8

216 25 92
                                    

"Altay nereye gitti?"

"Telefon görüşmesi yapacakmış, ölüyü görmeye dayanamadı herhalde." Lucas elindeki telefonla uğraşırken, Kerem kaşlarını çatarak uzun ve loş ışıkla dolu olan koridorda ilerlemeye başlamıştı.

Altay'ın onunla göz göze gelip kaçması ayrı bir ironiydi.

Lucas'ı bekleme zahmetine bile girmeden hızla dışarı çıktığında kulağına gelen tanıdık sesle duraksamış ve sessizce onu dinlemişti.

"Ferdi, avukat ve ailesini takibe aldır. Bizimle alakalı en ufak bir bilgi öğrenirlerse, hepsini il dışına kaçırtıyorsun."

Altay telefonu kapatıp arkasına döndüğünde, ona şaşkınlıkla bakan Kerem'le içinden bir küfür savurmuştu.

"İl dışına kaçırtmak derken Altay Bey?"

Kerem şüpheyle kendinden uzun olan adam gözlerini diktiğinde, Altay profesyonel yalancılığını ortaya koymuştu.

"Ferdi ile aramızdaki kaçırtma şakaları vardır, Kerem. Ayrıca, avukatlarımızın birer hain olduğunu da demiştim. Eğer daha fazla bilgi öğrenirlerse, dosyaları il dışına çıkart demek istedim."

"Ailesi ne alaka?"

"Ailesinin bize zararı dokunabilir, Kerem. Şirket işlerinden bu kadar anlamadığını gösterme."

Kerem gözlerini devirdiğinde, Altay sırıtarak kapıyı açmış ve ona binmesi için işaret vermişti.

"Hazır konuşmamız gereken bir konu vardı, bir kafeye gidip konuşalım diyorum. Ne dersiniz Avukat Bey?"

____

İstanbul'un deniz kenarında oldukça küçük fakat tatlı kafelerinden birine geldiklerinde, Kerem yüzüne vuran deniz havasıyla gülümsemişti.

Deniz hep ona ferah gelmişti, düşüncelerini kustuğu bu yer ona bazenlerinde bir anne edasıyla kucak açıyordu.

Duydukları tekrardan takıldığında yüzünü buruşturmuştu.

Altay'ın dediklerinin hiçbirine inanmamıştı. Bir yalancının nasıl davranacağını çok iyi biliyordu.

Kerem bir avukattı. Gerektiğinde adalet için yalana başvurduğu zamanlar bile olmuştu. Altay'ın bir avukata yalan söylenmeyeceğini bilmemesi, onun adalet konusunda ne kadar cahil olduğunun bir göstergesiydi.

"Geçelim mi içeriye?" Altay'ın sesiyle kafasını onaylar bir biçimde sallamış ve sahte bir gülümseme bırakıp kafeye doğru adımlamıştı.

Minik kafenin içerisine girdiklerinde ise Kerem, bu kafenin tatlılığıyla heyecanla Altay'a dönmüştü.

"Ay, burası çok tatlı." Altay, karşısındaki çocuğun hızlı adımlarla denize bakan masayı kapışını gülümseyerek izlemiş ve o da Kerem'in seçtiği masaya doğru adımlamıştı.

"Altay oğlum, hoşgeldin." Orta yaşlarında sevecen bir kadın, Altay'ın yanına geldiğinde, Kerem de saygıyla onu selamlamıştı.

"Hayırdır oğlum, bu beyefendi sevgilin mi yoksa?"

Kerem hızla öksürük krizine girdiğinde, Altay ortamı kurtarmak adına yanındaki kadına dönmüştü.

"Yok Nalan Sultan yok, avukatım o benim."

"Ha oğlum ben ne bileyim, sen bana 'ben buraya tek sevgilimi getiririm' dediğin için bende o yüzden şeettim. Avukat oğlum, sende kusuruma bakma."

Kerem mühür yerini kaşıyarak karşısındaki kadına "sorun yok" bakışları atarken, ikili en sonunda başbaşa kalmıştı.

"Buraya sadece sevgilini getirecekmişsin Bayındır? Hayırdır beni neden getirdin?"

"Bu gidişle sevgilim olmayacağı için, bende çok sevgili avukatımı getirmek istedim."

"Avukatlık teklifini kabul ettiğimi hatırlamıyorum." Altay, hâlâ inatlaşan Kerem'le gözlerini devirdiğinde, Kerem'in gözlerinin dışarıda bir yeri izlediğini fark etmişti. Kerem de hızla ayağa kalkarak Altay'a doğru konuşmuştu.

"Beş dakika müsadeni istiyorum, Bayındır."

Kerem, pantolonunun cebinde umduğu şeyin orada olmasının mutluluğuyla dışarı çıkarken, Altay pür dikkat avukatı izlemişti.

"Sen ne yapıyorsun burada?" Kerem, dışarıdaki yavru köpeğin yanına çöktüğünde, cebinden çıkardığı küçük köpek maması paketini yavrunun önüne dökerken, kayalıklarda fark ettiği anne köpeğin ölüsüyle yutkunmuştu.

"Annen mi öldü senin?" Titreyerek söylediği sözle yavaş bir şekilde kayalıklardan indiğinde, bir umut anne köpeğin ölmediğini düşünsede alamadığı nabız sesiyle dudaklarını büzüştürerek geri yavrunun yanına çıkmıştı.

"Ama ben bırakamam ki seni böyle?" Yavrunun çipil çipil bakışları Kerem'e baktığında, Kerem gülümseyerek yavrunun başını okşamıştı.

Altay ise bu merhametli çocukla hissettiği duygularla gülümseyerek onları izlemişti.

Kerem, onu bir kez daha büyülemişti. Dışarıya karşı böylesine soğuk olan çocuğun masum tarafının çekiciliği Altay'ı durduramamıştı.

Altay, farkında olmadan, bu avukata aşık olmuştu. Ve bu hissettiği aşkın onun tüm dengelerini değiştireceğinden habersizdi...

Selam!

Naber?

Valla ben iyiyim.

Kerem'in tatlılığı şaka mı?🥹

İyi Okumalar Sevgili Dostum!

-Lizzie🫠

the essence of fate / AlKerWhere stories live. Discover now