Ormanın Fısıltıları

881 37 5
                                    


Oy veren, yorumlarını esirgemeyen, kitabı okuma listelerine ekleyen herkese bol bol kalp gönderiyorum ❤️





" Her adım, bizi biraz daha kendimize yaklaştırır."





Markus ve Doktor, eve geldiklerinde yorgun ve endişeli görünüyorlardı. Doktor, sessizce yaraları sarmaya başladı. Her bir hareketi dikkatlice yaparken, odanın içinde sessizlik hakimdi. Daria'nın solgun yüzü, odanın atmosferine hüzün ve endişe katarak, içimizdeki belirsizliği daha da artırdı.

Doktorun yaptığı işlem sırasında odadaki sessizlik, zaman zaman kesilse de, herkesin içindeki endişenin farkındaydık. Daria'nın durumunun belirsizliği, odanın içinde bir gerginlik yaratıyordu. Her birimiz, Daria'nın iyileşeceğine dair umutlarımızı korumaya çalışıyorduk, ancak içimizdeki korku ve belirsizlik duyguları git gide artıyordu.

Doktorun ayrılmasının ardından, kutu konusunu tartışmaya başladık. Markus'un yüzündeki umutsuzluk ve hayal kırıklığı, odanın atmosferini sarsarak içimizdeki belirsizliği daha da büyüttü. Markus, elleriyle daire hareketi yaparak tılsımlı sözleri mırıldanmaya başladı, ancak Portal açılmadı. Her başarısız deneme, odadaki gerginliği artırarak içimizdeki umutsuzluğu derinleştirdi.

Markus'un denemeleri sonuçsuz kalınca, Keşişe döndü ve umutsuz bir şekilde, "Amca, sen dener misin?" diye sordu. Keşiş, sessizce Markus'un yanına yaklaştı ve denemeye başladı, ancak sonuç yine değişmedi. Odada, bir umutsuzluk ve endişe atmosferi hakimdi. Markus tekrar denedi, defalarca denedi, ama yine de Portal açılmadı. Her başarısız deneme, odadaki havayı ağırlaştırarak içimizdeki umutsuzluğu daha da derinleştirdi.

Markus'un umutsuzluğu ve heyecanı, odanın içinde adeta palpable bir hale geldi. "Lanet olsun!" diye haykırarak, odanın içinde yankılandı. "Tekrar denememe rağmen portal açılmıyor. Ne yapacağız şimdi?" Keşiş, "Neden Portal açamadığımızı anlamıyorum," dedi, endişeli bir sesle. Markus'un umutsuzluğu, odanın içinde adeta yoğun bir duygu atmosferi yaratarak herkesi etkisi altına aldı.

Markus'un umutsuzluğu karşısında, Keşiş sessizce düşündü. Markus, "Kutu çok gerekli mi?" diye sordu. "Bir umut belki hatırlatır," diye mırıldandım. Markus, umutsuzlukla başını salladı. "Boş ver o zaman," dedi. "Portal açamıyoruz. Kont'un şatosuna öyle elimizi kolumuzu sallayarak gidemeyiz. Kutu işini unut Eva. Olmadı Gabriel hayata yeni bir başlangıç yapsın. Yeniden sevin birbirinizi... Ama kutuyu unut." dedi.

Bu sözler, odadaki atmosferi daha da ağırlaştırarak içimizdeki umutsuzluğu derinleştirdi. "Ben bir söz verdim," diye tısladım. Öfkeyle ve korkuyla titriyordum, ancak geri adım atmamaya kararlıydım. "Ve sözümü tutacağım!" diye bağırarak, kapıyı arkamdan vurup çıktım. Markus telaşla, "Dur! Nereye gidiyorsun?!" diye bağırdı, ancak arkama dönmedim. Aksine, daha hızlı adımlarla köyün patika yolundan koşar adımlarla ilerleyerek ormanın derinliklerine daldım.

Ormanın gizemli ve karanlık atmosferi, adımlarımı hızlandırdıkça beni daha da içine çekiyordu. Yaprakların hışırtısı ve kuşların çırpınışı, etrafımdaki sessizliği yarıyor ancak içimdeki endişeyi susturamıyordu. Her adımım, kararlılığımı ve verdiğim sözü tutma isteğimi pekiştiriyordu.

Ormanın derinliklerine doğru ilerlerken, etrafımdaki doğanın güzelliği ve vahşi atmosferi bir araya gelerek içimi hem huzurla dolduruyor hem de gerginliğimi artırıyordu. Bir yandan Gabriel'in durumu, bir yandan da verdiğim sözün ağırlığı içimi sarıp sarmalıyordu.

Kontesin Laneti +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin