I̴I̴I̴I̴ I̴I̴I̴I̴ I̴I̴I̴I̴ I

63 10 150
                                    

Minho~

"Anlamıyorum! Kanın neresi havalı? Kanı sevmem, kan sadece canımı acıtır! Deliliğin neresi havalı? Delirmenin neden havalı olduğunu anlamıyorum! Günahkar olmak derken neyden bahsediyorsun? Günahkar olmanın neresi iyi? Suçlu olmak havalı mı? Hem kaos ile ne alakası var?"

Sıraladığı onca şeyden sonra durdu. Nefeslendi. Daha sonra ağız dolusu gülmeye başladı.

Bu görüntü.. oldukça korkunç.

Bıçaktaki 0kanı eline sürdü ve dikkatle baktı. "Kan sadece canlarını acıtır!" Daha sonra tekrar cesede sapladı bıçağı. Oradan da çıkan kanı bu sefer avuçlarına aldı ve oyun oynar gibi yukarıdan akıttı. "Kanı sevmem! Sadece sizin üzerinizdeyken severim!" Hırıltılı nefesleriyle ah'ladı. Daha sonra bıçakla beraber bütün kanı çenesine ve yanaklarına sürdü.

"Bunu... ah, çok seviyorum!"

Tereddütle yaklaştım bir adım kadar. "Jisung, ailen hakkında söylemek istediklerin var mı?"

Şuan akut psikoz geçiriyorken diyeceği şey tamamen içini yansıtıyor olacak ve bir nebze olsun kendine geldiğinde hafiflemesini sağlayacak.

Fakat bu beni riske atar.

Her ne yapıyorsa yapmayı bıraktı. Bıçağı daha sıkı kavrarken "Onlar.. onlar hakkında öğrenmek istediklerin var demek?" dedi.  Kahkaha attı başını kaldırıp. Çıldırmışcasına kahkaha atıyordu yine.

Gülümsedim. "Jisung'un ailesi nasıl merak ediyorum. Nasıl bir ailede büyümüş merak ediyorum."

Sakinleşince ayağa kalkmadan bıçağı geri cesede sapladı. O sırada ise anlatmaya başladı. "Onlar mı? Mhhh.. onlar sadece zevk için yaşalardı! Her gün eve döndüğümde ya salonda olurlardı, ya yatak odalarında ya da evde bile olmazlardı. Hizmetçimiz vardı. Zavallı kadın," dedi uzatarak.

"Bana acımış ve yardım etmişti. Bense onun kafasını aldım! Odamda hâlâ duruyor inanır mısın?" Bıçağı cesetten çekip elleriyle küçük çocuklar gibi alkış tuttu. Kendini kutluyordu.

Aklı onunla oyun oynuyordu. Düşünmemek için zorluyordu. Bunu şuradan anlayabilirdim; konuyu birden hizmetçisinin cinayetine getirmesi.

Fakat ne yaparsa yapsın, ne düşünürse düşünsün 'kaç ya da savaş' mekanizması bir yerden sonra kaygıya dönüp baskıdan dolayı saklayamayacaktı.

"Peki ailene ne oldu?"

Küçük çocuklar gibi ilk günkiyle aynı şekilde kanlı parmağını dudağına yerleştirip düşünmeye başladı. "Geceleri uyuyamazdım! Evet, evet onlar yüzünden uyuyamadım!" Bunu tekrarlayıp duruyordu bıçakla ilgilenmeye geri dönerken. Kaçtığı bir şey kesinlikle vardı.

Çömeldim. Ona doğru sorgular gözlerle bakıyordum. "Niye uyuyamıyordun Jisung? Seni rahatsız mı ediyorlardı?"

"Evet! Elbette! Her başımı yastığa koyduğumda annemin inleme seslerini duymam.. bu bir felaket!" Ellerini başına çıkardı. Sanki tekrar gözünün önünde canlanıyormuş gibi gözünü bir yere kenetlemiş titriyordu.

"İğrenç! İğrenç! Kendimden iğreniyorum!"

Elimi yanaklarında duran elinin üzerine yerleştirdim. Baş parmağım ile okşamaya başladım.

Gözlerini yummuş ve ilk defa bu hissi yaşıyormuş gibiydi.

"İğrenilecek birisi varsa o sen değilsin." dedim şefkatle gülümserken. "İğrenç biri olsaydın seni seven olur muydu?"

"Benim kadar, günahkâr birini kim sever..?"

Kendine geliyor.

"Bile isteye yapmıyorsun, değil mi?"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 20 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

lethal | minsungWhere stories live. Discover now