Uğultu

258 138 140
                                    

Shamaless banyoya girmişti ancak banyo, onların banyosu değildi. En azından onun yıllardır içine girdiği banyoda içeriyi havalandırmak için bir pencere vardı. Belki de o ne olduğu belirsiz Silüet'in yaptığı bir şeydir. Shamales artık hiç bir şeye şaşırmıyordu, her an her şey olabilirdi. Aynanın karşısına geçti ve derin bir nefes aldı. Silüet 'ten kurtulmuş muydu? En azından bunu düşünmek istemiyordu, şuan sadece tek istediği sessizlik ve küvetini doldurup sıcak suyun kaslarını gevşetmesiydi. Gözlerini kaldırıp aynaya baktı, gördüğü yüz ona ait değildi. Bu yüz kime ait? Onun olmayan bir yüzün, onun yüzünde ne işi var? Kısa bir an arkasında bir varlık belirdi ama hemen kayboldu. Shamaless beliren şeyi aniden görünce ürktü, arkasına dönmek istemiyordu çünkü yine tuhaf ve tarifi edilemez. Bir şey olacağından o kadar emindi ki dönmek istemiyordu, yine de dönmeliydi çünkü o yapmak istemediği bir çok şeyi yapardı ve aniden arkasını döndü.

Arkasına dönmesiyle suratının ortasına siyah bir kafa yiyen Shamaless acıyı zihninde zonklayarak hissetti.
"huhuuuuuu Shamaless nerde kalmıştık? Sana benden kaçamazsın demedim mi?"

"Senin gibi varlığın ben....... Rahat bırak lan beni! Yoksa alışırım sana." Silüet işaret parmağıyla dudağına dokundu ve onu susturdu.
"Terbiyesizleşme aptal Shamaless, hem nasıl yapacaksın ki? Seni rahat bırakamam. Bana zaten alıştın, unuttun mu? Ben senin... Hım ilginç"
"İlginç olan ne?"
"İlginç olan ben senin diğer.. Sahi bilmiyor musun? Kimsin sen Shamaless ?"
"Dalga mı geçiyorsun? Asıl sen kimsin?" Dedi ve suratına yumruk attı.
"Seni aptal bunu yapmayacaktın! Kızdırdın beni Shamaless" Dedi ve Shamaless'i yakasından tutup arkasındaki aynaya vurdu.

Shamaless ile Silüet arasında bir boğuşma başladı. O duvardan bu duvara birbirlerini savurdular. Yumruklar havada uçuştu. Shamaless oradan oraya yalpalanıp durdu. Silüet kızmaya başladı. Kapının altından siyah dumanlar banyoya girmeye başladı. Shamaless öylece durdu ve izledi. Olup biteni anlamaya çalıştı siyah dumanlar tüm duvarları kapladı. Karanlık tüm odaya ve Shamaless'in zihnine çöktü. Shamaless kapıya doğru gitti. Kapının kolunu tuttu ama kapı açılmıyordu. Silüet Shamaless'in ayaklarını yerden kesmeye başladı. Shamaless yerçekimine meydan okurcasına yükseldi ve havada uzandı.

"Bu gerçekten oldu mu?" İnanması güçtü çünkü Shamaless uçuyordu. Tüm her şeyi bırakıp havada süzülmenin tadını çıkaran Shamales alaylı bir şekilde;

"Sülüüüüüüü sen harikasın! Evet, sülü exprese hoş geldiniz, kemerlerinizi bağlayın ve seyahatin tadını çıkarın. Sülü başka ne numaralar var sende? Uluslararası tur düzenliyor musun?"
"Hahaha Aptal çocuk ben seni seyahate çıkaracağım merak etme. Uluslararası yok daha iyisi var, Cennet ve Cehenneme gezi turu var. Tek taraflı biletini keseceğim ama ilk cenneti göreceksin"

Shamaless çok sinirlendi zihninde nöronlar birbirlerine sürtüşüp parladı. Duvarları kaplayan korkutucu siyah duman ve Silüet bir anda kayboldu. Shamaless sırt üstü küvetin içine düştü, küvet kırıldı ve Shamaless bayıldı.

"X kendine geldiğinde hala su birikintisine bakıyordu. Kendi yansıması ise çok tuhaftı kendini hiç böyle görmemişti. Su birden karardı ve suyun içinden siyah dumanlar çıkıp etrafa dağılmaya başladı. X korkup ayağı kalktı ve etrafa baktı, şu siyah şey ne kadarda hızlı hareket ediyordu; çok geçmeden tüm her yeri ele geçirdi. Tüm o gördüğü şeyler zihni gibi karanlığa büründü. Bulunduğu yerde sıkışıp kalmak yetmiyormuş gibi birde her yer karardı ve karanlık aydınlığa hükmetmeye başladı. Gözüne az ilerde olan bir şey çarptı insan değil, hayvan hiç değil. O ne tuhaf bir şey öyle. Koşmaya başladı, belli bir süre koştuktan sonra yoruldu ve durdu. Nefes nefese kalmıştı, biraz soluklandı etrafına bakındı. Gece miydi? yoksa gündüz mü? onu bile bilemiyordu artık. Tüm algısı karanlığa büründü birbiri ardına dizilmiş, büyük kocaman bloklar aynı büyüklükte ve aynı ölçüdeydi.

"Burayı büyük bir güç mü? Tasarlamıştı. Bütün bunları yapan güç ne? Ben neredeyim?"

"Hey! Beni duyan var mı?" Sesi blok blok dolaşıyordu ve yine ona geri dönüyordu. Çok ilginç ve garip bir his tarifi edilmez bir hissiyatın tüm bedeni ele geçirip karanlığa hizmet ediyordu.
Burası neresi koca bir kapsülün içinde miydi? Yoksa koca dünya da tek başına kalan bir denek miydi? X'in kafası çok karışmıştı.

Kafasını kaldırıp şöyle bir etrafa baktı, gözüne kocaman bir kule yansıdı. Bu bir çözüm olabilirdi. Daha fazla beklemeden kuleye doğru ilerlemeye başladı. Siyah dumanların içinden tüyler ürperten sesler geliyordu. X' in içi bir garip olmaya başladı, şu duyduğu uğultularda neyin nesi? Yoksa o siyah duman canlı birşey mi? Kocaman ucu bucağı görünmeyen karanlık dumanlar, karanlığa hizmet eden bir varlıklar mıydı? X daha önce hiç böylesine anlamlandırmadığı ve bu kadar korktuğu bir an daha yaşamamıştı. Bedeni titriyordu resmen karanlığın içinden her an birşey çıkıp, sanki onu yutucakmış gibi etrafına devamlı bakıyordu. Uğultular giderek artmaya başladı. X nefesini tuttu.

"Sakin ol X sorun yok, güvendesin bak etrafta kimse yok. Yavaşça nefesini geri verdi."

Düşüncelerini dinlendiriyordu kalp attışı normale geldi. Nefesini bir daha tuttu. Uğultular sanki ona bir şey söylüyor gibidi. Biraz daha dinledi. Böyle ruhların birbirine fısıltısı gibiydi çok sakin ve ürkütücü bir tonu vardı ve aşırı rahatsız ediyordu. Kulağı iğneliyolardı ve zihinde yankılanıyorlardı.

"Süz, üz, züs"

X anlayamıyordu bir anlamı yoktu. Sözcükler birleşirse bile anlamlı bir cümle bile çıkmıyordu. Ritim tutmuş gibiydiler hep bir ağızdan değilde. Kelimeler parçalara ayrılmış ve her grup bir parçayı söyler gibidi.

"Z, üz, sü, üs, süz,züs""

YüzsüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin