Gerçekler

74 12 55
                                    

Bol bol oy verip yorum yaparsınız diye düşünüyorum. Yazarken kolum koptu-( iyi okumalar bebiş)

1 hafta sonra

>Dina Hargreeves<

Hayat ne garip değil mi? Bir anda gelip size ölümü tattırıyor. Ölümün soğuk namlusunu dayıyor alnınıza. Büyütüyor sizi. Büyüyorsunuz her saniye. Her saniye size yıllar veriyor. Belki bedensel olarak aynı kalıyorsunuz ama ruhunuz yaşlanıyor.

Bazen de ihanetin bedelini ödetiyor size hayat. En sevdiğinizin ihanet bedelini.

O gün kalbimin üstünde hissettiğim yangının haddi hesabı yoktu. Hem bedenim acımıştı hem de ruhum. Neden, demiştim içimden. Neden bana ödettirdin bu bedeli Five Hargreeves? Neden abi? Neden?

İlk defa ölmek istemedim. Hayatımda ilk defa yaşamak istedim. Ama gittikçe ümidim yok oluyordu. O gün ben ölmemeyi isterken ölüyordum...

Silah ilk bana nişan alınmıştı. Karanlıktan yüzü belli olmayan adam, "abinin ihanetinin bedeli sensin Hargreeves. Sense Gallagher. Number Hargreeves'a yardım etmekten bedel ödeyeceksin. Bugün intikam, kanlı intikam günü," demişti.

Aidan korkmamıştı. Tek düşündüğü bendim. "Bırakın," diyordu. " Size yıllarca hizmet eden benim! Onun bir suçu yok. Ödenecek bedeli ödeyecek benim, o değil!"

Sonra ateş almıştı silah. Tam kalbime. Acımıştı hem de çok acımıştı. Neydi ki onu bu kadar yakan? Neden kalbim bu kadar çok acıyordu? Niye kırılmıştı kalbim, ruhum abime?..

O gün, öldüğümü hissettiğim, ruhumun bedenimi terk ettiğini sandığım gün duyduğum son şey Aidan'ın sinirli haykırışlarıydı. Hani derler ya ölmeden önce hayatınız film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçer, diye. Geçmişti. Her şey ama her şey geçmişti. Babam, annem, Five, Aidan, Amy, üniversite de geçirdiğim zamanlar, okul yıllarım, yediğim dayaklar.

Uyandığımda gördüğüm ilk şey Five'ın endişeli gözleriydi. Uyandığımı gördüğünde koşarak doktora haber vermişti. Üç gün sonra da çıkarmışlardı. Şimdi evde Five bana bakıyordu.

Bugün günlerden Pazar, 23 Temmuz. Her güldüğümde canımın acığının 5. günü.

F: Abisinin güzeli? Hala uyuyor musun bakalım?
D; Abi?
F: Kahvaltı hazır. Kalkabilecek misin?
D: Yardım edersen neden olmasın?
F; Emir anlaşılmıştır.

Beni tuttuğu gibi kucağına alan Five, dikkatlice merdivenlerden iniyordu. Bense onun kucağına iyice kurulmuş inene kadar gözlerimi kapatmıştım.

Five'ın bir yere oturduğunu hissetmiştim. Ama beni kaldırmıyordu. Hatta hiç hareket etmiyordu.

Uykulu bir sesle konuşmaya başladım.
D:Abi?
F: Söyle abisinin güzeli?
D; kök salmadın değil mi?
F: Salmış olabilirim.
D;Abi!
F: Tamam tamam bir şey demedim. Uyanmaya niyetiniz var mı küçük hanım?
D:Var herhalde.
F:Kalk o zaman. Kolum koptu.
D; öküz.
F: ayıp ediyorsun şu an.
D: Organik öküz.

Gözü pijamamdan gözüken sargıya takıldı. Uzun süre orada oylandı. Gözlerine suçluluk oturmuştu. Gözleri yavaşça gözlerime tırmandı. İntikamla bakıyordu gözlerime.

F:Çok acıyor mu?
D:Eh biraz.
F:Bana yalan söyleme Dina. Artık gülmüyorsun. Gülsen bile hemen acıyla yüzünü ekşitiyorsun.
D: Gözünüzden de bir şey kaçmıyor, Bay Hargreeves.
F:Konu kardeşim ise kaçmaz, Bayan Hargreeves.
D:Pes ediyorum. Acıdan gebermek üzereyim.
F: Yemeğini ye ilaç içireyim sana.
D: İstemiyorum. Tadı bok gibi onların.
F:İçiyorsun. Bu konu tartışmaya kapalı.
D:Of! Sen sevgilinin yanına gitsene. Günlerdir evde tıkılı kaldın.
F:o abisine ben de kardeşime bakıyorum.

Mahşerin 4 AtlısıWhere stories live. Discover now