4

457 24 21
                                    


İyi okumalar

.........

Oturduğum yerden kalmadım. Zaten ne mirana bakmıştım ne de miran bana bakmayı kesmişti. Ne o konuşuyor ne de ben tek kelime edebiliyordum. Sadece başlıkdan gelen su sesi vardı. Ve en az 10 dakikadır akıyordu.

Su faturası kol gibi girecekti. Sudan en ufak bir buhar çıktığını görmemiştim. Buna hitaben suyun buz gibi olduğunu düşünüyordum. Hava zaten buz gibiydi. Elin Kars'ın da ne bekliyordum ki zaten?

"Sana ne yapacağım biliyorsun?" Evet! Biliyordum.

"Bilememeye ne hacet? Biliyorum" Beni elinde deminden beri çevirdiği havluyla dövecekti. Anlamamak için mal olmak gerekirdi ve ben mal değildim.

"Peki hiç ıslak havlu ile dövüldün?" Ne bekliyordu lan bu? Yok aşkım ilkim sesin dememi mi?

"Evet" Yalan....

Bakışları bana dönerken sırıttı. "İyi oldu bu. " iyi demeye bin şahit isterdi.

Elindeki havluyu çevirmeyi bıraktı ve küvette ki suya batırdı. Havluyu bir kaç tur olduğu yerde döndürdükten sonra havluyu son bir kez çevirmiş ve bana dönmüştü.

Evime hala nasıl girdiğini bilmiyordum. Ama sormadım da. Kesin bulmuştu bir şeyler. Kafa yormak istemiyordum. Kafamda dönen tek şey şimdi yiyeceğim dayaktı.

"İlk darbe hep acıtır ama sonradan alışırsın " Sanki her gün 'ıslak havlu' ile dövülüyordu amına koyduğumun.

Bir tepki vermedim daha doğrusu veremedim. Taşaklarıma atılan tekme ile büyük bir inleme bıraktım. Koluma da bir kaç tekme geçirip elindeki havluyla yeri dövmeye başladı. O havlunun bana vurması gerekmez miydi?

Galiba buraya sadece taşşaklarının intikamını almaya gelmişti. Gelmişti gelmesine de neden şuan yeri dövüyordu bu? Arada bir bana tekme atmayı da unutmuyordu ama acıtmayı istemiyor gibi vuruyordu. Ne oluyordu amına koyayım?

Adam hem beni hem yeri dövmüştü. Ama dinlene dinlene dövmenin kesinlikle kitabını yazmıştı hemde benim üstümde deneyerek.

Kapının çalınması ile vuruşları durmuştu. Kahretsin! En sonunda durmuştu. Elindeki havluyu suya bırakıp kapıyı açmaya gitti.

Kapıyı açtığında Fırat'ı görmüştüm. Miranın kulağına bir şeyler fisıldamıştı. Ama bu sikimde bile olmamıştı. Yerimden doğrulamaya çalıştığımda hissettiğim acı ile ağzımdan küçük bir inleme çıktı. Ağzıma gelen tuzlu sıvı ile ağladığımı yeni fark etmiştim.

Bu çocuğun psikolojik sorunları vardı. Bunun yeri okul değil tımarhaneydi. Ya da benim bahtım karaydı. Böyle manyak insanları mıknatıs gibi kendime çekmemin başka bir açıklaması olmazdı.

Miran Fırat'ın konuşması dinledikten sonra bakışlarını kısa bir an bende tutmuş ve hızla dışarı doğru adımlamıştı. Kurtulmuştum galiba?

Onların evden çıktığını dış kapının sesi ile anlamıştım. Zor da olsa sırt üstü döndüm. Derin derin nefesler almaya çalıştım. Ciğerlerimi sikmişti. Onların çıkması ile göz yaşları içinde olan cenk yanıma gelmiş ve başımı dizlerinin üstüne koymuştu.

"Allah belamı versin benim. Özür dilerim. Polisi bile arayamadım. Ben onun sadece taşşaklarına vuracağını sanmıştım. Çok istedim. Ciddiyim! Beni tutular, gelemedim " eminim yapmışlardı orospu çocukları.

Cenk hiç bir şeyi takmıyor görünse de olanları kafaya çok fazla takardı. Mirana şaka yaptığını elbette ki fark etmiştim. Ama miran salağı bunu anlamayacak kadar kalın kafalıydı.

Yoksa cenk hiç bir kavga da beni bırakmamış, hep yanımda olmuştu. Hatta bir keresinde adamlardan öldüresiye kadar dayak yemiştik. Bütün suç benim olmasına rağmen beni savunmuştu bunun sonucunda da hastanelik olmuştuk. O beni ne olursa olsun bırakmayacak tek kişiydi. Buna eşcinsel olmam da dahildi.

"Üzülme lan! Sil göz yaşlarını. Alt tarafı organlarım yer değiştirdi " bunları şaka olsun diye söylemiştim ama o daha da ağlamaya başlayınca bu işe yaramamıştı.

"Ben çok özür dilerim. O piçler olmasa sana yardıma gelecektim. Zaten durduramadıkları için dayak yedim. " o sıra fark etmiştim yüzündeki izleri. Çenesinden akan kanı patlamış dudağını ve kaşını. Daha vardı ama bunları fark edemeyecek kadar yorgundum.

Canım acıyordu. Hem de hiç olmadığı kadar. Galiba benimle bir olan bir adamdan dayak yediğim içindi. Ona karşılık vermediğim içindi bu acım. Öfkedendi......

"Milan"

"Hmm?"

"Ben bir bok yedim !"

Hayret bu sefer boku yiyen o olmuştu. Ağzına sıçma sırası bana gelmişti demek ki.

"Nasıl?" Zar zor mırıldanmıştım.

Sıkıntılı bir nefes aldı. Bununla birlikte de benim kaşlarım çatılmıştı. Zorla açık tutmaya çalıştığım bakışlarımı Ona diktim.

"Biliyorlar oğlum! Bizim eşcinsel olduğumuzu biliyorlar"

Ha?

Ona bir tepki vermemiştim daha doğrusu verememiştim. Çünkü gözlerim bu şoka dayanamamış olmalı ki bayılmıştım.

AŞİRET MI? - BxB - Where stories live. Discover now