piknik

18 5 2
                                    


Sabah uyandığımda Jongin yanımda uyuyordu.
Demek bu gece uyuyabilmişti, yataktan kalkıp dolaptan üzerime yeni kıyafetler alarak banyoya gittim. Hızlı bir duş alarak banyodan çıkıp üzerimi giyinmeye başladım.
Bu ara hep hızlı duş alıyordum. Bunun acısını çok pis çıkaracağım.
Telefonumu almak için geri odaya girdiğimde Jongin uyanmış masamin başında bir şeyler yapıyordu, ben kapıyı açınca ayağa kalkarak bana baktı.

"Günaydın."

"Günaydın."

Telefonumu alıp odadan geri çıkarak mutfağa Geldim. Chan ve Soo kahvaltı hazırlıyordu.
Xiumin ve Dae camın önüne geçmiş bir şeyler konuşuyor Junmyeon ile Yixing ise tabak ve çatalları masaya koyuyordı.

"Günaydınnn!"

"Gunaydin bebeğim, nasılsın?"

"İyiyim prensim, sen nasılsın diyeceğim ama yüzünde güller açıyor."

Göz kırpıp dudaklarını kıpırdatarak sonra anlatırım dedi. iyi ki dudak okuyabiliyordum.
Sehun Gözlerim aradığında bulamadım. Hala uyuyordur diye düşünerek tam arkamı dönmüştüm ki bir anda birine çarptım, çarpmanın etkisi ile sendeleyip gerilerken kollarımdan tutulması ile başımı kaldırdım.

"Dikkat etsene cüce!"

"Sen önüne baksana dev!"

Chan ne zaman o tarafa geçmişti de şimdi tekrar buraya geliyordu hiç fark etmedim.

"Ben önüme bakıyorum zaten ama o kadar küçüksün ki görünmüyorsun."

"Sen büyüksün de noluyor acaba."

"Tek tek anlatmamı ister misin?"

Yüzündeki sırıtıştan neyi kastettiğini anladığımda yüzümü buruşturdum.

"OFFF iğrencsin ya!"

Chan a kötü kötü bakarak yanından ayrılıp koşar adım sehun un odasına daldım. Yüzüstü yatmış bir şekilde hala uyuyan sehunu görünce tabii ki

"Ayy uyuyormuş bırakıyım da biraz daha uyusun."
demedim.
Yatağın üzerine çıkıp sırtına oturdum, Ve bağırmaya başladım.

"SEHUN! SEHUNN! HADİ KALK UYKUCU SABAH OLDU!"

"Baekhyun! senin beynini si-"

Kenardaki yastığı alıp kafasına vurmam ile susmak zorunda kaldı.

"Suss! Bak hava ne güzel, güneş açmış kuşlar ötüyor. Sen ise hala uyuyorsun olmaz kalk."

Üzerinden kalktıgımda zar zor yataktan kalktı.

"Senin yüzünden gece eve saat kaçta geldik biliyor musun?"

"Bilmiyorum kaçta geldik?"

"Ben de bilmiyorum işte o yüzden sana soruyorum ya."

İkimiz de gülmeye başladığımız da o kapıya doğru yönelmişti, ben ise yatağın üzerinde dikiliyordum. Fırsat bu fırsat diyerek sırtına atladım.
Bir an afallasa da anı refleks ile bacaklarımdan  kavradı. Doğrusu taktir ettim. Yaptığı sporların ve kaslarının hakkını veriyordu.
Elimi onun da görebileceği şekilde ileri doğru uzatmış mutfağı işaret etmiştim.

"Taşı köle"

Homurdana homurdana mutfağa ilerliyordu geldiğimizde hepsi masanın başına oturmuştu.
Ben de yerimi aldığımda karşımda Jongin, sağ tarafımda Dae sol tarafımda ise Junmyeon vardı.
Yemek sessiz ilerlerken Jongin konuştu.

"Yemekten sonra pikniğe mi gitsek? Hava çok güzel."

Soo ve Xiumin bakışmış aynı anda konuşmuşlardı.

Last SongWhere stories live. Discover now