-6

10K 115 6
                                    

1 sene sonra...

*Cara*

Ayaklarım yerden kesildi ve Mark tekrar beni havada döndürmeye başladı. Gülüşlerim esen hava yüzünden uçan saçlarımla birlikte birbirine karışıyordu. Başım hafiften dönmeye başladığında Mark'ın omuzlarını biraz daha sıktım ve beni bırakması için sinyal verdim. Fakat anlamıyordu, sadece yüzüme bakıyor ve beyaz dişlerini göstererek gülümsüyordu.

"Birazdan üstüne kusacağım."

Bırakmadan önce dudağıma bir öpücük kondurdu.

Tekrardan yürümeye başladık ve insanların bize "Ah, çok tatlılar." der gibi bakmaları beni hem utandırıyor hem de mutlu ediyordu. Bu benim ilk ilişkimdi, gerçekten ilk ilişkimdi.

"Bugün hiç kahve içmedim."

Mark enerjik bir şekilde yürürken ona yetişmekte zorlanıyordum. Bundan dolayı da dediğini zorlukla duymuştum.

Aslında onunla sokakta yürürken hiç el ele tutuşmazdık çünkü ben başında ona bana bunların hiç samimi gelmediğini söylemiştim. Sadece arada sırada beni döndürüyordu ve dudağımdan öpüyordu, ilişkimizi süsleyen tek şey bunlardı.

"Ah, bende. Kesinlikle Starbucks'a gitmeliyiz."

Mark'a sonunda yetişdiğimde nefes nefese kalmıştım.

1 sene önce...

*Amber*

Söylediğim şeyle birlikte gözleri dolan Cara sadece gözlerimin içine bakıyordu. Uzun süre sonra sessizliğini bozdu.

"Bana bu konu hakkında ciddi olmadığını söyle."

Ve gözünden bir damla düşmüştü bile.

"Üzgünüm, Cara. Ama biliyorsun, gitmem gerekiyor. Artık burada yaşamak istemiyorum."

Şuan ona karşı nedensiz bir şekilde kendimi mahçup hissediyordum. Kendimi iyi hissetmem için herkesten fazla çabalamıştı, herkesten. Ve ben sanırım ona kötü duygulardan başka bir şey verememiştim.

"Ben hiç düşünmemiştim. Jack'i doğup büyüdüğün bir ülkeyi terk edicek kadar sevdiğini hiç düşünmemiştim."

Söylediği şeyle birlikte kendime bile itiraf edemediğim şeyleri bir soğuk su gibi yüzüme çarpmıştı. Oysa ben kendimi bu ülkeyi kendi iyiliğim için terk ettiğime inandırmıştım.

Normalde Cara'ya sarılmak istiyordum ama şuan nedensiz bir şekilde içimden bu isteğim uçup gitmişti. Sadece veda etmeliydim ve gitmeliydim. Bu herkes için en iyisi olacaktı.

"Belki seni tekrardan göremem. Okul kayıtları ve daha birçok şey hazır."

Cara histerik bir şekilde gülerek bana karşılık verdi. Ah, ağlaması daha kötü bir hale gelmişti. Onu hiç ağlarken görmemiştim bu yüzden bu durum afallamama neden olmuştu.

"Hiçbir fikrin yok, olmadı da."

Dediği şeyi anlamadığım için yüzümü buruşturdum.

"Seni ne kadar sevdiğim hakkında hiçbir fikre sahip değilsin."

Tekrardan konuştuğunda sesi her zamankinden daha kısık çıkmıştı. Ah, tabii ki de bende onu seviyordum ama bende bir hayata sahiptim.

"Bak, biliyorum. Biz gerçekten birbirini çok seven arkad-"

"Hayır, arkadaş deme, tamam mı? Yeter, Amber. Git ve umduğun hayata sahip ol. Sana engel olmayacağım. Bir erkek için diğer tüm güzel anılarını geride bırak ve bunu yaparken bir saniye bile düşünme."

Benim gitme işimin onu bu kadar sinirlendireceğini hiç hayal etmemiştim.

Gürültülü ve sert bir şekilde sandalyeden kalkarak gitmişti.

Ah, bende onu özleyecektim.

~Günümüzden devam~

Kahvemi yudumlarken Mark güneş gözlüğünü çıkardı ve ardından masaya koydu. O da kahvesinden bir yudum aldı ve ardından geri bıraktı. Onu seviyordum, en ihtiyacım olan zamanda beni yalnız bırakmamıştı. Ama aynı zamanda bunun asla aşk olmadığının da farkındaydım. Onun da bana aşık olduğunu zannetmiyordum, sadece birbirimizi seviyorduk ve değer veriyorduk.

"Amber'dan bir haber var mı?"

Söylediği şeyle birlikte kalbim yıkıma uğradı ve ağzımda acı bir tat belirdi.

Kaşlarımı çattığımda gözlerimi kaçırdım. Sadece kafamı olumsuz anlamda sallamakla yetindim. Ah, bu gerçekten çok ağırdı. Onu çok özlemiştim.

"Ah, bebeğim. Özür dilerim, bu konuyu açmamalıydım."

Mark halimi az çok anlamıştı.

Amber gittiğinden beri telefonda bile konuşmamıştık. Beni hiç aramamıştı ya da mesaj bırakmamıştı. Kalbim gerçekten fazlasıyla kırıktı, fazlasıyla.

Kahvemden son yudumu aldım.

"Kalkalım mı Mark? Annemle zaman geçirmeliyim. Onu çok ihmal ettim."

Mark kafasını salladı ve ardından gözlüklerini tekrar taktı. Kalktıktan sonra hesabı ödedik ve arabaya doğru yürümeye başladık.

Mark'ın arabasının önüne geldiğimizde kilidi açtı ve bende yolcu koltuğunun kapısını açarak içeri oturdum ve ardından kapattım. O da sürücü koltuğuna oturduktan sonra arabayı çalıştırdı.

Evime varmıştık. Mark'a döndüm.

"Teşekkür ederim Mark, daha sonra görüşürüz."

Mark beni öpmek için koltuğuma doğru eğildiğinde geri çekildim. Şuan hiç sırası değildi ve zaten bunu ona birçok kez yapıyordum.

Havayı bozmak istemediği için gülümsemeyi tercih etmişti.

"Seni seviyorum Cara, görüşürüz."

Her zamanki gibi ona cevap vermeden gülümsedim. İşte eğer bunun anlamı bir ilişkiye denk geliyorsa, biz ilişki yaşıyorduk.

Arabadan kapısını açarak yavaşça indim ve kapattım. Mark tekrar gülümsedikten sonra normalden daha hızlı bir şekilde arabayla birlikte yanımdan uzaklaştı. Belki bozulmuş olabilirdi fakat zaten her günün sonunda bu oluyordu ve ben buna alışmıştım.

Birkaç adımımdan sonra evin kapısına vardım ve anahtarla açtıktan sonra arkamdan kapattım. Ayakkabılarımı çıkardıktan sonra salona gittim. Annem ve babam koltukta yüzlerinde güller açmış bir şekilde oturuyorlardı. Mutlu gözüküyorlardı ve ben hiçbir şekilde nedenini bilmiyordum.

Onlara uyum sağlayabilmek için gülümsedim fakat kesinlikle bunun arkasında bir soru işareti olduğunu belli etmiştim.

"Hoşgeldin tatlım, biraz otursana. Sana söylememiz gereken bir şey var."
Annemin sesi salonu doldurduğunda koltuğa oturdum.

"Bebeğim, buna çok sevineceksin. Amber geri dönmüş. Annesi oraya uyum sağlayamadıgını ve birçok şeyi söyledi. Az önce telefonda konuşmuştuk ve onlara gidebileceğini de söyledi."

Ve uzun zaman sonra gerçek anlamda nefes aldığımı hissetmiştim.

-Beklettim biliyorum, bu bölümde aceleye geldi fakat gerçekten meşguldüm. Boş zamanım olduğunda oturup yazabildim ancak. Sizi gerçekten çok seviyorum, hikayenin bu sıralar fazla artış gösterdiğinin farkındayım ve gerçekten çok çok çok fazla mutluyum. Uzun zaman sonra tekrardan başardığımı hissediyorum, umarım yanılmam.

Hikaye 500'e ayak bastığında sınır koymaya başlayacağımı dile getirmiştim ve bunu çoktan geçti bile. 20 vote olmadan bölüm gelmeyecek, bilginize. Tekrardan çok çok teşekkür ederim, kendinize çok iyi bakın.





LEZBİYEN.Où les histoires vivent. Découvrez maintenant