Yanılgı

132 44 47
                                    

X çok enerjikti sonun da buradan kurtulmanın bir yolunu bulmuştu, heyecanlandı buradan çıkma umudu olması bile onu heyecanlandırmaya yetmişti. Yerinden doğruldu ve kuleye doğru koşmaya başladı. Karanlık bedenini ve zihnine o kadar yoğun etki etmişti ki bir dakika daha burada kalmazdı. Kendini ve zihnini bu yoğun negatif enerjiden arındırmalıydı, kuleye yaklaştı ve hızlıca merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı. Zihninde haykırışları andıran bir ses yankılandı. Galiba uğuldayan ruhlar ne yapacağını anlamıştı.

"Nereye gidiyorsun?"
"Tahmin edebilirsin nereye gittiğimi bir fikrin yok mu?"
"Fikrim var, o yüzden soruyorum yanlış tarafa gidiyorsun."
"Hadi oradan burada sıkışıp kalmamı ve sizin oyuncağınız olmamı istiyorsunuz. Sizin bir parçanız olmayacağım."
"Çok yanlış düşünüyorsun, bizi farklı sanıyorsun, çok yanılıyorsun. Senin bizden farkın ne?"
"Açık konuş ne demek istiyorsun?"
"Sen mi bizimi oyuncağımız olacaksın yoksa biz zaten senin oyuncakların mıyız?"
"Zihnimi bulandırmaya çalışıyorsun, kelime oyunların ile bana engel olamazsın?"
"Buradan ve bizden kurtulacağını sanman gerçekten çok üst düzey bir aptallık oldu."

X karanlığın oyununa gelmek istemiyordu, karanlığın emrin de ki hizmetkarlar onun aklını çelmek ve ona engel olmak için her türlü yolu denemek zorundaydı. X'e aşağılayıcı sözler söyleyerek ona engel olmaya çalışıyorlardı. X bunu fark etti ve kulenin tepesine çıkmaya devam etti. Sonunda kulenin tepesine geldi, bir esinti vardı ve serindi. Bu serinlik X'in hoşuna gitmişti. Etrafa bakındı, karanlık her yerdeydi ama her yerde, tüm bloklarda havada yerde gökyüzünde X'in görüp görebileceği her yerdeydi. Sanki biri tüm karanlığı toplamış ve onu izlemesi için yada engel olması için her yere yaymıştı. Yine o sesi hissetti.

"Her ne kullandıysan bu şey aklını bulandırmış, sen bu değilsin."
"Bu doğru değil aklımı siz bulandırıyorsunuz."
"Sen, ben veya siz diye bir şey yok, Biz varız sende bizim bir parçamızsın."
"Bu doğru değil, ben sizin bir parçanız değilim."
"Ne halin varsa gör, göreceksin."

X kendini çok iyi hissediyordu, iyi hissetmesinin nedeni karanlığa teslim olmamasıydı. Kulenin korumalığını aştı ve ilerdi, aşağı doğru baktı. Çok güzel esiyordu, çok yüksekteydi ve tüm labirent gözlerinin önündeydi. Kulenin en ucunda durdu, gözlerini kapatıp kollarını iki yana aştı ve kendini öne doğru attı. Tam o sırada ensesinden biri yakaladı ve X öylece durdu, aşağı baka kaldı. Onu yakalayan şey ruhunun derinliklerinden fısıldadı, o hissin tüyler ürperten bir gücü vardı.

"Dur, buna izin veremem."
"Sende kimsin?"
"Ben ruhunun korucusuyum?"
"Beni neyden koruyorsun?"
"Seni kendinden koruyorum, ruhunun derinliklerinde kaybolup kayıp gitmene izin vermeyeceğim."
"Rahat bırak beni, bunu senden kim istedi."
"Seni rahat bırakabilirim ama onu bırakamam, sana engel olamazsam onu nasıl kurtarabilirim."
"'O' kim?"
"Gerçekten bu soruyu soruyor musun?"

"Amacınız aklımı yitirip burada sonsuza kadar ruhumun derinliklerinde kaybolmama göz yummak mı?"

"Zaten kaybolmadın mı?"

X'in kafası çok karışmıştı, gerçekten ne olduğu ile ilgili en ufak fikri yoktu. Bulunduğu durum o kadar karmaşık, anlamsız ve yoğun duygular barındırıyordu ki artık büyük bir bilinmezliğin tam içinde kendini bulmuştu. Belki de içinin derinliklerin de bulunan karanlık tarafa çoktan teslim olmuştu. Belki de bütün o yaşadıkları karanlık tarafın ona yansıttığı birer yanılsamaydı. İçinin derinliklerde bir yerde kimsenin  bilmediği kendine bile söylemekten korktuğu, o karanlık tarafı zihnini bir şekil de ele geçirmiş ve bu zamana kadar bekleyip kendini daha da güçlendirip sonunda gün yüzüne çıkmış. Zihninden etrafa kaos saçıp onu olası bir sona sürüklüyor, olabilir miydi?

YüzsüzWhere stories live. Discover now