Yanılsama

162 28 18
                                    

Bir şok etkisi ile kalbi yeniden atmaya başlayan Shamaless gözlerini açtı, olduğu yerde sıçradı, derin derin nefes almaya başladı, ciğerlerin de ki tüm hava boşalmışçasına derin derin nefes alıyordu. Başı ağrıdan zonkluyordu, çok bitkin düşmüştü. Kılını kıpırdatacak hali yoktu, kalbinde bu denli şok etkisi yaratmaya sebep olan şey neydi bilemiyordu? O şey her ne ise kalbinde elektro şok hissi yaratmış ve kalbinin yeninden atmasını sağlamıştı. Aklına facess'in ruhundan çıkan ve parmak ucundan başlayıp geçtiği her yeri yakan kalbinde son bulan parıltı canlandı. Facess gitmeden son kez ona dokunup yine yardım mı etmişti? Belki o parıltı kalbinde bir elektro şok etkisi yaratmıştı, belki sülü onun ölmesine izin vermemişti. Yaşadığı her an onu rahat bırakmayan karanlık ve korkutucu varlık, ölmesine izin mi verecekti? Belki de henüz işi bitmemişti, daha onu çıldırmamıştı, aklını zihninden söküp onun yavaş yavaş delirmesini sağlamamıştı. Etraf çok sessiz, net ve sakindi, sülü ortalıkta yoktu, sülü'nün varlığını bile hissedemiyordu.

"Sülüüüüüü burada mısın?"
"Huhuuuu shamaless benden kurtulacağını mı sandın?" Diye Hortlasa bir anda ve aniden belirse hiç şaşırmazdı. Sülüden her an her şey beklenirdi. O karanlık güç hemen hemen her yerde kendini hissettiriyordu.

Sülü'nün sağı solu belli olmazdı, ansızın yine karşısına çıkabilirdi. Hep birden bire çıkardı zaten sülü, hiç haber verip gelmedi ki ama bir sorun vardı. Etrafta ki tüm siyahlıklar kaybolmuştu, yoksa kısa süreli kalbinin durması onu anlık öldürüp tüm her şeyin son bulmasına mı neden olmuştu? Sülü ve karanlık onunla beraber ölmüş müydü? Shamaless yine kendini çok yalnız ve bir başına hissetti, yalnızlık onun kanına sızmıştı sanki kanı tüm damarlarda tek başına değil de yalnızlıkla dolaşıyordu. Sadece yalnızlıkta değildi, mutsuzluk, yalnızlığı ile kafa kafaya gelip. Bitirici vuruşu yapmak için bedeni hazırlıyordu, çabucak kalkmalı engel olmalıydı. Ayağı kalktı ve sendeledi duvara tutundu, o kadar yorgun ve bitkindi ki bir yerden destek almadan ilerleyemiyordu. Onu o kadar bitkin hale sokan şey neydi? Ruhu bedenine bu defa eskisinden daha fazla ağır geliyordu. Başı hala zonkluyordu, bu sık sık olurdu, ilacını içmesi gerekiyordu.

"Ah kafam, etraf sakin ama beynim hareketli bir müzik açıp kafamın içinde dans ediyor resmen. "

Kafasını duvara vurmayı o acıyla zonklamayı geçiştirmeyi planlıyordu çünkü daha güçlü bir acı diğer bir acıyı unuttururdu, bir acıdan kurtulmanın diğer bir yolu başka bir acı hissetmekti. Koca evde yine bir başına kalmıştı, duvarları tutarak banyodan çıktı, koridor boyu yürüdü. Aynanın yanından geçti, bakmak istemedi, başı o kadar zonkluyordu ki kendiyle uğraşamazdı. Odasına gidip ilacını içmeliydi. Odasına zar zor ulaşan shamaless duvardan destek almayı bırakıp artık emeklemeye başladı, dolabına kadar emekleyerek ilerdi, dolabını güçlükle açtı. Saf sıvı ve şeffaf halde bulunan şişenin kapağını açtı. 

"Ah elimi oynatacak halim kalmadı, hadi shamaless birazdan tüm bunlar son bulacak."

Kendine motivasyon verip son gücü ile şişenin kapağını açtı ve 2 yudum içti, sıvı boğazından akıp midesine doğru indi. Gözlerini kapadı, etraf çok sessiz ve sakindi. İlaç midesinden kanına karıştı, dili yanmaya başladı, ilacı damarlarından dolaştıran kan geçtiği her yeri yakıyordu. Etki zihnine ulaştı ve shamaless zihninde bir parıltı hisseti. Gözleri kamaştı, o anda biri kolundan tuttu. Karanlık is aniden ve çok hızlı bir şekilde tüm odayı kapladı.

"Facess sen, ama sen"
"Şşşş biliyorum."

Kalbi hızlanmaya başladı, kalp atışlarını duyabiliyordu. Yerinden doğruldu, büyük bir enerji geldi, artık istese de yerinde duramazdı. Tam sarılacaktı ki arkasından biri tutup onu geri çekti, dönüp baktı. Daha dönmeden o ruhunu ürperten ses yankılandı. Öyle bir ses ki onun etkisini anlatacak bir kelime bulamıyordu, böyle kulağından ufak bir şeyin girdiğini ve zihninde hareket edip onun ayak seslerini her an hisseder gibiydi. "Karanlık zihnine erişti, Kahretsin!"

"Huhuuuuuuuuuu shamaless ona dokunamazsın!"
"Aşağılık sülü yine mi sen? Tutma beni!" 
"Ne kadar ayıp, beni özlediğini sanıyordum. Kalbimi kırdın şimdi."
"Senin bir kalbin var mı?"
"Bir kalbim olduğunu düşünüyor musun?"
"Bir kalbin olduğunu düşündüğümü, düşündün mü?"
"Bir kalbim olduğunu düşündüğünü düşünüp bunun ne kadar aptal bir düşünce olduğunu düşündüm." 


Tüm karanlık odaya ve zihninin her köşesine çoktan çökmüştü, arkasına döndü.

"Yine mi shamaless? Bana söz vermiştin."
"Evet biliyorum, olmuyor facess yapamıyorum, tek başıma başa çıkamıyorum."
"Tek başına mı? Ben shamaless,  ben yalnızlığına eşlik etmedim mi?"
"Başa çıkamıyorum, facess anlamıyorsun."
"Bunu benden gizledin, şüphelenmiştim ama sözüne güvendiğimden şüphe etmemden dolayı kendimi kötü hissediyordum."
"Özür dilerim."

Kulağını tırmalayan bir ses zihninde yankılandı, bu ses ince bir tınıydı ve çok rahatsız edecek bir seviyesi vardı. Ses onun zihninde ki tüm sinir hücrelerini aniden ve hızlı bir şekilde uyarıyordu. Zihninin de sürtüşen sinir hücreleri kıvılcım çıkarıyordu, buda tırnağını bileyen bir kişini çıkardığı o rahatsız edici ve ruhu sızlatan uzun sürerse kesinlikle çıldırtan bir ses seviyesindeydi. Shamaless ne duyduğunu anlamadı, sanki biri tüylerini tek tek çekiyordu, o derece bedeninde aşırı rahatsızlık hissediyordu. Gözlerini kapatıp nefesini tuttu ve elleriyle kulaklarını kapadı, ses bir daha yankılandı.

"Yüzsüz"

Gözlerini açtı, "Sen.. olamaz." Facess'in yüzü ve bedeni titredi. Bu yüzden shamaless bulanık gördü, titreme geçince görüntü netleşti.

"Shamaless ne anlatıyorsun sen?"

Shamaless çok şaşırdı, "Sülü" dedi. Arkasını döndü, sonra tekrar önüne baktı. O kadar şaşırdı ki gözlerinin içi büyüdü, göz bebekleri kızardı. Sinirlendi, göz bebekleri kan kırmızısına büründü. Sesi tonu değişti, cızırdayan bir ses tonu ile; 

"Facess! faces nerede?"
"Bilmiyorum nerede?"
"Benimle dalgamı geçiyorsun?"
"Ha ha ha unuttun mu? Faces yok artık."

Shamaless'in gözleri doldu, gözlerini kapatıp bağırmaya başladı. Tüm nefreti ve öfkesi zihninde birleşti. Çok yoğun, çok yüksek, çok tiz ve canlı bir şekilde bağırdı.

"Deeeeeeeeffffffooolllllllllllllllllllllllllllllll !!!"

Silüet neye uğradığını şaşırdı, o etkiden dolayı dalgalanmaya başladı ve geriye doğru savruldu. Tüm karanlık ve silüet yavaş yavaş geri çekildi. Shamaless'in nefesi kesildi, yüzü kızardı, gözleri göz çukurundan fırlayacaktı resmen. Nefes alamıyordu, yere yığıldı. Zihnine sessizlik hakim oldu, shamaless'in güven duygusu zihnini yalnız bıraktı, gerçeklik algısını yitirdi. Düşünceler zihninde sıralanmaya başladı. Sülü facess'in bedenine mi bürünmüş? Başından beri onunla uğraşıp alay mı ediyordu? Gözleri karardı, etraf artık zifiri karanlıktı. 



You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 02 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

YüzsüzWhere stories live. Discover now