-5

14.2K 116 13
                                    

Multimedia Mark.

-Yeniden merhabalar. Okuyucu sayısı 500'e ayak bastığında, sınır koymaya başlayacağım. Oylarınızı eksik etmemenizi rica ediyorum. İyi okumalar.

*Cara*

Cesaretimi tam anlamıyla toplayınca, kapıyı çaldım.

Kimse açmamıştı.

Biraz daha bekledikten sonra tekrar çaldım ve gördüğüm manzara karşısında buraya hiç gelmemiş olmayı diledim. Jack bornozuyla birlikte kapıda dikiliyordu.

"Ne var?"

Kimseyle uğraşıcak halde değildim, kendimi büyük bir savaştan daha yeni çıkmış gibi hissediyordum. Bitkin ve halsizdim.

"Burası Amber'ın evi. Bana onu çağır."

Bu söylediğimden sonra, yüzüne yine o sinir olduğum sırıtışı yerleştirdi. "Ah, güzelim. Kendisi biraz meşgulde, benimle idare etmek zorundasın."

Tabii, Jack bornozuyla birlikteydi ve Amber da meşguldü. Ne yaptıklarını tahmin bile etmek istemiyordum. Nedense boğazımda bir yumru oluşmuştu ve bunu sindirmekte zorlanmıştım.

Jack'in arkasından Amber çıkınca, ilgimi ona verdim. Şükürler olsun ki onun üstünde normal kıyafetler vardı. Jack'e bakmadan, "Bizi yalnız bırak." dedim. Amber da meraklı gözlerle bana bakıyordu, bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamış gibiydi.

Jack biraz tereddüt etse de Amber'ın yanağına öpücük bırakarak, "Seni içeride bekliyorum bebeğim." dedi. Kesinlile bir ödül töreni düzenlenip Jack'e dünyanın en yavşak erkeği ödülü verilmeliydi.

Amber, Jack gittikten sonra biraz daha bana yaklaşarak içinde endişe barındıran gözleriyle bakmaya başladı. Neler olduğunu söylememi bekliyordu. Tanrım, gerçekten o kadar güzeldi ki. Eğer elimde olsaydı anı durdurup ona hayatımın sonuna kadar böyle bakardım, buna emindim.

"Yürüyebilir miyiz?"

Sorduğum soru karşısında Amber kafasını arkaya çevirip eve baktı. Anlaşılan biricik Jack'ini yalnız bırakma tarafı değildi fakat yinede kapıyı yavaşça kapatıp kafasını olumlu yönde salladı.

Bomboş yolda amaçsızca ilerlerken konuşmaya başladım.

"Söyleyeceklerimden önce sadece senin mutluluğunu istediğimi bilmeni istiyorum."

Amber kafasını sallamakla yetindi. Bugün konuşmama kararı almış gibi gözüküyordu.

"Jack'e güvenmemelisin." dedim ve ardından dün gece yaşanan her şeyi anlattım.

Amber kafasını olumsuz yönde sallayarak ağlamaya başladı. Ağlarken bile melekler kadar saf gözüküyordu. Ve bir o kadar da güzel.

"Cara, sana inanmak istemiyorum."

Çaresizce ağlayan Amber'a sarıldım. Buna ihtiyacı vardı, buna ihtiyacım vardı.

Ona sımsıkı sarılıyordum ve çok geçmeden Amber' da bana karşılık verdi. Bedeninin sıcaklığı şimdiye kadar ki her üşüdüğümde ısınmaya çalıştığım şeylerden daha çabuk ısıtmıştı içimi. Rüzgar, bir armağan gibi Amber'ın saçlarını burnuma sürtüyordu ve kokusunu almamı sağlıyordu.

"Ağlama, bebeğim. Bunun olacağını ikimizde biliyorduk, öyle değil mi? Lütfen ağlama."

Hâlâ sarılıyorduk ve ben onu incitmekten korkar hale gelmiştim. Bir an tereddüt edip ondan ayrılmayı denesem de Amber izin vermemişti.

LEZBİYEN.Where stories live. Discover now