amnesia

20 5 0
                                    

Mark kısa bir süre gittikten sonar sağa dönmüş ve kendi evine doğru sürmeye başlamıştı.
Anlaşılan yine bir şey unuttu.
Çok kısa bir süre sonra evinin önünde durunca o daha kolay insin diye motordan indim. Motordan inip kaskını çıkarırken konuştu.

"Telefonumu unutmuşum."

"Tahmin etmiştim."

Hızla evine ilerleyip içeri girdi bir veya iki dakika sonra çıkıp tekrar motora bindi hemen peşinden de ben bindim.
Tekrar piknik alanının yolunu tuttuğumuzda üç arabayı peş peşe ilerlerken gördük.
Mark da hemen peşlerine takıldığında kollayın beline sarılırdı. En önde chan, ortada Tae sonda ise yixing gidiyordu. Mark onları sollamam için yan seride geçtiğinde belindeki ellerimi bırakıp iki yana açtım.
Bunu yapmakla sanki bu anı bekliyormuş gibi Jongin başını camdan dışarı uzatıp bağırarak konuştu.

"Baekhyun delirdin mi, düşeceksin."

Ben cevap bile veremeden en öne geçmiştik.
Kollarımı tekrar markın beline sardım.
piknik alanına ilk biz gelmiştik, güzel ve sakin bir yere benziyordu. Mark motoru durdurduğunda motordan indim, oda inmiş kaskını çıkarmıştı gri saçlarını savurmuş ardından benim kaskımı çıkarmama da yardim etmiş saçlarımı düzeltirken konuşmaya başlamıştı.

"Baekhyun, hani o gün var ya."

"Hangi gün?"

"Sizinkilerin kavga ettiği gün."

"Evet?"

"O gün sizinkiler Karanlık sokaktaki çetelerden biri ile kavga etmedi."

"Ne? kimle kavga ettiler o zaman?"

"Jongin seni-"

Cümlesini tamamlayamadan bizimkiler genişti.

"Sonra anlatırım."

"Ama..."

Jongin arabadan inmiş hızla yanımıza doğru geliyordu.

"Delirdin mi sen? Motorla giderken ellerini nasıl bırakırsın? ya sana bir şey olsaydı?"

Mark sırıtarak bize bakmış diğerlerine doğru yürümeye başlamıştı.

"Ama bir şey olmadı."

"Ama olabilirdi."

Gözlerindeki endişeyi görmüştüm içimden gidip ona sarılmak gelse de yapmadım.
"Tamam, bir daha yapmam."
Ben yapmadım ama o yaptı. omuzlarımdan tutup beni kendine doğru çekmiş sıkıca satılmıştı. kollarımı ona sarıp Ben de sarıldım.

"Beyler aşkınızı başka yerde yaşayın."

Duyduğumuz cümle ile ikimiz de aynı anda öksürmeye başlamış ve birbirimizden ayrılmıştık.

"Sakin olun be takılıyorum."

Taemine doğru dönerek konuştum.

"Ben sakinim zaten birden konuşunca korktum."

"Tabii canım Tabii."

Elindekileri düzlüğe götürüp bıraktı. Tekrar diğerlerinin yanına giderken gözü hala bizdeydi.

"Gidip yardım edelim."

Tabii ki ben yardım etmedim, Jongine verdiğin şeyleri o taşıdı ben de oraya koy şunu yap bunu tut deyip durdum.
Saat daha 11.30 du akşama kadar girmeyecektik.
Yere serdiğimiz kocaman örtünün üzerine oturmak icin minderler de koymuş ve üzerine oturmuştuk.
Junmyeon ve Yixing birbirlerine uzum yediriyor
Chan ve Soo yürüyüşe çıkmış, Jongdae salıncağa biniyor xiumin ise onu sallıyordu.
Sehun Marka yürüyordu, Mark da bu durumdan hiç de rahatsız durmuyordu. E sehun bana yürüse ben de rahatsız olmazdım.
Geriye kalanımız ise birbirleri arasında konuşuyordu.
Ben ise Markın cümlesinin devamını düşünüyordum. Jongin beni ne devamı ne olabilir ki. Düşüncelerim arasında boğulurken Jiminin bana uzattığı bardağı fark etmemiştim. Koluma dokunup adımı söylemesi ile irkildim

Last SongWhere stories live. Discover now