18. BÖLÜM

575 33 3
                                    

Benim için çok anlam yüklü bir bölüm oldu. Medyada ki tavşan ailemizin yeni üyesi Merkür<3

Herşey çok yavaş geçse de hızlandırılmış gibi geliyordu sonunda. Hastaneden taburcu olmuştu Yaman ve evime gelmiştik. Evet kendi evime getirmek istemiştim kendisine orada daha iyi bakabileceğimi düşündüm. 2+1 evimde tatlış minik bir aile havası vardı Yaman geldiğinden beri.

"Boş bardakla bakışıyorsun şuan."

Evet, Yaman'la oturma odasında oturuyoduk.

"Ne!"

"Daldın diyorum, nereye daldın?"

"Kendimle konuşuyodum." Keşke bunu demeseydim beni şizofren zannedicek garibim.

"Şizofren misin, Güneş?"

"Aa az önce böyle diyeceğini de aklımdan geçirmiştim."

"Anlıyorum, sanırım eve gitsem iyi olucak." Garipsedi bu durumu sanırım.

"Yaa şaka yapıyorum" dedim en sahte doğrucu halimle, inanmadı zaten.

Koltuğun altında beyaz tüy yumağı görünce varlığını bir süredir unuttuğum tavşanımı hatırladım. Hemen Yaman'ın uzandığı koltuğun altına elimi uzattım.

"Güzelim sen iyisin dimi ben pek emin olamıyorum da."

"Tüy yumağını alıyorum Yaman bi dur."

Koltuğun altından çıkardığım tavşanımı havaya kaldırarak gösterdim ona ve sıkı sıkı sarıldım.

"Tavşan mı o?"

"Evet"

"O tavşan bu mu?"

"Hatırlıyor musun hâlâ?"

"Evet unutmam mümkün mü, kafanda tavşan kulaklı taç vardı ve yüzünü bu tavşanla kapatmıştın profilinde bu vardı sonra ben mesajına cevap verdikten sonra o fotoğrafı kaldırıp siyah ekran yaptın biraz daha samimi olunca kendi fotoğrafını koydun."

Ben olsam hiç umursamazdım bu ayrıntıları.

"E yuh ama en ufak ayrıntıyı bile kaçırma tamam mı!"

Elini tavşanı alabilmek için bana doğru uzattı tavşanı onun kucağına bıraktım ve nasıl sevdiğini izledim.

Bir anda yüzünde aptal bir sırıtma gülüşü belirdi ve kafasını iki yana salladı. Yüzüme bakdı bi anda ve noluyo der gibi bakan yüzümü görünce,

"Hastanede ki hemşireye olan bakışını da hatırlıyorum" dedi.

"Hipertimezi olabilir misin acaba?"

Güldü

"Ayrıca bakışlarımda hiçbir şey yoktu gayet normal baktım, bir anlam yüklemeyi kes."

Bir eliyle tavşanı göğsüne yasladı diğer elini saçlarına götürüp saçlarını karıştırdı.

"Aynen o yüzden hemşirenin eli bana değdiği gibi hemen yanıma gelip hemşirenin yapması gereken görevi üstlendin ve hemşirenin bana olan bakışını görünce kadının evini yakacakmışsın gibi bir ifade vardı."

Kucağına koyduğu tavşanımı hızlıca aldım.

"Alıyım tüy yumağımı senin bu hipertimezi hastalığın ona da geçmesin."

"Tavşanın adı tüy yumağı mı?"

"Hayır o lakabı, adı Merkür."

"Neden Merkür?"

"Güneş'e en yakın gezegen."
Yine yüzünde umursamaz ve beni ciddiye almayan o ifade belirdi ve bunu ilk tanıştığımız zamanlar da çok yapıyordu.

"Yaa yeter! Ciddiye al beni artık. Umursamadığını bu kadar belli etme!"

"Bunları da nerden çıkartıyorsun Güneş."

"Az önce soruna cevap verdiğimde beni ciddiye almıyormuş gibi bir ifade vardı yüzünde."

"Sadece Güneş'e en yakın olan gezegenin adını tavşanına verebileceğini düşünmemiştim ona şaşırdım."

Tavşanımı havaya kaldırıp yüzüne öpücükler kondurmaya başladım.

Yaman derin bir nefes verdi.

"Ayrıca seni bazen fazla ciddiye alıyorum umursuyorum aklının bile alamayacağı kadar."

"Hımm. Diyosun."

"Hıhı öyle."

"En sevdiğin hayvan tavşan dimi?"
Konuyu değiştirmek istiyor galiba, öyle yorumladım.

"Evet, senin?

"Aslan severim kurt ya da köpek falan."

"Ne yani köpek falan mı olmak isterdin?"

"Ne! Hayır tabi ki nerden çıktı bu?"

"Olmak istediğin hayvan en sevdiğin hayvan değil mi?"

"Hiç böyle düşünmemiştim, sen tavşan mı olmak isterdin?"

"Evet bu dünyaya tavşan olarak gelmek isterdim."

Tavşanımı mıncıklar gibi öpmeye devam ettim.

"Sanırım artık bende tavşan olmak istiyorum."

Kendi kendime bir kişiye daha tavşanı sevdirdim diye düşünürken Yaman yavaşça ayaklandı.

"Dinlenseydin, niye ayaklandın?"

"Su alıcam, oturmaktan yoruldum artık."

"İyi o zaman mutfak ilerde solda." Diye sessizce mırıldandım.

Tavşanımın kemirdiği şarj aletine bakıyordum, işlevini yitirmiş gibiydi.

Yaman mutfağa gireli sadece 2 dakika falan olmuştu ki hiç beklemediğim anda adımı Yaman'dan duydum.

"Güneş!"

Bir yere düştü ya da yarası acıdı diye düşünerek hızlıca kalktım koşarak mutfağa gittim. Mutfak kapısına dayanarak içeri bir göz attım ve Yaman fırının kapağını açmış içinden küflenmiş... küflenmiş keki çıkartıyordu.

"Güneş bu ne?"

"Nolmuş ki?"

"Daha ne olucak küflenmiş bu ve kötü kokuyor."

"Allah Allah, neden kötü kokuyor acaba düşünelim."

"Güneş dalga geçmeyi bırak ne zamandır burada bu kek?"

"Bir arkadaşın çocuğu için yapmıştım, fırında unutmuşum." Dedim sırıtarak. Bunu ben bile beklemiyordum kendimden.

"Bir gün kendini de bi yerlerde unutacaksın diye korkmaya başlıyorum."

"Seni tanıdıktan sonra unuttum zaten kendimi." Dedim sessizce duyamayacağı ses tonuyla.

"Ben hatırlatırım."

Siktir! Duymuştu.

--------------------

MAFYA SANRISI [YARI TEXTİNG]Where stories live. Discover now