I̴I̴I̴I̴ I̴I̴I̴I̴ III

129 18 214
                                    

BC~

Telefonum titriyor. Minho bunu anlayarak geri çekilirken "Aç lütfen," diyor. Elleriyle gözlerini siliyor fakat onu bırakmak istemiyorum. "Hayır. Önemsiz işlerdir. Orada başka doktorlar da var."

"Chan, açmazsan suçlu hissedeceğim." Hala çalmaya devam eden telefonuma tereddütle elimi götürüyorum. Tekrar ona bakıyorum. Bana gülümseyip oturduğu yerden kalkıyor ve doğru lavaboya gidiyor.

Küfürler ederek telefonumu cebimden çıkarıyorum ve tahmin ettiğim üzere sekreter Chaeryoung arıyor. Kabul edip kulağıma yerleştiriyorum.

"Chan, acil gelmen gerek. 20'li yaşlarında bir anoreksiya hastası geldi, bilinci kapalı ve oldukça zayıf."

"Ne?" kaşlarım çatılıyor. "kaçıncı bölgedeler Chaer?"

"4. bölge."

"Hemen geliyorum." telefonu aceleyle kapatıp "Minho çıkmam gerekiyor," diyorum. Ardından ayakkabılarımı giyer giymez merdivenleri inmeye başlıyorum. Anahtarları cebimde unutmuş olmam bana vakit kazandırıyor. Üzerime bir şey almadan kendimi dışarı atıyorum ve arabanın kapısını açarak çalıştırıyorum. Emniyet kemerini bir yandan vitesi değiştirirken takıyorum. Sonra hızla hastaneye doğru gidiyorum.

🌀

Jeong~

"Bugün acil amma da sessiz."

"Hmm cidden." Dedi Chaer.

Susup yanımızdan geçen oğlanın ve yanındaki annesinin gitmesini bekledik. Konuştuklarımızın duyulması biraz da olsa rahatsız edici.

"Yemek yemiyorsun, yediğinde de kusuyorsun. Seni hastanelerde mi taşıyacağım ben hep?"

"Anne, aç olsam yerdim." Kısık bir sesle demişti duyulmamasını ister gibi. Kadın en son uzaklaşırken ofluyordu.

Anoreksiya nervoza?

Changbin sağ kolunu yaslandığı sekreter masasında çok fazla hareket etmemeye çalışarak arkasına baktı gidip gitmediklerini kontrol etmek için. Geri bize dönüp kahvesinden içti. "Bana bu sabah bi' teyze geldi." Kahvemden yudumladım. Changbin de devam etti. "Torununa yelek örerken elini dikiş makinesine getirmiş. Böyle avcuna kadar dikmiş delik var."

"Oha lan damara falan gelmemiş mi nasıl haberimiz olmadı?" dedi Chaer.

"Damarı teğet geçmiş. Teyzeye diyorum 'verilmiş sadakanız varmış' diye, bana diyor ki '4 tane çürüttüğüm odunlar bana nafaka veriyor ondandır' Dedim teyze sen az çakal değilsin."

Kıkırdadım, "Belli mi olur o teyze belki zengin falan olacak."

"O milyoner ben de kasiyer amına koyayım."

"İleride zor arar da bulursun elini öpeyim diye." Üçümüz de güldük fakat bu uzun sürmedi. Birden duyduğumuz düşme sesiyle irkilip sesin geldiği yöne baktık. Az önce yanımızdan geçen genç bayılmıştı.

Kahve bardaklarını masaya koyar koymaz oraya koştu Changbin. Bende hemen ayrılmadan "Chan'ı ara elini sıkı tutsun. Anoreksiya hastası hadi Chaer hızlı." dedim. Sonra personellere bağırdım. "Jake, Sunghoon! Sedye getirin!"

Çömelip cebimden feneri çıkardım ve sağ göz kapağını açarak ışığı göz bebeğine tuttum. Sol gözüne de baktım. "Işığa tepki vermiyor."

"Nabzı da yavaşlıyor Jeongin." dedi stetoskopla kalp atışlarını dinlemeye devam ederken.

İşaret ve orta parmağımı çenesinin biraz alt kısmına yerleştirdim. "Hayır, hayır, hayır."

lethal | minsungМесто, где живут истории. Откройте их для себя