4-

345 37 44
                                    


...

"Sinan."

Sesinde sinirli bir tını vardı. Daha fazla duymazdan gelemezdim. Arkamı döndüm.

Karşımda çatık kaşları ile bana bakan bir adet suratsız vardı. Hiçbir şey olmamış gibi davranacaktım.

"Buyrun Sarp Bey."

"Neden kaçıyorsun?" Hala sinirliydi.

"Kaçtığımı size düşündüren nedir?" Ben ona siz diye hitap ederken o bana sen diyordu.

Bu eski nesilde de hiç saygı kalmamıştı yahu.

"Odadan çıktığımızdan beri kovalayan varmış gibi koştuğun için olabilir mi küçük bey? Veya seslendiğimde duymamazlıktan gelerek asansör kapısını yüzüme kapattığın için de olabilir."

Yaptığım hareketi fark etmişti, halbuki kolumla tuşlara bastığımı kamufle bile etmiştim.

Tek kaşı havalanmış doğrudan gözlerimin içine bakıyordu.

İlk defa bu kadar uzun konuşmuştu bana hitaben. Gerildim. Hareketlerimdeki tuhaflığın ondan kaynaklı olduğunu fark etmişti elbette.

Fakat bu hala salağa yatacak olmama engel değildi.

"Yanlış anlamışsınız müzik dinliyordum, duymamışım." Aklıma ilk gelen bahaneyi söyleyiverdim.

Çatık kaşları düz bir hal alırken elini cebine attı. Cebinden çıkarttığı Şimşek McQueen desenli Airpods'um görüş alanıma girdi.

Cidden dünyanın en şanssız elemanı olarak tarihe falan geçmeliydim.

"Şarkıyı hayal ederek dinliyorsun sanırım."

Bir başkasının başına gelse anıra anıra güleceğiniz şu durum sizin başınıza geldiğinde kelimeler kıyafetsiz kalıyordu.

Genişçe sırıttım tedirginliğimi gizlemeye çalışarak.

"Aaa ben onu nerde düşürmüşüm ya." dedim sevimli olduğunu düşündüğüm surat ifademle. Büyük ihtimal şebeğe benziyordum.

"Asansörün önünde. Durman için seslendim. Tabi sen o sırada suratıma kapıyı kapatma derdindeydin." dedi çatık kaşları ile.

İşin içinden çıkamayacağımı fark ederek pes ettim.

"Kusura bakmayın ben sadece biraz tedirgin oldum, oda konusunda sıkıntı çıkardığım için sinirlisinizdir, kızarsınız diye şey ettim."

"Ne ettin?"

"Kaçtım."

Üzerimde olan gözleri yumuşadı. Hatta yanlış görmediysem dudağı kıvrılmıştı. Fakat anında ifadesiz haline geri büründü.

"Neden kızayım?"

"İstediğiniz olmadı ya ondan."

Artık yüzünde belli bir sırıtma vardı.

"Aksine. Tam da istediğim gibi oldu." Bi ima yapmıştı sanırım ama anlamadım.

"Nasıl? Anlamadım."

"Anlarsın Erden." dedi ve avucuma bıraktığı Airpods'umla benden uzaklaşıp arabasına doğru ilerledi.

Bu neydi şimdi? Ne anlamam gerekiyordu?

Anlaşılan bizim suratsız gizem kesmeyi seviyordu.

Arkamı döndüm ve ben de arabama doğru ilerlemeye başladım. Kulaklıklarımı kulağıma yerleştirerek gelişine bir müzik açarak direksiyon başına geçtim.

Soyadım ile hitap etmişti bana. İlk defa duyduğum için garip gelmişti.

Bir yandan da rahatsız etmişti. Güzelim ismim dururken soyadım ile hitap etmesi değişikti.

Gerçi adam büsbütün değişikti. Sorgulamak hataydı.

Umursamayarak otoparkın uzun koridorlarına son bir bakış atarak kontağı çalıştırdım.

...

Geçiş bölümü niteliğinde oldu.

Şimdilik bu kadar, sevgiler.

Varoluş (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin