the essence of fate / AlKer

2

"Bu gerçekten ayrı bir dosya, anasını satayım. Katil kendini belli ettirmeden nasıl bu kadar profesyonel oluyor, ben anlamış değilim."

Mauro'nun haklı isyanıyla elini yüzünde gezdirmişti genç adam.

Aklından çıkmayan cesedin görüntüsü de ayrı bir sorundu. Bir katil nasıl bu kadar profesyonel olurdu?

"Tamam beyler, yeter bu kadar. Ayrıca Barış aradı, Semih'le ikisi nöbetlermiş. Kenan sende kalacakmış, Kerem."

"Barış bunu bana milyon kere söyledi, bir de sana da mı söylemiş amına koyayım?"

Kerem yavaşça ayağa kalkarak dosyaları yerine koymaya başladığında, Barış'ın bu fazla olan korumacı tavrını biraz saçma bulsa da, aklına gelenlerle hak vermişti.

Kapı'nın yüksek sesle çalmasından dolayı düşüncelerinden hemen sıyrılarak dışarıdan sesi gelen kardeşiyle gözlerini devirerek kapıyı açmıştı.

"ÇEKİL ABİ, ÇEKİL ALTIMA İŞEYECEĞİM!"

Arda çantayı kenara fırlatıp lavaboya doğru koşarken, arkasındaki Kenan kahkaha atarak eve girmişti.

"Sana iki litre suyu iç diyen kimdi, anasını sattığım?"

Kerem, Kenan'ın ettiği küfürle sertçe onun kafasına vurduğunda, Kenan'ın yüzündeki gülümseme solarken sinirle Kerem'e bakmıştı.

"Ya abi sen niye vuruyorsun bana Allah aşkına? Siz sevmeyin beni zaten!"

Kerem, karşısındaki kuzeninin hızla gözlerinin dolduğunu gördüğünde derin bir nefes vermişti.

"Kızgınlığın yaklaşıyor değil mi abicim?"

"Sanırım..." Kenan kaşınan mühür yerine tırnaklarını geçirirken, içeride birbirleriyle dalaşan Lucas ve Mauro'nun yanına gitmişti.

"LAN KARDEŞ FELAN DİNLEMEM SENİ SİKERİM MAURO! BIRAK LAN KOLUMU KÖPEK HERİF!"

"AY HOŞT ULAN!"

"KEREM ABİ, KOŞ! BUNLAR BİRBİRLERİNİ KÖPEK GİBİ YİYORLAR!"

Kerem, Kenan içeri geçer geçmez kargaşanın daha da büyümesiyle umursamamaya çalışarak mutfağa girmiş ve yemekleri hazırlamaya başlamıştı.

"Ay midem çok kötü..." Arda da abisi gibi içeriden gelen gürültüyü umursamayarak mutfağa gelmiş ve sandalyelerden birine oturarak midesini ovmağa başlamıştı.

Kerem, kardeşinin bu haline dayanamayarak işini bırakıp buzdolabından maden suyunu çıkardığında kapağını açıp Arda'ya uzatmış ve hemen ardından söylenmeye başlamıştı.

"Sana kim öyle 2 litreyi iç dedi ha abim?" Arda, maden suyu şişesini dudaklarına götürüp minik bir yudum almış ve hemen ardından abisinin sorusuna cevap vermişti.

"Kenan malı ile iddiaya girmiştik. O istedi."

"Sende kızgınlığı yaklaşan adamla neden iddiaya giriyorsun ha abim?"

Kerem, tavukları kesme tahtasına yerleştirip yavaş yavaş doğrarken aynı zamanda çorbanın da kaynayıp kaynamadığına emin oluyordu.

Bir süre sonra yemekler hazırlandığında, Lucas ve Mauro tekme tokat ayrılmış ve Kerem'in tehditlerinden dolayı masayı birlikte kurmuşlardı.

Herkes yavaş yavaş hazırlanan sofraya oturup yemek yenilmeye başladığında oluşan kısa bir sessizliği Kerem'in telefonunun bildirim sesi bozmuştu.

Kerem hızla dava ile ilgili olduğunu düşündüğü mesajı açmak için telefonunu aldığında gördüğü mesajla gözlerini devirmişti.

+0506...:

Bazenleri burnunu sana gerekmeyen yerlerde sokmaman gerek avukat.

Bu tür mesajları çok alıyordu Kerem. Mesleği gereği her ne kadar adalet için yol açmaya çalışsa da, tehditlerle önü kesilmeye çalışılıyordu.

Mesaja bakma gereksinimi bile duymadan telefonu kapattığı anda, Kenan'ın telefonu çalmıştı.

"Efendim Semih?" Kenan, hızla ikizinin aramasını açarken, Kerem'in telefonuna gelen yeni bir bildirim sesiyle açılan ekrana göz ucuyla bakmıştı.

+0506...:

O zaman ya sen tehlikede olursun ya da sevdiklerin, sözümü dinle Aktürkoğlu...

Yeşil gözleri gördüğü mesajla çatıldığında, yere düşen çatalla herkes sıçramış ve hemen ardından Kenan'ın titreyen sesiyle söyledikleri tüm masadakileri korkuyla ayağı kaldırmıştı.

"Abim, Barış abim vurulmuş..."

SELAM!

KALKIN LAN MİLLİ MAÇ VAR

ŞİMDİ AÇIN ELLERİ DUA EDİYORUZ

ALLAHIM! SEN MİLLİ TAKIMIMIZA BUGÜN HAYIRLI BİR ŞEKİLDE GALİBİYETİ VER YARABBİM! SEN HAYIRLI BİR ŞEKİLDE ÜLKEMİZİ GURURLANDIRMALARINA YARDIMCI OL YARABBİM! SEN HERŞEYİN EN İYİSİNİ BİLENSİN, ONLARIN YÜZÜNÜ YERE EĞDİRME YARABBİM!

AMİN!

Neyse dualar edildiğine göre

İyi Okumalar Sevgili Dostum!

-Lizzie🫂