19. BÖLÜM

437 29 0
                                    

Pek içime sinmedi ama sizi bölümsüz bırakmak istemedim.
🤭💓

Yaman bu evin içinde olduğu müddetçe aklım, fikrim ve hareketlerim asla eskisi gibi değildi. Kendimde ki değişikliklerin farkındaydım. Büyüyor muydum yoksa değiştim mi? 28 yaşındasın Güneş daha ne kadar büyüye bilirsin!

Yaman söylediğim şeyi duymuştu ve ben utançtan ne yapacağımı bilemeyip odamdan hiç çıkmamıştım. Yemek vakti gelince dışarıdan çorba ve tavuklu pilav söyleyip yemiştik o sırada keki yaparken ki maceralarımı anlatıyordum.

Saat ilerledikçe sabah erkenden kalkıp kusurlarımı gizlemek için yaptığım makyajı çıkartmak için banyoya gittim. Makyaj pamuğuna, makyaj çıkartma suyundan sıkıp yüzümü temizlemeye başladım. Yüzümün iyice temiz olduğuna kanaat getiremediğim için yüz sabunumla yüzümü köpürtüp ellerimle masaj yaparken.

Banyonun kapısında Yaman'ı gördüm elinde Merkür vardı beni izliyorlardı.
Başta garipsesem de yüzümü yıkayıp kuruladım elime krem alıp yüzüme masaj yaptım.

"Makyajsız halin de güzelmiş." Dedi hayretle.

"Ya gözüne dizine dursun be adam ben hep makyaj mı yapıyorum!"

"İki halin de aynı gib-" Devamını getirmesine izin vermeden elimi susması için kaldırdım.
Lambayı kapatıp salona doğru yürüdüm Yaman da arkamdan geliyordu.
Işıkları kapattım ve sadece televizyonun ve sokak lambasının ışığı aydınlatıyordu evi.

Koltuğa oturdum ve Yaman da yanıma oturdu televizyonla ilgileniyordu bende ona bakıyordum.

"Arada bana iltifat ettin kaçırdım sanma." Dedim. 32 diş gülümsedim.

"Bir iltifatım seni böyle mutlu ettiyse bundan sonra her lafımın arasına bir iltifat sıkıştırırım."

"Ya Yaman." Deyip dalgaya vurdum.

"He gülüm"
Dedi ve yanağıma kuvvetli ama bi o kadar da hafif bir öpücük bıraktı.

Yaman beni öptü. İlk defa beni öptü.
Aayy ayyy.

Aramızda ki bağı henüz anlamış değildim. Bir yalanın ortağı. Arkadaş. Sevgili. Emin değilim.

"Yaman napıyosun ya" Hâlâ şoktayım.

"Ne yapmışım ki, öptüm sadece." Paşam daha ne yapabilirsin ki zaten...

Utançtan elimi koyacak yer bulamadım ve ellerimle kollarımı sardım yanaklarımın kızardığını hissedebiliyorum.

"Ocakta yemeğim vardı." Bahanesiyle hızla mutfağa koşturdum.

"Sanki yemek yapmayı biliyorsun." Diye bağırdı arkamdan ve kahkaha attı ama ona cevap veremeyecek kadar kendimde değildim.

Mutfağa girip hemen camı açtım derin nefesler aldım elimi yanağıma koyup sadece o anı düşünüyordum. Kapının çalmasıyla kafamda ki düşünceleri bir kenara bırakıp kapıya doğru ilerledim.
Yaman benden önce davranıp kapıyı açmıştı. Kimi gördüyse ufak bi şok olmuştu yanına doğru gittim.

Karşımda takım elbise giymiş kır saçlı ve sakallı karizmatik denilebilecek boyutta yaşlı bir adam vardı. Yüz hatları fazlaca tanıdık geliyordu.

"Ne işin var burada?" Dedi Yaman.

"Oğlum. Seni buralarda mı bulacaktım!" Dalga geçiyordu.
Oğlum mu? Nerden yüz hatlarının tanıdık geldiğini şimdi anladım.

"Sadede gel." Sert ve netti.

"Nejat'ın evine ve holdinglerine adamlarını göndermişsin. Kaç kişi öldü, kaç kişi yaralandı haberin var mı senin? Şu ev için değer miydi gerçekten!"

Duyduklarımla sarsılmıştım kafamı Yaman'a çevirdim yüz hatları çok sert duruyordu gözleri hiç bana dönmedi önünde ki adama bakıyordu sadece.

"Evet yaptırdım ama sadece ev için değildi. Benim sevdiğim kadını kaçırdılar, beni vurdular ve inan kimin ölüp bittiği hiç umurumda değil."

Bir kez daha sevdiğim kadın dedi bana.

"Senin gözünü kör eden bu kız mı cidden!" Sesini biraz daha yükseltmişti, havaya kaldırdığı eli burnumun dibine gelmişti ve refleksle geri gitmiştim.

Yaman hemen babasının elini tutup ileri doğru savurdu.

"Çek lan elini! Sevgilime bir daha 'bu' diye hitap edersen seninde evini adamlarım basabilir haberin olsun."

Beni koruması her ne kadar hoşuma gitse de karşısında ki adam babasıydı. Sevmediği babası.

"Peki o halde Güneş'di dimi?" Diye sordu bana, kafamı olumlu anlamda salladım.

"Güneş birkaç günlük heves için başını yakma eğer birinizi korumam gerekirse bu kişi oğlum olur ve seni hatta aileni bile o ateşe gözümü kırpmadan atarım!"

Bu bir tehdit miydi? Ailemin beni korumak isteyeceğini mi düşünmüştü. Asla böyle bişey yapmazlardı.

"Tehdit mi ediyorsun lan! Yeter artık hadi defol git, hadi!" Elini hadi, hadi der gibi salladı. Kendi de babasını ciddiye almıyordu.

Kapıyı yüzüne kapatmaya yelteniyordu ki,

"Ha bu arada, dikkat et o ateşin içine seni kül diye gömmiyim."

Kapıyı kapattı.

Ben Yaman'a, Yaman da bana bakıyordu.

Ciddiyetim bir anda gidince üstüne bir de sinirim bozulunca kahkaha atmaya başladım. Deli gibi güldüm Yaman'a baktığım sıra da o da benim bu halime gülüyordu.

Bu halime şaşırmamıştı. Bekliyor gibiydi anlamış nasıl bir deli olduğumu.

Ufak çaplı gülme krizinden sonra ikimizde yattık. Yaman oturma odasında uyurken ben de yatağımdaydım.

"Bu saate kadar uyunur mu hadi küçük koala uyan."

Duyduğum sesle tek gözümü açtım Yaman hazırlanmış kafamda konuşuyordu.

"Git başımdan Yaman!"

Eline aldığı diğer yastığımla bana vurmaya başladı.

"Kalk hadi işimiz var seni mi beklicem."

"Yaman defoll!"
Saatlerce uyumak istiyorum.

Başımın altında ki yastığı alıp çift silah vurmaya başladı.

"Uyanman lazım uyuyan güzel." Derken kafama vurmuştu.

"Bu hiç adil bir savaş değil!" Diye yatakta dizlerimin üzerine kalktım. Elinden bir yastığı hızlıca alıp yüzüne vurmaya başladım.

"Demek bu savaşa sende ortak oluyorsun." Dedi ve kendini onayladı.
Birbirimize biraz daha yastıkla vurduktan sonra,

"Hadi yeter bu kadar oyun hazırlan çıkıyoruz." Dedi

Elinde ki yastığı yatağa bırakmak yerine yüzüme firlatınca dizlerimin üstünden yatağa geri düştüm.

Odamdan çıkmak için kapıya yönelince yerde duran terliğimi arkadan rastgele bir yerine fırlattım.
Yaman açmak üzere olduğu kapıya yüzünü çarptı.

Kendi içinde bişeyler mırıldandı ve arkasını döndü. Dönmeseydi keşke.

Kaşının hemen üstü ve aynı hizada olan yanağı hafif kızarmıştı ama o kızarıklığın morarıcağını biliyorduk.

-------------------

MAFYA SANRISI [YARI TEXTİNG]Where stories live. Discover now