Bleed on me

14 4 0
                                    


Yere oturmuş sırtını yatağa yaslamıştı. yüzünü görmüyordum ama odaya girdiğimde dudaklarından kaçan hıkçırık yüzünden ağladığını anlamıştım.
Bir hıçkırığı bile gözlerimi doldurmuşken ne yapabileceğimi düşündüm.
Bizim ilacımız şarkılardı. Anlatmak istediklerimizi şarkılar ile anlatırdık. Sesim titremesin diye uzun bir uğraş ile kendimi sakinlestirdim. Hemen yanına oturduğumda başını göğsüme yaslarken şarkı söylemeye başladım. kısık sesle söylüyordum odaya her hangi biri girse duymazdı bile. sadece ikimizin duyacağı şekilde gisildiyordum nerdeyse. çünkü daha fazlası için gücüm yoktu sanırım.

"Gözlerine baktığımda çabaladığını görebiliyorum.
Bana söylemene gerek yok, zaten biliyorum.
Sen benimkilere baktığında gitmen gereken yerden korktuğunu anlayabiliyorum.
İş bize tatlı yalanlardan bahsedip sorun olmadığını söylemenden yatak odanın zeminimde ağladığın o noktaya geldi.
Keşke tüm bunları tek başına atlatmak zorunda olmadığını biliyor olsaydın.
Eğer fazla üşüdüğünü hissedersen senin ateşin olacağım.
Beni ateşe ver.
Eğer kanayacaksan benim üstüme kana.
üzerime bir yağmur gibi düş ve acını üstlenmeme izin ver.
Ve benim üstüme kana
Tek başına boğulmama izin vermeyeceğim.
Benim üstüme kana
Akciğerimdeki her bir nefes, sırf sana güzel bir gün daha yaşatabilmek için hepsinden vazgeçerdim.
Güneşin gecikmesini sağlardım, eğer bu o gülümsemeyi yüzünde tutabileceğin anlamına gelseydi.
Ve bana söyleyip beni korkutabileceğim hiçbir şey yok.
Kalmak için burda olduğumu biliyorsun
Bu yüzden söyle bana neyin acıktığını
En kötüsünü benimle paylaş
ve acını üstlenmeme izin ver
Eğer fazla üşüdüğünü hissedersen senin ateşin olacağım.
Beni ateşe ver.
Eğer kanayacaksan benim üstüme kana.
üzerime bir yağmur gibi düş ve acını üstlenmeme izin ver.
Ve benim üstüme kana
Benim üstüme kana
Benim üstüme kana."

Şarkıyı söylemeyi bitirdiğimde ikimiz de ağlıyorduk. O ağladıkça daha çok ağlayasım gelse de artık onun gözünden bir damla yaş daha düşsün istemiyordum.

Başını kaldırıp gözlerini sildim. O işe bana bakmadan konuştu.

"Nasıl öğrendin?"

"Dün dosya'yı masanın üzerinde unutmuşsun, orda gördüm."

"Chan sen geleden dolaba koyduğunu söylemişti."

"Ben öyle söylemesini istemiştim."

"Yani dün film izlemediniz. Benim yüzümden ağladınız, hepinizin gözleri benim yüzümden ağlamaktan sişti-"

"Benimkiler evet ama ben diğerlerini baya azarladım onun yüzünden de olabilir seni de azarladım da şükret sevgilimsin."

ikimizde küçük birer kahkaha attık dışardan biri görse bizi eminim deli sanardı.

"Baekhyun ben ölmekten korktuğum için ağlamıyorum. Ben seni arkamda bırakıp gideceğim için ağlıyorum. Daha seninle yapmak istediğim bir sürü şey var ve ben onları yapmadan ölmek istemiyorum."

"Jongin ne saçmalıyorsun ya! ölmek falan hayırdır olum sen?
ölmüyceksin ki böyle düşünmeyi bırak.
Ameliyat olman lazım sadece."

"Ameliyat olmayacağım."

"Jongin lütfen bak eğer ameliyat olursan her şey düzelebilir. Bu şehirde çok iyi bir doktor da varmış ona gideriz lütfen kabul et Jongin."

"Baekhyun ben zaten senin kastettiğin doktora gittim ve o bana ne dedi biliyor musun. 'Tümör çok riskli bir yerde oldukça da büyük ameliyat masasından kalkma ihtimalin çok düşük. Kalksan bile şu anki gibi sağlıklı olman da daha da düşük. Senin yerinde olsam ameliyat olmak yerine önümdeki hayatı dolu dolu yaşarım' bana bunları söyledi. Gerçi o demese de ben böyle düşünüyordum. Eğer ihtimal biraz daha yüksek olsaydı o masaya senin için yatardım. Ama bu kadar düşükken seninle yaşayacağım günleri de boşuna kaybedemem."

Last SongWhere stories live. Discover now