8

321 24 18
                                    


Destek olmayı unutmayın.

İyi okumalar.

............

Şuan ki manzaraya bir kahkaha bırakmak istesem de bunu yapmadım. Teyzem demin önce kestiğimiz pastayı miranın ağzına tıkıştırıyordu. Miran ise hiç bir tepki vermeyip gelen pastaları kabul ediyordu. Şuan acayip zavallı duruyordu.

"Heber vermediniz gelirken, neden?"

"Sürpriz olsun istedik abi yoksa biliyorsun haber verirdik sana'

Teyzeme sorduğum soruya bige cevap vermişti. Onun cevabına kafa salladım. Buraya gelecek olma ihtimalleri hiç aklıma gelmemişti.

Aklıma gelen şey ile yarım ağız sırtım. İki gün önce gelen kutunun sahibini öğrenme vakti gelmemiş miydi? Gelmişti. Hatta geçiyordu bile. Boğazımı temizledim. Bununla birlikte tüm bakışlar beni bulmuştu.

"Teyze"

"Hmm?"

"Bana iki gün önce bir kutu gelmişti . İçinde sargı bezi filan vardı. Ha bide çikolata. Sen mi gönderdin onları?"

Teyzem hatırlamak ister gibi kaşlarını çattı. Bakışlarım mirana kaydığında kabız olmuş gibi duruyordu. Onu bir öksürük dalgası alırken sırıttım.

"Yok, öyle bir şey hatırlamıyorum. Hem ben isim veririm biliyorsun"

Evet o ya mesaj atardı ya da kendinin gönderdiğini belli eden bir şey.

"Gerek yok zaten ben öğrendim kimin olduğunu "

Miranın bakışlarını yan profilimde hissetsem de bakmadım. Götü tutuşmuştu tabi bakardı öyle. Teyzem benim cevabıma kafa salladı ve tekrar mirana döndü. Doğum günü çocuğu bendim ama miran ilgi görüyordu. Şanssızlık asla peşimi bırakmazdı.

Miran bir süre sonra işi olduğunu söyleyip ayrılmıştı yanımızdan. Özür dilemeyi de unutmamıştı tabi.

En sonunda pastamı bitirdikten sonra yeni bir dilim almak için hareketlendim. Çikolatalı pastayı çok fazla seviyordum. Diğerleri hiç hoşuma gitmiyordu Şahsen. Yerime geçip oturduğumda Teyzem konuşmaya başladı.

"Milan"

"Efendim Teyze?"

"Sana bir şey söyleyeceğim ama hemen fevri bir karar verme bir düşün tamam mı?"

Ne demeye çalıştığını bir türlü anlamasam da başımı salladım. En kötü ne olabilirdi ki? Anca erkenden dönmem gerek derdi. Onunda işleri olduğu için bunu asla tartışma konusu yapmazdım.

"Annen seninle konuşmak istiyormuş oğlum. Eve geri dönmeni istiyorlarmış "

Duyduklarım ile kulaklarım uğuldarken ben sadece teyzeme baktım. Elimdeki çatalı sertçe yere düşerken gözlerim yanmaya başlamıştı. Ne yani benimle koca 6 yılın sonunda konuşacaklardı? Koca 6 yıl dile kolaydı.

Bu süre boyunca ne aramış ne de sormuşlardı. Neler yaşadığımı biliyorlar mıydı? Koca 6 yılda başımdan neler geçtiğini biliyorlar mıydı? Beni öldürmek isteyen babamdan kaçmıştım ben 14 yaşımda! Seni öldürmediğime şükür et diyen babamdan kaçmıştım!

Babam beni döverken bir şey yapmayıp izleyen annemden kaçmıştım! Onu bir kere bile olsa durduramayan annemden. Benliğimden iğrendim ben o yaşımda.

6 yıl boyunca yaşadıklarımı bilmiyorlardı. Onlar sadece bana para göndermişti. Annem , babamdan habersiz bir kere bile aramamıştı beni. Bir kere bile sormamıştı.

6 yıl boyunca onlarsız nasıl yaşadıysam öyle yaşardım. Onların parasını almaz işe girerdim. Çalışırdım. Bunları sorun eden bir çocuk olmamıştım.

"Gerek yok teyze. Sağol haber verdiğin için "

"Oğlum bir kere düşünseydin! Annen perişan, seni bekliyor "

"Geri dönemem teyze! O eve geri dönmem !"

"Oğlum tekrar düş-"

"Hayır dedim teyze! Babamın tamamlayamadığı işi halletmesi için gelmeyeceğim. Beni oraya neden çağırdığı belli değil mi? 6 yıl önce halledemediği işini tamamlayacak.
O adam manyak! Öldürecek beni anlamıyorsun! O gün sana geldiğimde nasıl geldiğimi bilmiyor musun? Yürüyemiyordum. Kaç gün hastane de kaldım bilmiyor musun? Bu halime acımayıp hastaneyi silahla bastı o adam. Şimdi ne oldu da geri gelmemi istiyorlar? "

"Özlemişler "

Güldüm hatta kahkaha atmaya başladım. Kahkahalarım desibelini yükseltirken acı dolu bir inleme çıktı ağzımdan. Benim kulaklarıma bile zar zor ulaşmıştı. Sessiz çığlıktı. Bunca yıl yaşadığım şeylere, onların beni tekrardan görmek istemelerine karşın ağzımdan çıkan tek şeydi bu. Teyzem, kafamı göğsüne yasladı. O sıra bıraktım göz yaşlarımı. Ağladım....

Sadece ağlayabiliyordum zaten. Hiç iyi gitmiyordu hayatım. Ne kadar umurumda değilmiş gibi davranmaya çalışsam da artık bu konu beni yormaya başlamıştı.

Minnettardım, beni bu günüme kadar getiren teyzeme ne kadar minnettarsam beni doğuran anneme de o kadar nefret doluydum. Aynı anneden doğmamışlar mıydı? Biri çocuğu olmamama rağmen beni büyütmüştü.

Diğeri ise benim saçlarım yolunurken, bedenimde morluklar oluşurken oturmuştu. Oğlu değil miydim? Neden bana yardım etmemişti? İbne olduğum için mi? Yoksa babamdan ayrılıp parasız kalacağı için mi?

Gözlerimi kapattım. Uyusam ne olurdu ki? Sadece biraz uyusam ne olurdu?

Vücudumda morluklar varken hayatımda geçirdiğim en kötü 2. Doğum günüydü. Doğmak için yanlış bir zamanı bulmuştum kesinlikle ya da istenmeyen çocuktum. Bana bunları yapmalarının başka bir sebebi olmazdı. Değil mi?

Kendimi uykuya bıraktım. Madem ölemiyordum, bende uyurdum.

AŞİRET MI? - BxB - Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin