-+!.5.!+-

1.3K 72 51
                                    


"Burası gerçekten güvenli mi?" emniyet kemerini çözerken sordu Luhan.

"Endişe etme artık. Bu evi kimse bulamayacak, emekli bir tarih öğretmeni adına kayıtlı"

"Tao bizi ihbar etmiş olabilir"

"Neden yapsın? Sürekli diken üstünde durma" boya kutusunu alıp Luhan'ın elini tuttu "Yanında. Ben. Varım!"

Sönükçe gülümsedi. İnsanlar Lay'in düşündüğü kadar güvenilir değildi. "Seni seviyorum"

"Ben de seni Luhan" dudaklarını mutlulukla öptü, sahte duygulara ihtiyacı olduğundan mı uyum sağlıyordu yoksa harbiden inanıp seviyor muydu? İş ve kişiliği baya zıttı.

*

Chen parmaklıkların kilidini açıp kapıyı çekti.

"Peşini bıraktığımı sanma" duvara yaslanıp Xiumin'e dik bakıyordu Kris.

"Kanunsuz iş yapmadım... dava etme hakkım var"

Chen olayı yumuşatmak için ağzını açmışken komiseri kapattı "Dava edip pisliğini ortaya atacak kadar geri zekalı değilsindir? Dosyalar kapandı, sen ve arkadaşınla ilgili olan. Söyle ona kaçmasın"

Dik bakışlara karşı yapabileceği tek şey göz kaçırmaktı. "Artık gidebilir miyim?"

"Oh, tabi. Bu taraftan" yol gösterdi Chen.

"Sadece gel Luhan... beni daha fazla kızdırma!"

*

Akşam vakti Luhan başını Lay'in göğsüne yaslamış televizyondan haberleri izliyordu. Yeni boyadığı siyah saçlarında gezinen parmaklar huzur veriyordu.

"Yarın sana kıyafet almak için dışarı çıkalım"

"Neden? Seninkiler bana tam uyuyor"

Lay gülümsedi "1-2 beden daha küçük olsunlar sadece"

"Paylaşmak istemiyor musun?"

"Kolay üşüyen birisin Luhan, kalın kışlıklar almalıyız. Benimkilerin boynu fazla açık..." duraksadı.

Luhan'ın boynunda yeni fark ettiği bir kızarıklık vardı, kendisinin yapmadığına kesinlikle emindi. Acımasızca ısırılmış, diş morlukları vardı. Asla bu kadar sert olmamıştı ona karşı.

"Sürekli bana sarılıyorsun, seninleyken kalın giysilere ihtiyacım yok"

"Luhan..." saçlarla oynayan parmaklar durmuştu, sormak istemiyordu, felaket düşüncelere inanmadan yapabilecek miydi?

"Hm? Söyle bay giysi kıskanan" kıkırdadı fakat ciddi hava seziyordu.

"Boynun-" telefon çalınca susmuştu. Ayağa kalkıp arayan kişiye baktı "Efendim Tao?... Geçen seferki gibi olmasın, daha bekleyebilirim... tamam... yarın mı? Sanki çok erken, hepsi aceleci... peki"

Telefonu kapadı. Tırnağını biraz kemirip duraksadı.

"Ne istiyormuş?"

"İş bulmuş, yarın adamla görüşeceğim" kasten veya değil Lay diğerine daha soğuk davranmıştı.

"Bu kez seninle geleyim?"

"Hayır, Tao'yla kalıp bekleyeceksin" kafası altüst olmuştu.

"İstemiyorum Lay" koluna sarılıp elini tuttu "Masanızda sessizce dururum"

"O zaman evde kal"

"Korkuyorum, sensiz kalamam. Yan masanızda beklerim"

Lay kolunu çekti "Neden hep yanımda durmak istiyorsun! Düşüncelerin ne?"

Antika(M)✔Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang