24.BÖLÜM-YETİMLER YUVALARINA KAVUŞUYOR

78 20 6
                                    


24.BÖLÜM

YETİMLER YUVALARINA KAVUŞUYOR

Öfkeli Güneş; Rusya'ya gittiği zaman kimliksiz olarak katıldığı bir davette, dünyaya geldiğinden beri ilk kez, Ufuk ülkesindeki kadın ikaruslara benzeyen biriyle karşılaştı. Beyaz Rus olan kadın soylu bir aileye mensuptu ve bir büyükelçi ile evliydi. Büyük bir arzu ile güçlerini kullanarak boşanmalarını sağladı. Kadına karşı, hiçbir duygu beslememesine rağmen, kendi cinsine benzer biriyle yaşama isteği Öfkeli Güneşi sarhoş etmişti. Bilinçsiz bir zihinle kendisi ile birlikte yaşamaya başlayan kadına hakaret edip aşağıladıkça gururu besleniyor içindeki yaralar bir parçacık iyileşiyormuş gibi hissediyordu.

AMERİKA

Amerika'da patlayan krizle Ufuk ülkesi insanları artık durumun hiçte normal olmadığını ve dünyadaki ikarusların raporları ışığında, derhal müdahale edilmesi gerektiğine karar verdiler.

Araştırmaları günlerce, aylarca sürdü. Olayları görüyor ancak nedenini anlayamıyorlardı. Dünyada daha önce de bu tür krizler patlak vermiş ancak devletlerin ve akil insanların müdahalesi ile yavaş yavaş ta olsa sona erdirilmiş bu kadar vahim durumlar yaşanmamıştı.

Ufuk ülkesi sonunda çocukları görebildi. Onlar; karşı koyuyor, direniyor ve etkilenmiyorlardı. Böylece oluşturulan plan yürürlüğe kondu.

YENİ BİR YUVA

Bir gece önce, dünyada çeşitli ülkelerde yaşayan on yedi ikarus ailesinin konuğu; başkan ve on dokuz karar kurulu üyesiydi. Gerekli talimatlar verilmiş son durumla ilgili mütalaalar yapılmıştı.

Şahin Pençesi, kimsesizler yurdundan istenebilecek evrakları son kez kontrol edip çantaya yerleştirirken merdivenlerden inen Kiraz çiçeği, ayakkabılarını giyip beklemeye başlamıştı bile. Heyecandan içleri titreyerek kapıdan çıkıp, Güney Kunsham istasyonuna doğru yürüdüler.

Hızlı trene binip koltuklarına yerleştiler. Zihin sesleriyle durum değerlendirmesi yapıp birbirlerine aksilik olmaması adına iyi dileklerini aktardıktan sonra sessizlik içinde geçtikleri yerlerin manzarasını seyretmeye başladılar.

Tren tam zamanında Yangzhou'daydı. Daha önce buraya gelmek için nedenleri olmadığından şehre yabancıydılar. Ancak soru sordukları herkes büyük bir nezaketle yardımcı olmaya çalıştığı için kolayca kimsesiz çocuklar yurdunu buldular.

Danışmadaki suratsız görevli, çifti önce gözleriyle tarttıktan sonra gözlüklerinin üzerinden baktı;

-Size nasıl yardımcı olabilirim? Ziyaret için mi gelmiştiniz.?

Kiraz çiçeği en sevimli tebessümünü yüzüne yerleştirip anaç bir tavırla "hayır yavrucuğum" dedi; Biz gazetedeki yazıyı okuduk da. Gerçekten çok üzgünüz. Sizlere yardımcı olabileceğimizi düşündük.

Kadın kaşlarını çatarak ellerini önündeki standın üzerine koydu;

-Yazımı? Ne yazısı? Yurdumuz kimseden yardım isteğinde falan bulunmadı. Ayrıca böyle bir şeye de ihtiyacımız yok.

İkarus üzüntülü bir tavırla ellerini ovalayıp dururken kocasına döndü, fısıltıyla "yanlış bir şey söylemedim ya" dedi; -Derdimi anlatamıyorum galiba. Sende bir şeyler söylesene!

Adam başıyla tekrar selam verip "kusura bakmayın evladım" dedi; karımın işleri arap saçına çevirmede üstüne yoktur. Biz başvuruda bulunmak için gelmiştik.

Kocası tatlı tatlı konuşurken Kiraz Çiçeği'de, kendi oluşturdukları gazetenin, özellikle katlanmış sayfasını görevlinin okuyabileceği şekilde çevirerek yavaşça standın üzerine koymuştu. Görevli gazetede büyük puntolarla yazılan haberi okuyup yutkundu. Bir süre ne yapacağını bilmez bir tavırla koridorun nihayetindeki kapıya baktı, tekrar yazıyı okudu. Sonunda kararını vermişti. İki ikarusa duvar dibine dizilmiş sandalyeleri gösterdi.

UFUK ÜLKESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin