14

182 21 14
                                    

Kerem'den

Ağrıyan başım ve kurumuş boğazın verdiği acıyla yavaş yavaş kendime geldiğimde gözlerimi açmak istemeyerek biraz daha kapalı tutmuş, ve yaşadıklarımı hatırlamaya çalışmıştım.

Aklıma gelenler stresimi daha da arttırdığı anda saçlarımda hissettiğim naif dokunuşlarla duraksamış, uyuyo taklidi yapmanın şimdilik iyi bir seçenek olduğunu kararlaştırmıştım.

"Koruyamadım seni..." Altay'ın sesiyle bedenimi kasmamaya çalışmış, yanımda pişman dolu sesi tekrardan kulaklarıma ilişmişti.

"Sana bir şey olmayacak, ben seni yetimhanede gördüğümden beridir koruyorum. Sen, hayatın bana vermiş olduğu en büyük armağansın. Beni sevmesen de olur, bu kalp senin için atacak Kerem. Sen şimdi yeter ki uyan."

Duyduklarımın şaşkınlığı içimde yayılmıştı.

Beni ne zaman görmüştü? Beni ne zamandan beridir takip ettiriyordu?

Sorularımın cevabını almak istesem de, Altay'ın konuşmaması ayrıca hareketsiz durmak canımı sıkmıştı, ben de üstün rol yeteneklerimle uyanmış taklidi yapmıştım.

Uyandığımı anlayan Altay hızla kendine çeki düzen verip ilgilenmiyormuş gibi yaptığında gülmemi zor tutarak konuşmuştum:

"Noldu bana?"

"Bir şey olmadı, kaçırılıyordun sadece..." Altay soğuk sesiyle konuştuğunda gözlerimi devirmiştim.

"Allah razı olsun ya, Kim yaptı bunu?"

"Boşver, adalet yerini bulmuştur elbet."

Yüzümü buruşturup ona baktığımda alaylı gözleri beni bulmuştu. Aklıma yavru köpeğim geldiğinde gözlerimi büyütüp bağırmıştım:

"ALTAY NERDE!?" Bana deli misin bakışı attığında kendini gösterip konuşmuştu:

"Avukat buradayım ben?"

"Sen değil Bayındır, köpeğim yok!"

Yüzü garip bir hal aldığında sırıtarak ona bakmıştım:

"Ad koymadım ve sende başlı başına köpek olduğun için kardeşinede senin adını verdim, mutlu oldun mu?"

"Vay anasını, köpeğe benim adımı mı verdin?"

"Daha adı yok!" Dudaklarımı büzerek ona baktığımda gözleri kısa süreliğine dudaklarımı incelesede kendini toparlayıp konuşmuştu.

"Altay'ın güvende merak etme, birazdan serumda biter çıkarız zaten."

______

"Ben doktorluğumu gömdüm diyorum, sen ise bir hastanede bana meslek ayarlıyorsun. Sahi abi acımızı da mı yaşıyamıyoruz?"

Karşısında ki adamın sinirden titremesini umursamayan Volkan koltuğuna yaslanıp konuştu.

"Arın'ın neden öldüğünü bulman gerek Ferdi. Doktorluğun ise buna çok yarayacak ki ayrıca o hastaneyi satın aldım. Hastane'nin içinde kurulan tezgahları bir bir ortaya çıkarmak senin görevin."

Ferdi konuşacağı sırada Volkan sözünü kesip konuşmasına devam etmişti.

"Al sana görev Ferdi. Altay'ın peşinden ayrılma vaktin geçiyor. Belki doğru bir karar vermene yardımcı olur değil mi Doçent'im? Hadi seni bekliyorlar."

Volkan'a bir şey anlatamayacağını anlayan Ferdi sinirle ortamı terkedip arabasına ilerlemişti.

Gaza basıp hastanenin yolunu tuttuğunda sinirle direksiyonu sıkmıştı. Volkan'ın onun acısını bile bile böyle bir şey yapması gerçekten canını çok acıtmıştı.

Canı yanıyordu Ferdi'nin. Doktorluğunda hem sevgilisini hem de bebeğini kaybetmişti. O meslek ondan değerlilerini almıştı.

Belki de sarılmalıydı bu mesleğe? Belki de iyi gelecekti bu meslek tekrardan ona.

Bir süre sonra Hastane'ye geldiğinde oldukça iyi karşılanmış ve odası gösterilmişti. Yıllardır görmediği hastane odasına özlemle baksada ceketini sandalyeye bırakmış, onun tek kelimesini bekleyen asistana dönmüştü.

"Ekibimi buraya çağırın, tanışmak istiyorum."

Asistan hızla onu onaylayarak odadan çıktığında Ferdi masasına geçerek anlını ovmuştu. Görevi için burada olmak zorundaydı, bir süre doktorluk yapsa bir sıkıntıda olmazdı.

Kapı çalınıp pratisyen hekimler yavaş yavaş içeri girdiğinde ayağa kalkmış, gözleri ise tanıdık gözlerle kesişmişti.

Arda şokla karşısında dikilen adama baktığında asistan konuşmuştu.

"Ekibinizin başında bundan sonra Doçent doktor Ferdi Erenay Kadıoğlu olacak."

Selam!

Naber!?

Valla iyi benden

Neyse

İyi Okumalar Sevgili Dostum!

-Lizzie🥹

the essence of fate / AlKerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin