asansör \başlangıç

238 10 14
                                    

Merhaba bu benim ilk hikayem bazı alışkanlıklarım var her bölüme söz yada şiir yazıcam , hikayeyle alakasız.
Multi medyada kitabın kapağı ve müzik . iyi okumalar umarım beğenirsiniz ..

Bu arada lütfen multi medyadaki müzikle okuyunuz .

**
Öyle yıpranmış ki
Bir forması eksik içinden
Sahafa düşmüş bir kitap
Gibi sararmış üzüntüsünden
Bir ay doğuyor usul usul
Karanlığın göğsüne ,
Dünden bugüne kendini
Biraz daha eksilterek getiren
Küsmüş göğüne besbelli
Geleceği göremediğinden
Taşıyor oysa hüzünlü bitişinde
Doğuşunu yeniden ...
Metin Altıok

**

Müziğin notaları beni kendine çekerken bir fırtınadaymışçasına tutuldum bu seslere .. Beni içine çeken mısralarda buldum kendimi. Müziğin ruhu şiirin sokaklarında.. ruhum sokaklarla birleşmiş beni saklıyordu hayattan, iğrenç yaratıklardan . ama yinede buluyorum kendimi yine acıda yine kaplıyor beni ağır karanlık ve ben biliyorum ki kurtulamıyacağım .çabalamıyorum oyüzden bırakıyorum o karanlığa tükenmiş nefesimle bedenimi ,ruhumu.. Sanki bunu beklermiş gibi ruhumuda karalıyor ,karanlığıyla yıkıyor. Busefer göz yaşlarımda temizleyemiyor bu karnlığı. Çünkü oda biliyor çaresizlikle tükenmiş bu hayatta yaşamaktansa karanlıkla yıkanmanın daha cazib olduğunu. Veriyor kendini sonunda karanlığa . hiçbir şey yaşamamışçasına unutuyor hayatı, anılarını , aşkını ,ruhunu.. Sadece boğuluyor karanlığıyla ve tükenmiş masumluğuyla

**

Kısa saçlarım ruhuma karışmış , şu olduğuna bir türlü inanmadığım yalnızlık denen şey bedenimi sarmalamış kulağıma her an aynı anı ve dakikayı fısıldıyor bulutlarım şimşek çakıp bu sefer yıkamaktansa silmekle uğraşan yağmurum hiç durmadan akıyordu. Ruhumun kalbinde hissettiğim boşluk herşeyi hissetmemi ve bir okadarda hissetmememi sağlıyordu. Acımayı bilmeyen bulutlarım her çakışında benimde çığlıklarımı alıyor ve bedelini şimşekleriyle çıkarmak istercesine karanlığı aydınlatmaya çalışıyor aşık karanlık beyazını sarıp korurken bu sinirli şimşeği tek hamlede söndürüyordu. Evet ben kim miyim? Ben Eliz Sevkin. Şu gizemli bir şekilde ailesini kaybeden herkesin gözünde belkide zavallı kız. Ailemi küçükken yaşımı bile umursamadığım zamanlarda kaybettim . evet gayet mutlu bir ailem ve güzel bir yaşamım vardı. Ben sanırım tüm mutluluk hakkını çoktan kullanmış şu sarı bukle saçlıkız.. Küçükken evet uzun ve bukle saçlarıma bayılırdı annem. Hep isterdi ona vermemi. Bende küçüktüm nazlı nazlı saçlarımı savurur o özenle taradığı saçlarımı mutlulukla kendime çeker "eğer bulursan alırsıın .." der ve çoktan hazırlanmış ayaklarımı ardı ardına bitmeyen adımlarla koşardım . halbuki şimdi istese canımı veririm... Evet öldükten sonra geçte olsa tüm o bukleleri kesip anneme vermiş ve asla saçlarımı uzatmamıştım. Zaten uzun saçlarıda sevmezdim de. Ama sarılığını yitirmeyen saçlarım özlerdide o bukleleri..

Hani olurya bir gün gelir ölmek en büyük hayallere girer insanda . tamda onu tadıyorum şuan . saat 0.00 dı. Lanet gün ; doğum günüm aynı zamanda anne ve babamı dipsiz bir ateşte kaybettiğim gün.. Ruhumun kalbi artık acıdan bıkmışçasına sızlıyor acıda işkence aleti boşluğunu bana armağan ediyor ve ben bu histe kaybolcağıma ortaya çıkarmışçasına yükseliyorum.. Sonu ve başlangıcı olmayan beyazımdaki karanlığa.. Artık gözyaşlarım benden izinsin yüzümü yıkarken sanki karanlığımı temizlemek istiyordu. Ama bilmiyordu zaten karanlık bir aydınlıktı. İzin verdim bende sonunda . acının bedenimi , ruhumu ele geçirmesine. Ruhumun çığlıkları odayı inletirken telefonumun sesiyle irkildim. Yavaşça doğrulup telefonu elime aldım ve kim olduğuna bakmaya gerek duymadan
açtım.

ASANSÖR Onde histórias criam vida. Descubra agora