-3

26.5K 128 15
                                    

*Cara*

İzlediğimiz film hiç ilgi alanım değildi ama sırf Amber çok istediği için izlemeyi kabul etmiştim. Bir adam hayatını aşık olduğu kadın için feda etmek üzereydi. Peki ya neden gerçek hayatta böyleleriyle değilde piçlerle karşılaşılıyordu? Tanrıya şükürler olsun ki böyle bir şey yaşamamı gerektirecek duygularım olmamıştı.

Geleceğimi düşünmeye başladım. Mutlaka sonunda birisiyle evlenip çoluk çocuk sahibi olmak zorundaydım. Bir kız kısmı olarak bunun için can atmam gerekirken neden bu kadar bu işten kendimi uzak hissediyordum ki? Neden arkadaşlarım erkeklerin ne kadar ateşli olduğundan konuşurken hislerimde bir oynama olmuyordu?

Düşündüklerim yüzünden yüzüme anlamsız olan bir ifade yayılmış olacak ki Amber, "Filmi beğendiğinden emin misin?" diye sordu. Hafifçe kafamı sallayarak gülümsedim ve Amber'a doğru döndüm.

Güzel bir kızdı. Gerçekten çok güzeldi. Masmavi olan gözleri size sonsuz olan her şeyi hatırlatıyordu ama aynı zamanda onların eşi benzeri yoktu. Sarı ve her zaman sağlıklı gözüken saçları adeta onu sergiliyor gibiydi.

Buruk bir gülümseme ile aynı zamanda gözünden küçük bir damla düştü. Sanırım duygusal bir sahneyi kaçırmıştım.

Kafasını aniden bana döndürdüğünde gözünü kıvrak bir hareketle sildi ve ellerini dizlerine vurarak kalktı.

"Sanırım artık gitmem gerekiyor. Saat 11'e gelmek üzere."

Yayılmış olduğum koltuktan yediğim mısırın kırıntılarını silkeleyerek kalktım. Sanırım Amber gittikten sonra ilk yapmam gereken şey buralara süpürge tutmaktı yoksa annemi gece yatağımın üstüne çatık kaşlarla sinmiş bir şekilde düşünemiyordum.

"Kalmak istiyorsan kalabilirsin, hem annenler de yurt dışına çıkmış. Seni bağlayan bir şey yok."

"Ah, bunu isterdim ama ancak başka bir zaman olabilir."

Kafamı anladığımı belirterek salladım ve ona kapıya kadar eşlik ettim. Kapıyı açtım ve ayakkabılarını giymesini bekledim. İşi bittikten sonra ayağa kalktı ve, "Her şey için çok teşekkür ederim, Cara. Hayatımda yanımda olacak birine en ihtiyacım olduğu zamanlardı. Tekrar teşekkür ederim. İyi geceler."

Gülümsedim ve o gittikten sonra kapıyı kapattım.

Annemler yukarıda balkonda oturuyorlardı. Süpürge tutmak için iyi bir zaman olduğunu düşünerek kilerden süpürgeyi aldım ve elimde taşıyarak salona getirdim. Prize takıp çalıştırdım ve ardından kırıntıları temizledim. İşim bittikten sonra tekrar süpürgeyi kilere koydum.

Ardından tekrar salona gelerek bardakları, tabakları ve çöpleri mutfağa götürdüm. Tanrı aşkına, durumumuz gayet iyiyken neden bir yardımcı tutmak yerine hala böyle idare ediyorduk anlamıyordum.

Mutfaktaki işimi bitirdikten sonra karnımdan sesler geldiğini duyabiliyordum. Oysa ki bir mısır tabağını ve üç paket çikolatayı tek başıma yemiş sayılıyordum çünkü Amber fazla yememişti. Böyle insanlara karşı zaman zaman hayretler içerisinde kalabiliyordum. Nasıl yememeyi başarabiliyorlardı ki?

Buzdolabını açarak gözüme kestirdiğim nutellayı elime aldım. Elime de bir tane kaşık aldıktan sonra ayakta nutellayı yemeye başladım. Bu dünyadaki beni en hızlı mutlu edebilen tek şey nutellaydı sanırım.

Nutellayı yarıladıktan sonra buzdolabına geri koydum ve yatmak üzere odama gidicektim ki mutfağın kapısının orda dikilip bana sırıtarak bakan annemle babamı gördüm.

LEZBİYEN.Where stories live. Discover now