'6'

7.2K 420 80
                                    

Aras Ali Keskin [Karahanlı]

Hızla o güzel mavi gözlerini gözlerimden ayırıp Serkan'a ilerledi. O Serkan'a serum takmakla meşgulken ben onu izliyordum. O gün ki gibi bana yakın olsun istedim bir an. O huzur veren vanilya kokusu burnuma dolsun istedim.

"Hemşire Hanım." Bir yandan artık ezberlediği işiyle uğraşırken bana döndü.

"Buyurun."

"Benim başım ağrıyor da, ağrı kesici serum takabilir misiniz?"

"Onun için muayene olmanız gerekiyor ama." Ya Allah Allah!

"Serkan'ı burada böyle tek bırakamam, psikolojik olarak iyi değil şu an. Yaraları çok sarsmış onu."

"Ne?! Pi-" ölümcül bakışlarımı Serkan'a çevirdiğimde sus pus oldu.

"Anladım, ben bir şekilde halledeceğim." Başımı salladım sadece ve inandırıcı olsun diye gözlerimi kapatıp başımı arkaya yasladım.

Bir süre sonra odadan çıktı.

"Piçe bak! Yaralarım çok sarsmış mış! Kızdan hoşlandı diye karizmamı çizdi ya! Karşında bordo bereli var lan senin!" Tek kaşım havalandı.

"Senin karşında ne var geri zekalı?! Çeşnici Başı mı?!" Gözlerini devirip saçlarını geri taradı.

Yaklaşık iki üç dakika sonra içeri girdi güzel gözlü. Elindeki serumla zafer gülümsemesi ile bana doğru yaklaştı.

"Kolunuzu sıyırın siz, ben hazırlayayım." Hızla deri ceketimi çıkarıp kolumu sıyırdım.

O serumu takmak için bana doğru eğildiğinde huzurla gözlerimi kapattım, ilk defa hissettiğim bu hisse bir o kadar yabancıyken bir o kadar da yakın gibiydim. Kafam karışıktı bir hayli...

Bu kadar erken hisler hissetmem de biraz saçmalıktı aslında.

Ben böyle hisler hissediyorum ama belki de kız sadece denk geldi olarak düşünüyordur, hiç bir şey hissetmiyordur...

Sevgilisi olabilir, böyle bir kızın sevgilisi olmaması imkansız zaten. O kadar güzeldi ki...

Benim bunu düşünmem en büyük hata gerçi. Ben buralara tek geldim, tek giderdim...

Şu yaşıma kadar ailem kabul etmedi beni, bu kız mı bu saatten sonra kabul edecekti?

Biraz komik!

🐺

Kendimi lojmana zor atmıştım, dinlenmem gerekiyordu. Yarın sabah akşama kadar eğitim yapardık büyük ihtimalle, oradan da Pusat yüzbaşıyla Mirza Bey'lere geçerdik sanırım...

Telefonum çalınca baktım kim arıyor diye, Pusat yüzbaşıydı. İyi adam lafın üstüne gelirmiş...

Yerimde doğruldum biraz.

"Emredin komutanım?"

"Acil görev emri geldi üsteğmen! Karargaha!" Hızla ceketimi alıp ayaklandım.

"Emredersiniz komutanım!" Evden çıktım koşarak, elimi cebime attım arabanın anahtarı için ama yoktu!

Koş Aras Ali, koş!

Allah'tan lojmana yakın karargah!

Dışardaki insanlar bu tazı koşuşuma bir kaç saniye de olsa durmuş bakıyorlardı.

Ne var?! Hiç mi göreve çağırılan adam görmediniz?!

Bir anda arkamdan bir sürü adım sesi gelmeye başladı, arkama döndüğümde timle karşılaştım. Kaşlarım çatıldı.

"Siz niye koşuyorsunuz lan?!"

"Görev emri geldi ya komutanım!" Dedi Serdar üsteğmen.

"Onu biliyorum! Neden arabayla gitmiyorsunuz?!"

"Araba sanayi de komutanım! Peki siz, siz neden arabayla gitmiyorsunuz?!"

"Anahtarını evde unuttum çünkü!" Şu halimize bak!

Çok şükür ki karargah gözükmüştü, hızla kapıya yönelince nöbetçi er bizi tanımamış olmalı ki silahını doğrulttu birden.

"Lan! Komutanım!" Dedi Eray önüme geçerken. Er komutanım lafını duyduğu an indirdi silahı.

"Komutanım ben özür dilerim! Vallaha tanıyamadım!"

"Aç kapıyı! Sonra görüşeceğim seninle!" Hızla kapıyı açınca içeri girdik. Arabadan inen Pusat yüzbaşı bizi sürü halinde görünce sesli bir sabır çekti.

"Hadi! Hadi! Düşman beklemez!" Başımızı sallayıp harekat odasına ilerledik.

Hadi bakalım!

Bu operasyondan ya sağ çıkacaktık ya sağ çıkacaktık!

🐺

ÇIKAARSIN AŞKOM YİAA

ERAY TAM BENİM KAFADAN YİAA

YİCM ÇOCUĞUMUU

HAÖSİLİ VE ŞEVREKLİ RÜYALARR

𝐀𝐫𝐚𝐬 𝐀𝐥𝐢 | 𝐆𝐞𝐫𝐜̧𝐞𝐤 𝐀𝐢𝐥𝐞𝐦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin