Sekiz

4.4K 757 180
                                    




-"Nasıl? Durum ne?"

Dakikalardır oturmakta olduğum koltuktan kalkıp içeri giren doktora baktım.

-"Darbe aldığı bölgelerde içsel bir bozukluk olmadığını şanslı olduğunu konuşmuştuk. Fakat beden olarak yaralarını iyileştirme konusunda biraz geç yanıt veriyor. O yüzden karnında ve sırtında yer yer çürüme benzeri görüntüleri göreceksiniz. Şimdilik ilaçlarını sürüp sardık. Omurgasında ufak bir problem vardı onu da şimdilik sargıyla sabit tutuyoruz bir iki haftaya kadar düzelecektir. Uyandığında fazla hareket etmemesine özen göstermeniz yeterli olacaktır."

-"Bildiğim şeyleri sayma bana. Niye uyanmıyor?"

Bir haftadır çektiğim nefes darlığını artık kontrol edemez olmuştum.

Gömleğimin yakasını çekiştirip elimi saçlarımın arasından geçirerek derin bir soluk aldım.

-"Ateşi normalden yüksek. Sürekli inip çıkıyor ve bedeni yeterince yorgun düşmüş. Vücudu susuz kalmış ve...bazı durumlarda hastalar ilginç ama uyanmak istemiyor. Vücudunun kendini toparladığında uyanacağına inanıyorum Devran bey."

Elimi boğazımda gezdirip başımı salladım ve yeniden kendimi koltuğa bıraktım.

Beni yine darmadağın etmeyi başarmıştı. Tamam bitti dedikçe hep daha kötüsü karşıma geliyor.

Tekin olmayan insanlarla uğraşmak beni korkutmuyor ama başıma bunun geleceğini asla tahmin etmezdim. Ablam yeterince korunaklıydı. Kimse cesaret de edemezdi. Ama...ama bu kadın...nereden nasıl görmüş öğrenmiş planlamışlardı bilmiyorum.

Başta söylediklerinde boş bir tehdit olduğuna emindim. Sonra kayıp haberleri fotoğraflar videolar derken dünyam başıma yıkılmıştı.

Dağın başındaki bir yere ulaşmam sürekli yanlış yönlendirmeler yüzünden olmuştu. Sırf benim yüzümden tekrar başına bir şey gelirse bu defa kendime affım olmayacaktı.

İlk iki gün hastanedeydi. İki gündür de evimde var olan odada kalıyordu. Gözümün önündeydi ve rahatça tedavi göreceği bütün malzemeye sahipti. Yanında hemşire kalıyordu.

-"Devran bey."

Ovuşturmakta olduğum başımdan ellerimi indirip uzatılan telefonu aldım. Günde elli kere olduğu gibi yine ablam arıyordu.

Açsam ayrı dert açmasam ayrı.

-"Efendim?"

-"Efnan nasıl? Ya lütfen gelip görmek istiyorum."

-"Uyandığında gelirsin."dedim. Uyanmama gibi bir seçeneği yoktu. Uyanacaktı. Daha görecek günleri vardı.

-"Çok mu kötü?"

Ağlama tınısı geldiğinde yüzümü buruşturdum.

-"Ağlayıp durma iyi olacak."

Hıçkırdı.
-"Onun hayatını hep biz mahvettik. Tek yaptığımız zarar vermek."

Hastanede yoğun ısrarları sonucu ikimizinde haberi olmayan durumu ona anlatmak zorunda kalmıştım. Yoksa annemiz olacak şeytanın evine gitmekle beni tehdit etmişti.

-"Böyle kendine zarar verdiğin için buraya gelmene izin vermiyorum. Yat ve dinlen tamam mı? Her şey yolunda. Sonra konuşuruz." Telefonu kapatıp yanıma bıraktım.

Kimden nereden hırsımı çıkaracağımı bilmiyorum. Bir çiftlik dolusu adamı öldürmem içimi hiç soğutmamıştı. Hepsinin leşini aleme ibret olsun diye sallandırasım vardı.

EFNANWhere stories live. Discover now