20

12K 531 123
                                    

birileri-halledebilirdik

sare aydın

zili çalmadan önce kafamda milyonlarca kez tekrar ettiğim konuşmamı yine tekrarladım. abim bana ardıç'ın olayından bahsettikten sonra koşarak ona gelmiştim.

gerizekalıydım.

çok ağır konuşmuştum.

zil çaldı ama açan olmadı. tekrar bastım. ardıç içeriden "geldim!" diye bağırdı. daha doğrusu homurdandı. kapıyı açınca beni beklemiyor olacak ki o sert ifadesine büründü. kaşları çatıldı.

"merhaba. içeri gelebilir miyim?" dedim.

"içerisi müsait değil." dedi sadece. ardıç beni asla reddetmezdi ki...

"ha... tamam o zaman... şey... ben aslında... of! özür dilerim ardıç çok ağır konuştum." ardıç'ın çatık olan kaşları eski halini aldı, ifadesi yumuşadı. ben de bundan fırsat bilip konuşmaya devam ettim.

"ben gerçekten gerizekalıyım. çok özür dilerim sen abimin en yakınısın. bencil falan da değilsin. hayatımda tanıdığım en fedakar i-"

ardıç hafif bir gülümsemeyle lafımı kesti. "sen bana az önce sadece ardıç mı dedin ben mi yanlış duydum?"

utancımdan öleceğim.

"şey... galiba. özür dilerim ardıç ab-"

"yok. sorun yok sare. aksine, bana dümdüz ardıç demen daha çok hoşuma gitti." yanaklarımın kızardığına adım kadar emindim.

"yani... özür dilerim ardıç. ben ge-"

ardıç bu sefer beklemediğim bir hareket yapıp beni kolları arasına aldı ve sarıp sarmaladı.

bana sarılıyordu.

2 yıldır ilk defa.

ardıç duman bana sarılıyor.

geri çekildiğinde anlamla bana bakıp içeri geçmem için kenara çekildi.

evine girdiğimde burnuma yoğun sigara kokusu geldi.

sor.

o gün ne demek istediğini sor.

"çok sigara içiyorsun." dedim sadece. bana baktı, sigaralarının izmaritlerini çöpe attı.

"yani?.." dedi merakla. "zararlı." diye mırıldandım. "sen de zararlısın." dedi.

SOR.

O GECE NE İMA ETTİĞİNİ SOR.

"nasıl yani?" dedim umutla. göz ucuyla bana baktı. bir şey demediğinde sorumu tekrarladım. "koku için kusura bakma." dedi sadece.

derin bir nefes alıp, "bana ne demek istedin?" diye sordum.

"ne zaman?"

"sarhoş olduğun gece. yüsra'yla sizi toplamaya geldiğimizde..."

ardıç kaşları çatık bir şekilde beni inceledi. "yanlış bir şey mi dedim? eğer öyleyse kusura bakma sare. kafam yerinde değildi. seni kıracak bir şeyi asla söylemem."

al kırdın kırdın.

tamam... şimdi diğerini söyle.

"abim iyi bu arada." dedim koltuğuna oturmuşken. o da tam karşıma oturdu. "biliyorum. ezgi abla söyledi."

"seni öldün zannetmiş. gelmediğinde." dedim sadece. "aynen serkan..." dedi kendi kendine gülerek.

tam zamanı, söyle!

"ardıç... ben izmir'e gidiyorum. üniversite yerleştirmeler açıklandı. yani haftaya babamla izmir'de ev bakacağız. ondan sonraki hafta da geri dönüp eşyalarımı toplayacağım ve gideceğim."

"sen... ne?"

ağlama, ağlama sare.

çantamdaki hediyeyi çıkartıp "bu arada, doğum günün kutlu olsun." dedim. saat çoktan 00:00 olmuştu.

"iyi ki doğdun." 

ardıç artık 23 yaşına basmıştı.

ve benden kendisine abi diye hitap etmememi istemişti.

ben salak birisi değildim, hiçbir zaman da olmamıştım.

sadece... fazlaydı. ben alışamazdım.

bana bakıp, "tek dileğim var sare. gitme. yani... git ama... özlediğinde dön." dedi.

"neyi özlediğimde?"

"herhangi bir şeyi." dedi sadece.

"mutlu yıllar. artık gitsem iyi olur." dedim. o ise bileğimden tutup kalkmamı engelledi. "bu gece bende kal. sonuçta ailen serkan'ın yanında. sabah da onu görmeye gideriz." dedi.

bu fikri onaylamıştım.

ardıç ne kadar ısrar etse de kendi odası yerien misafir odasında uyumuştum.

aslında uyuyamamıştım ki...

düşündüm, sabaha kadar.

ardıç'ın bana karşı olan tavırlarını.

kendimi bir anda 16 yaşında, abisinin en yakın arkadaşına yanık olan halimmiş gibi hissettim.

belki de hala öyleyimdir. kim bilir?

sınır: 40 oy ve YORUM LUTFEENNN

ÖPÜŞECEKLERDİ DE VAZGEÇTİM
12.3.24'

duman|texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin