16 - Düş

2.2K 161 28
                                    

Müjdemi isterim!

Çekimler bitti.

Zor oldu, canımı çıkardı ama bitti.

Dersler de bitti gibi. Yarısından çoğunu geçtim, okulu uzatmama gerek kalmayacak.

İki aydır gecem gündüzüme karıştı, bazen iki gün boyunca uyumadım, bazen sette ders çalıştım, bazen derslerde senaryo ezberledim ama başardım.

Akademik kariyerim zirveye doğru ilerlerken gerçek olamayacak kadar güzel, tam tamına İKİ adet gelişme daha oldu.

İlki şu: Filmimiz "Düş" Fransa'da Cannes film festivalinde gösterilecek filmler arasına seçildi!

3 gün sonra resmen Fransa'ya uçuyoruz, gösterime ve basın toplantısına katılabilmek için.

İkinci büyük gelişme ise Fatih'in bahsettiği Londra'daki okuldan bursla beraber kabulümün gelmesi. Hem de dil kursu dahil. Fatih bana bunu söylediğinde önce inanamadım. Çok sevindim. Sonra "Haziran başında gitmen gerekecek Londra'ya" dedi.

Bu yazın başında.

Bir aydan az bir süre içinde.

Ömür beni 3 aydır beklemişken, yazın hiç ayrılmayacağımızı düşünürken...

"Hadi, ben 1 yıl daha yokum koçum" demek.

Peki sevgilisi için böyle bir fırsatı tepen kız olabilir miyim ben? Ama sevgili dediğimiz kişi öyle basit bir sevgili değil ki.

Ömür.

Hayallerimin bile ötesinde bir gerçeklikte, imkansızla mümkünün buluştuğu yerde, canımın ta içinde, aşktan da öte, serserim benim deli dolu sevgilim.

Ben bunu sevdiğime nasıl yaparım?

Ona 1 yıl daha buralarda olmayacağımı söylediğimde gözlerinde göreceğim hayalkırıklığına nasıl dayanabilirim?

Onu geçtim "ya benden ayrılırsa?" korkusuyla baş edebilir miyim ki? Tamam Ömür'le aşığız falan ama bu adamın nasıl bir ayran gönüllü çapkın olduğuna ön sıradan şahit oldum ben 4 yıl boyunca. O burda, ben Londra'da kafayı yemez miyim? Yani sonuçta Ömür'e güveniyorum ama çevreye güvenmiyorum. Gibi.

Kafam öylesine karışık, öylesine allak bullak ki.

Aslına bakılırsa Can olayından beri Ömür'le toplasan 3 kere görüşmüşüzdür, o da ben hasretinden çıldıracak gibi olduğum zamanlarda. Yoksa o ne aradı ne sordu. Beni gördüğünde hep özlemle sarıldı, onun da çok özlediğini hissettim ama nedense asla o aramadı, asla o gelmedi.

Yani aramız "limoni" dersem abartmış olmam. Hatta biraz küçümsemiş olurum durumu.

İşte tam da bu limonilik sebebiyle tam 2 haftadır bildiğim Cannes'a gitme durumundan Ömür'e hala bahsetmedim. Esin sıkıştırıp durdu ara diye ama dinlemedim. Hem beni terslemesinden korktum hem de kızmasından. Esin'se Ömür'e söylemeden geçirdiğim her dakikanın aleyhime işlediğini özenle belirtti.

Ve işin kötüsü haklı da.

Sen bana bunu 3 gün kala mı söylüyorsun diye canıma okumaz mı şimdi bu benim?

Ha, bir de Londra olayı var ki apayrı bir dünya. Tamam belki karar vermedim gitmeye ama teklifin varlığını bile bilmiyor henüz Ömür. Gerçi Esin'den başka kimse bilmiyor ama bunun bana artı puan olarak dönebilme ihtimali hiç yok.

Benim sicilim iyice doldu.

Tabiri caizse "suyum ısındı".

***

Kime Ne?Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz