"Kendimi Affetmem."

39 7 12
                                    

>>Five Hargreeves<<

Hayat sizi hep en sevdiklerinizle sınar. Her zaman ikilem arasında bırakır, zorla seçim yaptırır.

Bazen iyi ki yapmışım bu seçimi dedirtir, bazen de nefret ettirir kendinizden. Affedemezsiniz kendinizi.

Ben asla kendimi affedemeyeceğim. Ne kadar sevilsem de, kendimi sevmeye çalışsam da asla affedemeyeceğim.

Affedersem yine aynı aptallıklara düşeceğimi biliyorum çünkü.

F: Amy, gelebilir miyim?
Amy: Gel.

Kapıyı kapatıp yanına ilerledim. O yatağın ucunda otururken ben ayak ucuna yere oturdum.

Amy: Ne oldu?
F: Seni görmem için bir şey mi olması gerekiyor?
Amy: Hayır, hayır ama... Bilmiyorum.
F: Amy, gözlerime bakar mısın? Ağladın mı sen?
Amy: Ağlamadım, niye ağlayayım ki?
F: Aidan ne dedi sana da ağlattı?
Amy: Abimin bir şey dediği yok Five.
F: Var, Amy. Dökül.
Amy: Yok işte bir şey.
F: Kocandan saklıyor musun gerçekten?
Amy: Sen karından bir şey saklıyorsun ama.

Evet millet. Amy Hargreeves vurdu gol oldu. Kaleci Five Hargreeves topu tutup geri yollayamadı.

F: Oralara girme.
Amy: Dina'dan saklamıyorsun ama.
F: Ben Dina'ya anlatmıyorum. Dina kendi kafasına takarsa oturup araştırıyor. Ve bizi köşeye sıkıştırıyor. En sonunda puf! Buluyor.
Amy: Biz derken?
F: Aidan'da dahil. Hatta seni de sıkıştıracağına eminim. Öyle bir ses çıkıyor ki o haliyle sen istemesen bile anlatmaya başlıyorsun.
Amy: Abim ve beni de biliyor öyleyse?
F: Evet. Yıllardır sıkıştırıyordu beni de işte bir şekilde kaçmıştım. Bir şeyler öğrenmeyi başarmış, benden de detayları istedi. Amy, balım. Dina apayrı bir zeka. Sen anlatmasan bile neyi anlatmadığını, niye anlatmadığını anlıyor. Dina'dan gerçekleri fazla saklayamazsın.
Amy: Ona git her şeyi anlat mı diyorsun?
F: Nefretini kazanmak istemiyorsan, evet.
Amy: Five ben nasıl anlatayım her şeyi? Ya benden daha da nefret ederse? Ya bizim aslında şans eseri karşılaşmadığımızı öğrendiğinde nefret ederse? Ben, ben bunu istemiyorum.
F: Seni anlayacağına eminim, balım. Git ve anlat. Hem senin arkanda kapıdan daha sağlam kocan var be!

Gülerek boynuma atıldı. Dengeyi sağlayamadığım için düşmüş bulunduk işte. Ben yerde sırt üstü yatıyorken o da üstümdeydi. Boynuma sarılmayı kesmiyordu. Ben de gülümseyerek tek kolumu beline sardım. Başımı boynuna gömüp küçük öpücükler bıraktım. Biliyorum. Huylanıyor.

Amy: Five! Yapma.
F: Niye? Huylandın mı?
Amy: Hıh.
F: Yapacağım ki.
Amy: Five elimde kalırsın.
F: Ben? Senin elinde? Kalacağım? Dina Hargreeves'dan alışığız biz karıcığım. Sökmez bize sizin dayaklarınız.
Amy: Var mısın bir dövüşe?
F: Amy. Kaşınma.
Amy: Eeeh, Dina'ya öğrettiğin gibi bana da dövüşmeyi öğret.
F: Bilmiyor musun?
Amy: Ucundan, azıcık biliyorum.
F: Olmadı şimdi bu. Senin en kısa sürede öğrenmen lazım.
Amy: Senin öğretmen şartıyla.
F: Bana şu an yavşanıyor gibi hissediyorum. Hala kollarımdasın biliyorsun değil mi?
Amy: Biliyorum tabii sevgilim.
F: Bana ciddi ciddi yavşıyorsun. Ama şunu unutmayın Amy Hargreeves, bu ilişki içinde yavşayabilecek tek kişi benim ve ben kalacağım. Ona göre ayağınızı denk alınız.

Evet sayın seyirciler. Five Hargreeves topu ağlara gönderdi ve gol! Durum Five Hargreeves, bir; Amy Hargreeves, bir.

F: Bu sefer düşürmeyi başardım, hm?
Amy: Başardınız tabii Bay Hargreeves.
F: O zaman bir tebrik öpücüğü alırım.
Amy: Az fırsatçı değilsin sen.
F: Ben bunu karıma kullandığım için inanılmaz memnunum. Hadii tebrik öpücüğüm nerede benim?

Yüzünde gülümsemesiyle dudaklarıma yaklaştı. Küçük bir öpücükten sonra kollarımdan kurtulup yatağa atladı. Evet, evet, atladı baya.

F:Utandın mı sen?
Amy: ne utanması be!

Yattığım yerden doğrulup yüzümde kocaman bir gülümsemeyle yatağa doğru ilerledim.

F: Eeeh kalk artık tamam.
Amy: Hıh. Kalkmıyorum.
F; Amy bokunu çıkarma. Kalk hadii!
Amy: Hıh.
F: Naz yapıyorsun yani. Hmm. Hiç, Dina'nın nazına da benzemiyor ki senin nazın.
Amy: Ne sandın?
F: Tamam tamam, sustum. Hadi ama ya. Bak gerçekten ben kaldırırım.
Amy: Of, iyi tamam.

Yatağın diğer tarafına oturup kalkmasını bekledim. Bana doğru dönünce direk dizime yattı.

Amy: Azıcık da ben yatayım dizlerine.
F: Dina'yı mı kıskandın sen?
Amy: Ucundan belki.
F: Ee benim çok işim var. Birine yaptığımı diğeri kıskanıyor. Ne yapacağım ben?
Amy: orasını burasını bilmem ben. Dina ile sürekli göt götesiniz. Yok onu kutla, yok bu kutla. Ne güzel ya! Her gün bir şeyiniz var. Ben de sap gibi kalıyorum.
F: Laflarına dikkat et, Amy. Dünün sinirini üstünden atmamışsın belli ki.
Amy: Yalan mı, Five? Senin karın o mu ben miyim belli değil. Bir şey olsa hemen sen ona koşuyorsun.
F: Sevgiye ihtiyacı olan bir çocuk olduğunu biliyorsun. Boşu boşuna edebiyat yapma bana.
Amy: O bok gibi bir çocukluk geçirdi de ben neydim? Mükemmel mi benim ki, Five?
F: Senin dayanabileceğin bir dalın vardı ve sen o dala sadece dayandın. Ama onun yoktu. Benim Dina'm tekti lan tekti! Amy... Bu sen değilsin. Sen bu değilsin.
Amy: Belki de hala içimde Dina'yı affedemiyorumdur.
F:, Affedemiyorsun öyle mi? Senin için ölüp biten kızı affedemiyor musun? Amy sana aşık olmam Dina'nın arkasından çekilip sadece sana dayanak olacağım anlamına gelmiyor. Bencillik etme.
Amy: Ben mi bencillik ediyorum? Gerçekler sana gerçekten bencillik gibi mi geliyor?

Sakin ol Five. Evet, sakin ol.

F: Bu sen değilsin. Tekrar ediyorum, bu sen değilsin, Amy. Hem de hiç olmadın. Benim karım bu değil.

Amy içli bir nefes çekip bana döndü.
Amy: İleride anne baba olacağız biz, Five. Çocuğunu da mı bırakıp sürekli Dina'nın yanına gideceksin?
F: Bir süre baba olmak istediğimi sanmıyorum, Amy.

Bu hayatta korku sizi en çok etkileyen faktörlerin en başında gelir. Geçmişiniz korkutur. Çocuğunuza farkında olmadan size davranıldığı gibi davranacağınızı düşünürsünüz. Ya sizi sevmezse diye. Hata yaparsanız kendinizi asla affedemezsiniz. İçinizdeki korku git gide sizi yiyip bitirir. En çok acıtan da kimsenin sizin yanınızda durup sizi anlamamasıdır. Tek başınıza verirsiniz o şavaşı. Tükenirsiniz, bitersiniz ama bunu çevreye gösteremezsiniz. Çok yara alırsınız, ölümün eşiğine gelirsiniz fakat kimse öldüğünüzü fark etmez.

Amy: Five. Dina arıyor.
F: Açsana, ne bekletiyorsun?

Amy telefonu açıp bana verdi.
F: Alo?
D: Abi! Ben bir bok yedim.
F: Neyin bokunu yedin yine, Dina?
D: Senin şu yurt dışından gelen kahvelerin kargosu var ya.
F: Ne olmuş kahvelerime?
D: Ben bunu arabaya koyuyordum arkadan Aidan geldi korkuttu beni bende paketi düşürdüm.
F: Ne yaptın, ne yaptın?
D: Ya abi bak sinirlenme hemen. Hallolur, hallederiz. Hem Aidan'ın suçu!
A: Benim ne suçum var be!
D: Korkuttun beni düştü işte!
F: Çocuk gibi kavga etmeyi kesin. Olan olmuş işte. Yenisini sipariş ederim ben.
A: Five'ın kafasına saksı düşmüş.
D: Kesinlikle saksı düşmüş. Ağzımıza çoktan sıçmış olması lazımdı.
F: Caz yapmayın da eve gelin.
D: Sen sana atacağım konuma gel asıl. Konuşacağız Five efendi, konuşacağız.
A: Ben seni bırakır oradan eve geçerim.
D: Aynen.
F: Lan siz neyin planını yaptınız?
D: Cenazenin abi. Oldu mu ha abiciğim?

Tam konuşacaktım ki Dina telefonu yüzüme kapattı.
F: Gıcık değil bu, gıcıklığın vücut bulmuş hali. Al telefonu sen de. Hazırlanacağım ben.
Amy: Nereye?
F: Bilmiyorum, Dina konum nereyi atarsa oraya.
Amy: gördün mü yine aynısını yapıyorsun.
F: Son uyarım. Abi kardeş arasına ben, Aidan ve Dina nasıl girmiyorsak sen de girmeyeceksin. Konu tartışmaya kapanmıştır.

Mahşerin 4 AtlısıTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang