beyaz güllerin sahibi

13 4 0
                                    

Kenardaki küçük marketi görüşünde durdu.

"Sen git ben e bir şeyler alıp geleyim."

Başımı salladım o markete girdiğinde ben de sahile doğru yürümeye başladım.
Kumların üzerine oturup beklemeye basladim. En az on dakika bekledim bu kadar uzun süren ne yapıyordu ki? Oturduğum yerden kalkıp geldiğimiz yine doğru yürüyüp marketin önünde durduğumda Jongin'in başka bir yönden geldiğini gördüm.

"Nerden geliyorsun?"

"Burda bira yokmuş ilerdeki bir marketten aldım."

Kaslarımı kaldırıp ona baktım. yalan söylüyordu, hep bu marketten alırdık sahilde içeceğimiz zaman. Bunca zaman vardı da şimdi mi yoktu? Yine de bir şey demeyip sahile tekrar yöneldim. Kumlatın üzerine oturmuş Dalga seslerini dinliyorduk.
Jongin bir birayı bana uzattikten sonra kedisi için de bir bira alıp içmeye başladı.
Biramı açıp daha yeni yarısını içmeyi başardığında Jongin birasını bitirmişti.
Normalde bu kadar hızlı gitmezdi.
Chan, yixing ve Jongin hep kararında içer bizim arkamızı toplarlardı. Şimdi ise onun toplanmaya ihtiyacı var gibi duruyordu.
Onu izlediğimi fark etmiş olacak ki bana döndü.
Bir süre yüzüme gülümseyerek baktıktan sonra yeni bir bira açmış birkaç yudum aldıktan sonra konuştu.

"Seni ilk gördüğüm günden bu yana uzun zaman oldu. çok uzun zaman. Senin bildiğim  tanışma hikâyemizden önce seni görmüştüm. o günden 2 yıl önce."

Biraz durup birkaç yudum daha aldı ve devam etti.

"Sen okulun korosuna katılmıştın seni ilk orda gördüm. Yanina gelip tanışmak istedim ama cesaret edememiştim. Sonra ben de koroya girmek istedim, o zaman tanışabilirdik. Ama beni koroya alamdılar. Benden bir bok olmazmış öyle dedi. Babamın sevgilisi olan müzik öğretmenimiz."

Kahkaha atıp elindeki birayı yere bıraktı. Bu konuyu biliyordum ama hiç detayı soramamıştım cesaret edememiştim.

"Ama ben durmadım, şarkı söylemeye başladım. Beceremedim tabii, ama pes de etmedim çünkü ucunda seninle tanışmak vardı.
Ikimizin de sevdiği bir müzik grubu vardı sonuçta 'why don't we'  Neyse müzik yangında bir süre eğitim almıştım. Tam seninle tanışmaya geleceğim gün sen benden önce davranarak bana geldin. Elinde bir avuç çakıl taşı. O gün seni öptüğümde beni iter bir daha yüzüme dahi bakmazsın diye düşünmüştüm. Bu da öyle olmadı. Evime geldiğinde heyecandan uyuyamamıştım. Güllerimi gördüğünde..."

Yutkundu diyecek çok şeyi varmış da korkuyormuş gibiydi.

"O gülleri sorduğunda vermek isteyip de veremediğim güller demiştim. Kime diye sorsan o anda her şeyi sana söyleyecektim. Ama sen sormadın ben söyleyemedim."

Ceketinin iç cebine elini uzatmış dikkatli bir şekilde bir şey çıkarmıştı. Hemen ardından bana uzattı.

"Beyaz güllerim sanaydı. O vazodaki tüm beyaz güller sanaydı. Sana vermek isteyip de veremediğim güller di onlar. Ve ben bu gün bir cesaretle sana yine bir beyaz gül aldım ama bu sefer kendime söz verdim ya bu gün vereceksin ya da bir daha asla vermeyeceksin diye. Eğer bu gün veremeseydim bir daha veremezdim."

Uzattığı gülü ellerimin arasına almış bir güle bir de güzelliği ile gülleri bile kıskandıracak Jongine baktım. Gözleri kızarmıştı. Meğer hep merak ettiğin beyaz güllerinin sahibi ben mişim. Kalbim delice atarken yutkundum.
kollarını iki yana açıp kumlayın üzerine uzandı.
Yanina uzanıp başımı göğsüne yasadığımda bir kolunu bana sardı.

"Gülleri verememenin sebebi de ben miydim?"

"Bazıların sebebi sendin. Hatırlıyor musun tabii ki hatırlarsın bendeki de soru. Alex ile çıkmaya başladığımız günde sana açılmayı düşünmüştüm, ama olmadı."

Last Songحيث تعيش القصص. اكتشف الآن