3 - Portakal Kabuğu

3K 218 17
                                    

Aslı'yı mesai çıkışıma çağırdım. İki bardak kahve ve iki dilim kekle oturduğu masaya gittim. Önlüğümü çıkardım, sandalyeye astım. Karşısına oturdum. Gülümsedim.

-Nasılsın?

Aslı da gülümsemeye çalıştı.

-İyiyim, yani iyi sayılırım. Ben sana bir şey soracağım. Geçen çarşamba öğle saatlerinde Yiğit buraya geldi mi?

Biraz düşündüm.

-Saati hatırlamıyorum tam ama gelmişti sanırsam. N'oldu ki?

Aslı'nın suratından bir hayal kırıklığı ifadesi geldi geçti.

-Ne oldu Aslı?

-Ya o gün biraz canım sıkkındı bir hocayla tartıştığım için. Aradım, Yiğit'i yanıma çağırdım. Bütün gün dersim var dedi gelmedi.

Kalbim kırıldı. Sanki yalanı söyleyen Yiğit değil de benmişim gibi üzüldüm.

-Nerden tahmin ettin buraya geldiğini?

Aslı buruk bi şekilde gülümsedi.

Aslı bana kötü davranmadıkça ben kendimi daha kötü hissettim. Eğer ben Yiğit'e karşı daha sert daha kaba ne bileyim daha kırıcı olsaydım belki böyle olmazdı.

-Ben ne diyeceğimi bilemiyorum Aslı.

-Senin diyebileceğin bre şey yok zaten.

Düşündüm. Kendimi tutamadım, sormam gerekiyordu.

-Aslı... Sence benim de suçum olabilir mi? Sence buraya geldiğinde kovmam mı gerekiyordu? Ben sürekli umut mu veriyorum ona vermediğimi sanarken?

-Sen onu kovsan da sana gelmiş olacaktı, bana yalan söylemiş olacaktı. Bizim ilişkimizi bozan sen değilsin ama evet. Yiğit'in kalbini bir kez daha kırman sonra da bir daha konuşmaman gerek bana sorarsan. Yiğit sana aşık ve ona tek kelime etmen bile ona umut veriyor.

-Aslı özür dilerim.

Aslı gülümsedi.

-Yapılabilecek bir şey yok.

Benim için yapılcak bi şey kaldı, şimdi sıra onu yapmakta.

***

-Yiğit konuşmamız lazım.

-Ne oldu? Sesin sinirli geliyor.

-Sinirliyim çünkü. Ne zamana bizim evin oradaki kafede olabilirsin?

Yarım saat sonra karşılıklı oturuyorduk.

-Neden Aslı'ya dersim var diyip benim yanıma geldin?

Yiğit şaşırdı.

-Efendim?

-Ya neyse beni o kısmı ilgilendirmiyor. Söyleyeceğin herhangi bir şeyle ya da itirafla ilgilenmiyorum.

Sert ol Zeynep.

-Bak Yiğit. Ben seni sevmiyorum. Hiç bir zaman da sevmeyeceğim.

Yiğit'in kaşları çatıldı, sinirlendi.

-Neden böyle konuşma gereği hissettin sen? Beni buraya bunun için mi çağırdın?

Sert ol. Lüzumsuzca sert. Gereksizce sert. Fazlasıyla sert.

-Aramızda her şey net olsun istedim. Seni sevmiyorum Yiğit. Benden medet ummayı bırak.

Yiğit sinirle masadan kalktı.

-Sen kendini ne sanıyorsun ya? Senden neden bir şey umayım ben?

Bir şeyler daha söyleyecekti ama kendine hakim oldu. Sinirle çıkıp gitti.

Kime Ne?Where stories live. Discover now