4

297 33 83
                                    

"Tekrar sağolun, Altay Bey. Ekibimdeki meslektaşlarımın canını kurtardınız."

"Ne demek amirim, onlar asıl beni kurtardılar. Onlara asıl ben can borçluyum."

"Biz görevimizi yaptık, tekrardan geçmiş olsun." Barış, Kenan'ın omzuna kolunu atıp dışarı çıkarken Altay'ın sesiyle durup geri dönmüştü.

"Kerem Aktürkoğlu, neyiniz oluyor başkomiserim?" Barış'a yöneltilen soruyla şaşkınca ona bakan Kenan'a göz ucuyla bakarak konuşmuştu.

"Kuzenim de hayırdır, Altay Bey?" Karşısındaki başkomiserin git gittikçe durgunlaşan sesiyle Altay da yerinden doğrulmuştu.

"Amirinizi fazla bekletmeden sizden iki dakikanızı rica ediyorum, Barış Komiserim. Bir de yanınızda küçük bey dışa..."

"Kenan'dan gizlim saklım yok benim. Kusura bakmayın, ama benimle özel olarak konuşmak istiyorsanız kardeşimi de kabul etmelisiniz."

Barış, Kenan'ı güvende tutmak istercesine kolunu daha da sardığında, Kenan da abisine daha çok sokulmuştu.

Barış, Kenan'ın onu bu haliyle bir başına bırakmayacağını biliyordu. Dün gece bile saat başında uyanan kardeşinin onu kontrol ettirdiğinin farkındaydı.

Bu yüzden Kenan'ı yanından ayırmak istememişti Barış.

"Amirim, siz çıkın isterseniz." Amir başkomiserinin dedikleriyle başını hafifçe sallayarak odadan çıktığında, Altay ikna edici ses tonuyla konuya girmişti.

"Bu olayı mahkemeye taşımak istiyorum. Bu yüzden avukat olarak Kerem Bey'i düşündüm."

"Benden isteğinizi daha net bir şekilde söylemenizi rica ediyorum, Altay Bey. Malum, işim gereği böyle lafın dolaştırılmasından nefret ederim."

Karşısındaki adamın aile denilince aslan kesilmesine şaşırmıştı Altay. Bu yüzden polis oldu diye düşünmeden edememiş ve Barış'ı daha da sinirlendirmemek için direkt konuya girmişti.

"Kerem Bey'i avukatım olması için özel bir konuşma ayarlamak istesem de, geçen hafta yaşadığımız yetimhane önündeki tartışmadan dolayı yanımdan bile geçmiyor."

"Kerem abimin yetimhanede yumruk yumruğa kavga edeceği kavak ağacı sen miydin?" Kenan'ın mırıldanmasını duyan Altay kahkaha atarak konuşmasına devam etmişti.

"Aynen öyle, küçük bey, tanıştığıma memnun oldum." Kenan kendisine uzatılan eli hafifçe sıktığında Barış konuya dönmesi için hafifçe boğazını temizlemişti.

"Rica etsem, siz bir aracı olsanız, Barış Bey?" Barış düşünceli bir biçimde ellerini kirli sakallarına götürmüştü.

"Yani Kerem'le aranızdaki konuya karış..."

"Hayır, hayır, gerçekten aramızda bir konu yok. Sadece avukat istiyorum."

Altay, Barış'ı zoraki olsa da ikna etmiş, Barış da kardeşini Kerem'i buraya getirmesi için göndermişti.

"Tamam Kenan, geliyorum. Dur sana lan, manyak adam, dur!" Kısa bir süre sonra Kerem'in sesi hastane koridorlarında yankılanırken yeşil gözler anında kıvırcık saçlı adamı bulmuştu.

"Ee, hani sadece abin vardı lan?"

"Eee, abimde var?" Kerem sinirle Kenan'a baktığında Barış ikiliyi yalnız bırakmak için kardeşinin kolundan yavaşça tutmuş ve Altay'a minik bir baş selamı ile acilden çıkmıştı.

Altay keyifle koltuğa tekrardan oturduğunda Kerem kollarını birbirine bağlayarak alayla konuşmuştu.

"Hayırdır? Beni ezecek olman yetmedi, şimdi de kuzenime mi şikayet ettin, sayın maydanoz bey?"

"Ama maydanoz falan ayıp oluyor. Ayrıca arabamın önüne atlayan senin ben olduğunu sanmıyorum, manyak herif." Kerem, Altay'ın ağız hareketlerini taklit edip ellerini beline yerleştirmişti.

"Ya sen buraya ciddi ciddi bunun için mi çağırdın anasını satayım? Kusura bakma, senden daha önemli işlerim var..."

"Altay."

"Ne?"

"Adım Altay." Altay'ın bu umursamaz tavırları küçük olanı daha da sinirlendirirken, yüzündeki alaylı gülüşün yerini yavaş yavaş sinirli bir hale bırakmıştı.

"Ya banane senin adından, İngilizce de söyleyeyim mi? What is it to me? Okey?"

Altay karşısındaki bu inatçı adamın mesleğinin neden avukat olduğunu yavaş yavaş anlarken, Kerem bu ortamda daha fazla durmak istememişti.

"İyi boş yaptıysan, bir daha görüşmemek üzere, 'Altay'."

Avukat odanın kapısına doğru adımladığında, arkasında bıraktığı adamın sorusuyla duraksayarak şaşkın bir şekilde ona dönmüş ve adamın kafasına bir şey düşüp düşmediğine emin olduktan sonra şaşkın bakışlar atmaya devam etmişti.

"Avukatım ol, Aktürkoğlu."

Avukatı değil kocası ol Kerom

İyi Okumalar Sevgili Dostum!

-Lizzie🥹

the essence of fate / AlKerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin