Asansör \ 2

80 7 21
                                    

**
Küçük adımlarla ilerlerim
Görmeyesin diye
Küçük harflerle yazarım,
Küçük alırım nefeslerimi
Bıraktığımda değmesinler diye..
**
Bahar ama ne bahar..
İçim kadar fırtınalı , sesim kadar soluk,
Sen kadar soğuk ..

**

Bana göre dünyadaki herkes canlıydı. Sen , sen olduğun kadar karşındaki, karşındaki olduğu kadar onun karşındakiler... Hayvanlar, bitkiler.. Başka? Ah evet kimse bilmezdi ki kutsanmış bir kolyenin bukle saçlı kıza herzaman dua ettiğini ; ona herzaman şansı sunmak için. Veya kimse anlamazdı ki aynaların hergün insanlardan nefret eden asıl kişiliğini.. Belki o buklelerini kestirdiğinde canlılığını yitirmiş cansız şeyler sana yalvarıyordu. Belki her sınavda olduğu gibi hayatın temeli sınavda bir çok şey sana şımarık çocukmuşçasına asıl olan gerçekleri haykırıyordu. Belki karşındaki ağaç usulca yapraklarını sallandırırken kısık bir şekilde şiir mırıldanıyordu.. Ah genç kızın aklından Adam Fawer in sözü tek tek geçti.

"İşte hayatın en güzel tarafıda buydu ; herşey olabilirdi, her ne kadar olasılıksız olursa olsun olabilirdi , olasılık dışı olan bir olay mutlaka olurdu."

Ah ne kadar da haklıydı şair bu satırlarda. Olasılık dışı herşey ...

Hızla etrafıma bakındım. Hala yürüyorduk ve şuan özel biri olduğumu düşündükçe kahkaha atasım geliyordu. Ben ve özel olmak ? Aslında dünyadayken hayatınızda görebilceğiniz en normal yahut maroton bir hayatım vardı.

Aklımdaki tüm saçma düşünceleri odaya kilitlerken kafamı tanıdık adama çevirdim. Evet gerçektende sorucağım sorular dolusunaydı. Ama onun hakkında bir şey öğrenemiyeceğimi sert bir şekilde dile getirmişti, belirtmişti. Sanırım özel gücümle ilgili birtakım sorular sorabilirim.

İfadesiz sesimi sessizce kulağına yönelttim.

" Hey... Tanıdık adam benim yeteneğim ne peki ? " Dalga saçlı tanıdık adam şaşkınlıkla bana bakarken tuhaf bir tonda konuştu.

" tanıdık mı? Aklında ne kurgu kuruyorsun bilmiyorum ama benim seni tanıdığım filan yok aptal sarışın. Ve yeteneğini kendin keşfediceksin öğretmenlerle. Seni şuan nereye götürdüğümü sanıyosun ?"

Sesindeki küçümseyici ton kendimi salak gibi hissettirirken sinirlerim cidden bozulmuştu. Ah hiç iyi anlaşamıyacağımız kesin efendim. "Of " diye iç çekiştirirken en iyisinin sessizligin notalarında kaybolmak olduğunu fark ettim .

**

Saçma bir sıkıntıya bürünmüş kalbim şimdi boşluğa yerini vermiş acıya kapılarını kapatmıştı bile. Ama bilmiyordu boşluk zaten tüm acıların birleşimiydi.

Tanıdık adamın sesi kulağıma değerken hızla kafamı ona çevirdim .

"Geldik.. Beni takip et. "

Sesi okadar... Soğuktu ki... Hızla omuz silkip dediğini yaptım. Karşımda bir kapı veya bir okul göremiyordum. Seri bir şekilde yanından ilerledim. O ise kendinden emin bir şekilde cesurca ilerliyor beni hiç umursamıyordu bile. Meymeletsiz dedi içimdeki çirkef kız. Çak kanka diyesim geldi. Çok zeki bir iç sesim vardı sanırım. Meymeletsizin tekiydi cidden. Gerçi benimde ondan bir farkım yoktu. Gerçekten onda bana benzer birşey benim bir parçamı görmüştüm . sanki aynı olayları oda yaşamıştı ve acısı kabuk bağlıyacağına benim gibi her geçen gün kanıyordu. Sanırım kan revan içindeyiz.

Telefonunu cebinden çıkarttı ve saate baktı. Günün ağrımasına çok az kalmıştı. Evet güneş doğmuş ama doğmamıştı. Yani gecenin karanlığına gündüzün ışığı karışmış mayhoş meltem saçlarımı okşuyordu. Yerde bir su göleti hızla parladı. Gözlerim ışıktan kamaşırken kirpiklerim çoktan çarşavlarını örtmüştü. Genç adam beni kollarından tutup beni ve kendini su göletine sürükledi.

ASANSÖR Where stories live. Discover now