18 | sarhoş

18 9 4
                                    


Ayda'nın Bakış Açısı

Kaşlarımı çatarak Ahmet'e baktım ve hızla ayağa kalktım. Şaşkınlıkla elimi patlamış olan kaşına doğru uzattım. "Ne oldu sana?"

"Öyle çok önemli bir şey değil."

—Flashback, 2 gün önce

Ahmet, Ayda'ya dik dik bakanları farkettiğinde sinirlendi. Onlar da kimdi?

Baş köşede oturan adamın ayağa kalkmasıyla Ahmet masadakilere tuvalete gideceğini söyleyerek ayağa kalktı. Adamın peşinden ilerledi. İngilizce adama seslendiğinde adam adımlarını yavaşlatıp Ahmet'e döndü. Adamın bakışları Ahmet'i bile rahatsız etmişken Ayda'nın nasıl hissettiğini düşünmek bile istemiyordu. Sinirlenmişti. Mükemmel ingilizcesiyle "Sana ve arkadaşlarına, bir kadına dik dik bakılmayacağını öğretmediler mi lan?" diyerek adama kafa attı. (O sırada Ahmet'in iç ses; gardaş bizim mahallenin kızına ne bakiyünüz laaa gevşeklerr)

Adam geriye doğru giderken elini burnuna götürdü. Burnu kanıyordu. Otelin güvenliği koşarak yanlarına gelirken adam gülmeye başladı. Dişlerini sıkarak "Neye bulaştığından haberin bile yok." diyerek alay etti. Güvenliğin araya girmesiyle Ahmet "Sorun yok, beyefendi yere düştü de ona yardım ediyordum." dedi. Güvenliğin yanından hiçbir şey olmamışçasına ayrılıp tuvalete gitti ve ellerini yıkadı. Masaya geri döndüğünde Ayda merakla ona bakıyordu. Ahmet onu rahatlatmak için sorun yok dercesine bir bakış yolladı.

—Flashback, dün gece

Görüntülü konuşmadan sonra Ahmet kendi odasına gitmek için Yükseller ile vedalaştı. Ellerini cebine koydu ve uzun koridorda birkaç adım atarak kendi odasının önüne geldi. Ceplerinde odanın kartını ararken dövmeli iki adam yanında beliriverdi. Adamlar Ahmet'in koluna girip onu çekiştirirken Ahmet onlara izin vermedi. Kollarının arasından sıyrılıp önce birine sonra diğerine yumruk attı. Yere düşseler de hızla ayağa kalktılar. Ahmet şaşkınlıkla "Hayırdır lan?" diye seslendi.

Ahmet ve adamlar arasında epey bir çekişme yaşanırken adam sayısı 2'den 20'ye çıktı. Ahmet daha fazla direnemezken Ahmet'i otelin içinde bir yere götürdüler. Kapı açıldığında içeride 2 gün önce kafa attığı adamı gördü. Yarım alaycı bir gülümsemeyle adamın karşısına geçti. İngilizce konuşacağı için kelimeleri kafasında toparladı."Ulan 1 kişiye karşı 20 kişi ne?"

"Sana neye bulaştığından haberin bile yok demiştim. Yakuza affetmez."

Ahmet alayla "Siz donla gezmiyor muydunuz ya?" dediğinde sonrası zaten belliydi. Ahmet 20 kişiye karşı direnip kendini savunmaya çalışsa da en sonunda yere yapışmış ve bir saate yakın dayak yemişti. Sonuç olarak yüzü çarşamba pazarına dönmüştü.

—günümüz

Ebrar konuşmaya başladı. "Dün gece.. Saat 4 gibiydi. Kapı ısrarla çaldı. Kapıyı açınca karşımda görevli biri vardı. Başta herhangi bir sorun var mı diye sormaya geldim, dedi. Sorun olmadığını söyleyip kapıyı tam kapatacaktım ki ayağını kapının arasına koydu, kapıyı kapatmamı engelledi işte! Adam sırıtıp kulağıma yaklaştı falan... Aynı filmlerdeki psikopatlar gibi. Sıradaki hedef sizsiniz bunu unutma, dedi. Biz yakuzayız diyip gitti. Anlamadım ne olduğunu. Şaşırdım kaldım. Korkuyla Ayda'yı uyandırdım. Nöbetleştik işte."

Arda heyecanla konuştu. "Yeni bi aksiyon daha!"

Ahmet bir anda sinirle "Aksiyonuna başlatma amk! Suratımın haline bak, adamların şakası yok." diye bağırdı. Arda'ya döndüm ve onu inceledim. Zaten iyi değildi. Ahmet ona kızınca daha da morali bozuldu ve yerine sindi. Ahmet de bunu farkedince destek olurcasına Arda'nın omzuna dokundu. Yumuşak bir sesle Arda'nın keyfini yerine getirebilmek için konuştu. "Ya sen şu babyface sıfatına bi aynada baksana Arda. Dayak yesen ne hale gelirsin bi' düşün."

Ebrar da "Bu surata kıyamazlar ki." diyerek Arda'nın yüzünü avcunun içine alıp hamur gibi oynadı. Arda trip atmaya çalışsa da gülmesi ona engel oldu. Gülerek "Ya bi durun!" diye mırıldandı.

Ebrar bu sefer de ellerini Arda'nın saçlarına daldırdı ve karıştırdı. "Ulan eşek sıpası, sen daha 3 yaşındasın. Aksiyon senin neyine?"

Yüksel ve Oğuzhan'a baktım. Geldiğimizden beri sessizce oturuyordu. Ahmet, Yüksel ve Oğuzhan'a baktığımı farkettiğinde gülerek koluma vurdu. "Tırstılar, ondan sessiz duruyorlar."

"Ya ne tırsması oğlum? Biz sadece ne yapabiliriz diye düşünüyoruz." Ahmet alayla onu onayladı. "Tabii öyledir." Yeniden güldüğünde canı acıdı. Acıyla nefes alırken ciddileşti. "Hadi onu bunu bırakın da... ne yapabiliriz?"

Toprak "Türkiye'ye dönebiliriz." diye bir fikir attı. "Aynen, Ahmet de yediği dayakla kalsın. Olmaz, kabul etmiyorum!" Kinlenmiştim. Ahmet'e yaptıklarının bir karşılığı olmalıydı. Arda "Kızım bunlar bizi buraya gömer!" diye beni uyardı. Az önce aksiyon olacak diye göbek atmak üzere değil miydi bu çocuk? Çok fazla sorgulamamaya karar verdim.

***

Kahvaltıdan sonra akşama kadar odada kaldık. Akşam yemeğini de yedikten sonra biraz kafa dağıtmaya karar verdik. Hepimiz için en iyisi bu olacaktı. Otelin barına geldiğimizde amacımız alkolsüz bir şeyler içmekti. E tabii Oğuzhan siparişleri yanlış verince de olan olmuştu. Sarhoştuk. En azından ben bir bardakla kalmıştım. Ufaktan başım dönse de gayet iyiydim. Arda ve Ebrar kendi aralarında bir şeye gülüyorlardı. En azından Arda'nın kafası dağılmıştı. Toprak ve Oğuzhan bir köşede sızmışlardı. Ahmet ağlayarak araba editleri izliyordu. Yüksel ise.. sahi, Yüksel neredeydi?

İlahi Bakış Açısı

Yüksel "Seni tekrar öpebilir miyim?" diye sorduğunda kadın başını salladı. Yüksel öpücük için eğildi. Bu, diğerinden daha sertti. İçinde fazlaca tutku ve şehvet vardı. İkili için epey yorucu bir gece olacaktı.

(y: medyadaki şarkı Yüksosh'un ritmine uygun HDŞDHDŞDHS)

(y: medyadaki şarkı Yüksosh'un ritmine uygun HDŞDHDŞDHS)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


sizce o kadın kim??

bir sonraki bölümde görüşürüüüzz

𝐄𝐤𝐬̧𝐢 𝐋𝐢𝐦𝐨𝐧𝐥𝐚𝐫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin