlerime. Üstünde pembe bir pelerin vardı. İçindeki kıyafetleri soluk bir griydi. Elindeki gül pespembe parlıyordu.

İçim sıkılarak kitabı kapattım, kenara koydum. Yatacaktım ki başımı kaldırdığım anda onu gördüm. Bana kitabı satan kadını.

İrkildim ama sesim çıkmadı. Gözlerimi şaşkınlıkla açarak oturduğum yerde kadına bakakaldım. Siyah duvarlarımın önünde, resimdeki mor pelerini ve gri kıyafetleriyle duruyordu ama bu kez elinde gül yoktu. Kolunda, içi gündüz gördüğüm karışık hikâye ve masal kitapları bir sepet takılıydı.

"Hadi," dedi etrafa bakarak, bıkkın bir sesle. "Burada ne işim olduğunu sorman gerekiyor. Daha cezasını vermem gereken kaç erkek var, haberin var mı?"

Sıkılmış bir tavırla iç çekti. Erkek, kelimesini iğrenerek söylemişti, küfreder gibi. Bu, gardımı almama neden oldu. Bugün artık fazla oluyordu ama. Şimdi de odama bir deli mi dadanmıştı?

"Nasıl girdin buraya?"

"Ah, demek o kısmı pas geçtik!" dedi neşeyle, pembeye boyalı uzun tırnaklarına bakarken. "Ama bu sorunun cevabı hiç önemli değil, Devrim. Önemli olan neden burada olduğum."

Bu kez ben bıkkınca iç çektim. Evimiz iyi korunurdu. Kapıda ve evin içinde kameralar vardı. Yarın ilk iş, kameralara bakacaktım. Şu an yalnızca bu zararsız kadından kurtulmak ve uyumak istiyordum.

Ben sesimi çıkarmayınca ipleri eline almaya karar vermiş bir tavırla bana yaklaştı, istemeden geriledim. Bu deli yanında bıçak falan taşıyor olabilirdi.

"Evet," diye mırıldandı, ezberlediği bir şiiri okumaya hazırlanır gibi. "Mutlaka söylemem gereken şeylerden başlayalım. Bunları unutursam olmaz. Her lanet bozulabilir. Bu lanetin nasıl bozulacağını sana söylemekle yükümlü değilim. Zaten sınavın da bu... Bir zaman sınırın yok. Laneti bozmak için ne yapman gerektiğini çözdüğün ve gerekeni yaptığın anda lanet ortadan kalkar."

Ben şaşkınca bakakalınca o, bir cevap veremeyeceğimi fark etmiş gibi bir sohbet havasında elini salladı. "Bence seninki daha kolay... En azından zaman kısıtlaman yok. Bak, Çirkin az daha ölüyordu. Yazık olacaktı dipçik gibi çocuğa. Sen de fena sayılmazsın. Aman kendine mukayyet ol."

"Ne diyorsun sen, teyze?"

Agresif bir sesle, "Diyorum ki!" dedi bana yaklaşıp. "Sana bir hata daha yapma, büyü yapmaktan gına geldi, demiştim! Bak, yine iş başa düştü. Gece gece kaçınıza uğramam gerek, haberin var mı? Yeter yahu, bir kere de kendi kendinize akıllanın. Ama yok, büyücü gelsin, büyücü gitsin. Benim hiç kendi hayatım olmayacak mı? Biraz da beni düşünün. Bu akşam gerçekten sinirlendirdin beni. Umarım laneti kırk yıl kaldıramazsın da en azından yaptığım büyü uzun sürer, seni izlerken biraz keyiflenirim."

Boş boş bakmaya devam ettim. Nutkum tutulmuştu. Nasıl defedecektim bu kadını ben? Bütün ev halkını uyandırmama ramak kalmıştı.

"Ah, zahmet etme, oğlum. Gerek yok, ben gidiyorum şimdi," dedi düşüncelerimi duymuş gibi. Pencereme yöneldi. Pencereme. "Hadi selametle!" dedi ve atladı.

Atladı.

Arkasından koşup pencereden aşağı baktım. Delirdiğime emindim ama dayanamadım, koşarak dışarı çıktım ve tüm bahçeyi dolaştım. Ama yoktu.

Kıpkırmızı bir yüzle, yorgun bir vücutla ve içimde büyük sıkıntıyla eve girdim. Elime yüzüme su boca ettikten sonra yatağa girdim ve kısa süre içinde uykuya daldım.

Gördün mü, Devrim?

Aldın başına belayı.

***

Bir Kâbusa Dalmak, Kâbus Serisi'nin ilk kitabı olup bu seri toplamda iki kitaptan oluşmaktadır. Her iki kitap Wattpad'de 2021-2022 yıllarında tamamlanmıştır. Bir Kâbusa Dalmak, aynı zamanda 2022 Wattys Kazananı'dır.

Bu seri, aracılığıyla kitaplaşmış olup yalnızca ilk kitabı platform üzerinden kitap haliyle yayınlanmaktadır. Her cuma 20:00 da buluşuyoruz.

Sevgiler

Ayça

Ayça

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Bir Kâbusa DalmakWhere stories live. Discover now