-+!.2.!+-

1.6K 94 51
                                    

Luhan soluk soluğa evine döndü, göğsünde çalıntı mücevherleri tutuyordu. Korkudan neredeyse titriyordu çünkü yüreği ağzındaydı, az kalsın polislere yakalanıyordu.

Ayakkabılarını çıkarıp kendini yatağa bıraktı, öğleyi geçmişti ve Luhan daha dinlenmemişti bile!

Xiumin'in inanılmaz nutuklarından sonra ayaklanıp hırsızlar semtine yol aldı. Apartmanlarına fazla uzak değildi ama çok berbat bir yerdi. Yaşlı Bong'un dükkanına girip oldukça alçak olan tabureye oturdu.

"Ne getirdin Luhan?"

Burnunu çekip cebindekileri gösterdi "950 Yuan(150$)" ellerini ceplerine sokup konuya girdi Luhan.

"Ancak 650 Yuan veririm"

Luhan gözlerini irileştirdi "Çok az!"

Adam omuz silkti "İstiyorsan pazarı dolaşıp başka bir alıcı bul, geri döndüğünde fiyat azalmış olacak"

"800 Yuan?"

"650"

"750?"

"650"

"750?"

"650 dedim Luhan!"

Kaşlarını sinirle çatıp ayağa kalktı "Parayı ver!" ufak taburesinde oturup kıç büyüten pis adam gerçek bir soyguncu idi!

Banknotları alıp cebine koyduktan sonra geleneksel biçimde dizayn edilmiş kırmızı ağırlıklı eski dükkandan çıkıp asık yüzle ince paltosuna daha fazla sokuldu. Lanet hava soğuyordu ve acımasız adam alış fiyatlarını dibe indirmişti. Adamın aynı mücevherleri en az 3 katı fiyatına satacağından emindi Luhan.

*

Ertesi sabah Lay yine ofis yolundaydı. Bugün işleri bitirip gerekli evrakları kopyalamayı ve geri dönmemek üzere gitmeyi diliyordu.

İsteklerini gerçekleştirip işlek caddeleri geçip ağır kokulu çin lokantasına girdi. Önceden kiralanmış ufak bölmeye oturup karşısındaki adamı eğilerek selamladı.

Orta yaşlı adam Lay'in fincanına yeşil çay koyarken "Hallettin mi?" diye sordu.

Lay çantasından dosya kopyalarını çıkarıp masanın üstüne koydu. "Evet bay Lui"

Diğeri dudaklarını memnuniyetle kıvırıp baştan sona alt alta dizili rakamlar ve kodlamalara baktı "Güzel iş..." kağıtları kendi çantasına yerleştirip ufak bir zarf uzattı "Anlaştığımız gibi 100.000 Yuan(15.800$)"

Lay nezaketen çayını içip zarfı aldı, başıyla selam verip oradan çıktı.

*

"Lanet olsun... fakirlik içinde yaşıyorum teyze" güldü. Sokak çadırında içki içerken söylediklerinde o kadar da haksız değildi. Kıçını dikene batırıp ev soymuştu ve aldığı para ona anca bir hafta yeterdi, yakalanma korkusu olmasaydı Xiumin'in dükkanında satardı mücevherleri.

Tıslayıp bardağı kenara itti, şişeden içecekti!

*

"Hay işine çomak soktuğumun piç yavruları" güvenlik kayıtlarında anlık gölge gibi görünen hırsızı bulmak imkansız görünüyordu. Kris kaş çatmaktan alnının kırıştığını biliyordu, o hırsızı bulup başına iş çıkardığı için kendi pataklamak istiyordu.

"Kahve getirdim komiserim" polis memuru Chen dumanı tüten karton bardağını dağınık büronun üstüne koydu.

"Başlarım kahvene!" aniden ayağa kalkıp ceketini aldı Kris "Ben eve gidiyorum buralarına sen bak"

Antika(M)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin