Gerçekler

14 4 0
                                    

Jongdae yanımıza geldiğinde yüzünde çok da gerçekçi olmayan bir ifade vardı.Ben dudaklarının arasından çıkacak kelimeleri beklerken sakince konuşmaya başladı.

"Ya korkacak bir şey yok muş. Yolda gelirken kaza yapmış biriler Jongin de onları görünce kan vermek istemiş. Bu yüzden hastanedeymişler. Soo gereksiz stres yapıyor işte. Eve geçince haber verecekler."

icim biraz olsun rahatlamıştı. koltuğa oturmuş düşünmeye başlamıştım. Soo asla gereksiz stres yapmazdı ki ama kimseyi. Herşeyin Jongdae'nin dediği gibi olmasını dilemiştim. Aradan geçen yarım saatten sonra Jongdae eve geldiklerini söyleyince üçümüz de Jongin gile gitmek için evden çıktık.
kısa bir süre sonra kapıyı çaldığımızda kapıyı Junmyeon açtı.

"Bu saatte niye geldiniz ki? sabah gelseydiniz keşke."

"Baek'in içi rahat etmedi. Ben dedim sadece kan verdi diye ama yine de görmek istedi sevgilisini."

Jongdae ve Junmyeon arasında geçen bakınmaya anlam veremesem de sonunda içeri girmiştik. Ben direkt Jongin'in odasına çıkmıştım. Kapıyı açtığımda yatağına yatmış uyuyordu. Sessizce yaklaşıp gözlerim ile ilk yüzünü süzdüm. Yüzünde her hangi bir yara veya başka bir şey yoktu. Açıkta kalan kolunda kan alındıktan sonra yapıştırılan küçük bantlardan bir tane vardı. Demek ki gerçekten kan vermişti. Bir süre onu izledikten sonra Kaza aklıma gelmişti. Kaza anını görüp görmediklerini sormak için diğerlerinin yanına gitmeye karar vermiştim.
Jongin den gözlerimi çekip kapıya doğru döneceğim sırada masanın üzerindeki siyah dosyayı fark ettim.
Bunu daha önce hiç görmemiştim.
Acaba içinde ne vardı. Bakmayacaktım, sorsam Jongin zaten bana söylerdi. Ama içinden bir ses bakmam konusunda ısrar edince masaya ilerleyip dosyayı elime aldım.
Dosyanın şeffaf sayfaları'nın içine yerleştirilmiş kâğıtları görmemle yutkunamadım. Okuduğum cümleler boğazıma dizilmiş. Harfler tek tek boğazımı kesiyordu sanki. Her sayfayı çevirişimde sanki biri kalbimi ellerimin arasına almış parçalamak istercesine sıkıyor gibi hissettim. Ağlamaya başladığımı dudaklarımın arasından bir hıkçırık kaçırana kadar fark etmemiştim. Elimi hızla ağzıma götürüp ağzımı kapattım. Jongin'e baktığımda hala uyuyordu.
Onu uyandırmamak için sessiz olmaya çalışarak odadan çıkmış kapıyı yavaşça sıkışırdım.
Alt kattaki salondan gelen sesleri duyunca elimdeki dosya ile birlikte oraya yöneldim.
Hepsi salonda oturmuş bir şeyler konuşuyorlardı. Dosyayı arkamda tuttuğum için hiçbiri görmüyordu.
Chan ve Soo'nun odasını işaret ederek konuştum.

"Hepiniz buraya gelin."

"Noluyor baek?"

"Soru sormayın ve sadece dediğimi yapım!"

Hepsinin garip bakışları üzerimde dolanırken ben nasıl hissedeceğimi bilmiyordum.
Hepsi odaya girdiklerinde odanın kapısını kapattım.

"Hepiniz biliyordunuz değil mi?"

"Neyi?"

"Neyi? Doğru neyi bilebilirsiniz ki? Düşünün bakalım hepinizin bildiği benim bilmediğim ne var."

Hepsi neyi kastettiğimi anlamıştı, yüzüme bakamıyorlardı ben ise hepsinin yüzüne tek tek baktıktan sonra elimdeki dosyayı yatağın üzerine attım.

"Böyle bir şeyi benden nasıl saklarsınız!"

"Baekhyun, söyleyemezdik. söylememizi  istemedi nasıl söyleyebilirdik?"

"Söyleyebilirdin Xiumin söyleyebilirdin. O zaman ben de onun yanında olur onunla ilgilenirdim. O düşmeden onu tutardım. O yaralanmadan önce ben kendimi onun önüne atardım. Zarar görmesine izin vermezdim. Kaç kere gözümün önünde düştü, bayıldı kollarını hissetmediğini söyledi. Siz bunun sebebini biliyordunuz ve bana söylemediniz. Ben de aptal hibi attığınız yalanlara inandım. Neymiş sarhoş olmuş ondanmış, açlıktan mış, yorgunluktan mış. Hepiniz beni kandırdınız."

"Baekhyun Jongin endişelenmeni istemediği için söylememizi istemedi."

"Benim endişelenmemem onun sağlığını iyiye etkiledi mı? şimdi durumu daha mı iyi?"

Kimse cevap veremedi, hiçkimsenin ağzından tek kelime bileçıkmadı. Ara ara odada hıçkırık seslerim yükseliyordu sadece. Ardından tekrar ben konuşmaya başlamışlardım.

"Ben kendim öğrenmeseydim ne zaman öğrenecektim. Jongin amiyat olunca mı?"

Jongdae, xiumin, Junmyeon ağlıyordu. Diğerleri ağlamasa yüzlerindeki ifadeden üzgün oldukları net bir şekilde anlaşılıyordu.
Sorduğum soruya ise Yixing cevap vermek için dudaklarını aralamış ardından geri kapatmıştı. Ne diyeceğini düşündükten sonra zar zor konuştu.

"Baekhyun Jongin ameliyat olmayacak. ameliyat olmak istemiyormuş."

Bir dünya daha kaç kez başıma yıkılabikirdi ki?
Ne demek ameliyat olmak istemiyor?
Nasıl iyileşicek o zaman, ameliyat olması lazımdı.
Bacaklarım, beni daha fazla taşıyamadığında dizlerimin üzerine oturdum. Hemen onumde beliren yixing kollarını bana sardığında onlara ne kadar kızgın olsam da sarılmasına izin verdim.

"Ne demek ameliyat olmak istemiyor?
Yixing... onun beyninde... beyninde... tümör var ameliyat olması lazım..."

cümlelerim zar zor dudaklarımın arasından çıkarken kalbime binlerce zehirli diken batıyor gibi hissettim.

"Baekhyun biz bunu ona defalarca söyledik. Tümör'ün boyutundan dolayı ameliyat çok riskiymiş. Ameliyatın başarılı geçme olasılığı çok düşükmüş. Ameliyat masasından kalkamaya bilirmiş veya ameliyattan çıksa bile şu anki gibi olmaz mış. Bu yüzden Jongin ameliyat olmak istemiyor, geri kalan zamanını güzel bir şekilde geçirmek istiyor."

Nefes alamıyordum, yutkunamıyordum, düşünemiyordum tek yapabildiğim ağlamaktı.
Yumruk yaptığım elimi yixing'in göğsüne vurmaya başladığımda beni durdurmadı bile. Ben ise sanki ona vurunca bütün herşey düzelecekmiş gibi ona vurdum.

"İknâ edelim onu, en iyi doktorları bulalım."

Kimseden ses çıkmadı. Olduğum yerde ayağa kalkıp hepsinin üzerinde gözlerimi gezdirdim.
Şimdi hepsi ağlıyordu, içli içli agliyordu. Ben ise hepsine çok kızgındım.

"Sizi bu konuda asla affetmeyeceğim!"

"Baekhyun."

"Sus Chanyeol! Elimde olsa sizinle bir daha konuşmam bile benden böyle bir şeyi sakladığını için. Ama şükredin Jongin'in şu an hepimize ihtiyacı var. Sizin de yapmanız gereken onu ameliyat olmaya ikna etmek ve onun için en iyi doktoru bulmak. "

Yatağın üzerindeki dosyayı alarak chana doğru uzattım.

"Her şeyi bildiğine göre bu dosyanın yerini de biliyorsundur. Gidip Jongin'in bu dosyayı koyduğu yere koy. Sorarsa ben gelmeden önce alıp yerine koyduğunu söylersiniz. Bildiğimi o bilmeyecek."

chan dosyayı almış odadan çıkmıştı. Ben ise hepsinin yüzünde hayal kırıklığı ile gözlerimi gezdirdim. Daha fazla kendimde güç bulamadigim için hızla odadan çıkıp banyoya gittim. Banyoya girer girmez kapıyı kilitleyip yere oturarak sırtımı kapıya yasladım.
Ne kadar süre öylece orda oturup ağladım bilmiyorum.
En sonunda kendine gel Baekhyun Jongin için güçlü olmalısın diyerek ayağa kalkmış yüzünü soğuk su ile yıkamıştım.
Aynadan kendime baktığımda gözlerimin şiştiğini gördüm. Umursamadan banyodan çıkıp Jongin'in odasına gittim. Diner sandalyesine oturup bir süre onu izledikten sonra araştıma yapmaya başladım.
Ameliyatın başarılı geçme olasılığını
En iyi doktorları.
Tedavi türlerini.
Her şeyi tek tek araştırmış maddeleyerek bir sürü notlar almıştım.
Gece sabaha döneceği sırada telefonumu kapatıp yanına uzandım.
Kokusu ciğerlerime kadar işlerken sol gözümden bir damla yaş daha sürüldü.

Last SongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin